Çok mu önyargılıyız acaba? Ne kadar "Ben mi? Hiç değilim" desem de, insanlara karşı ara ara önyargılı davranıyorum.
Çalıştığım kreşten ayrıldım, sebeplerini mutlaka konuşuruz bir gün. İş arayışına çoktan girmiştim ama bu sefer sabırlı olacaktım. 1 hafta gezdim, 2 hafta gezdim, sıkıldım. Şirketlerden haber yok. Depresyon mu? No. Yaz geliyor ayrıca, üzülüp kilo almanın sırası mı şimdi? Güzel bir iş bulmak için, kafan rahat olmalı öncelikle. Rahat olması için de bir gelirin olmalı ve günlerini evde geçirmemeli.
Evden yürüyerek 15 dakika uzaklıkta bulunan Ülkü fırına girmeye karar verdim. İşletmecisi Ahmet bey sağolsun kırmadı beni, tecrübem olmadığı halde beni işe aldı. Tamam tamam, mütevazı olma zamanı değil şimdi. Türk kahvesi konusunda hala çok iddialıyım, anlatmıştım ilk yazılarımda. Geçenlerde bana meydan okudular, kahvenizi beğenmezsek ödemeyeceğiz dediler. Bana böyle şeylerle gelmeyin, rica ederim. Şimdi milli içeceğimiz çay (gına geldi artık çay koymaktan, siz su için değerli okuyucularım, daha sağlıklı, özellikle bu sıcaklarda), Latte, Americano, Cappuccino, Espresso, yani daha önce birbirinden ayıramadığım kahveler de eklendi "Melisa'nın yetenekleri" listesine.
18-19 yaşında (umarım 30 olduğumda da yaşımı göstermem), elleri titreyen, ordan oraya koşturan minyon bir kız hayal edin. İşte o benim! "Okuyor musun kızım? Üniversite bitirmişsin, iş yok piyasada, değil mi? Oğluma alacaktım seni ama sen okulunu bitir önce" gibi cümleler duyuyorum her gün. Bir açıklama yapmak istiyorum. Üniversite bitirsen de garsonluk yapabiliyorsun! Şaşırtıcı ama bu bir gerçek. Ayrıca çok eğlenceli, herkes denemeli bence! Pastaların arasında çalışmak daha da eğlenceli! Koşturduğun için pasta, börek, poğaça yiyip kilo vermenin keyfi zaten anlatılmaz. Bir de işe bisikletle gidiyorum, hayat kurtarıcım KL08 geçmişte kaldı. Şu an adeta Amsterdam Başbakanıyım! Kendi hayallerimde ise sabahları herkese selam verip, taze börek kokusu saçan fırınına giden rüzgarda saçları savrulan bir Fransız kızıyım. Tip mevzusunu da dile getirmeden duramam. Otelde aldığın 20,50,100 Euro'lar hikaye, o 3-5 lira seni öyle mutlu ediyor ki, öyle motive ediyor ki...Ve bir şey daha var. İki haftada en az 6 iş teklifi aldım, veteriner asistanı, çağrı merkezi elemanı, tercüman, ne ararsan var!
Beni gören insanlar başka bir iş bulamadığımı düşünebilir, bir lise öğrencisi olarak iş hayatına erken atandığımı düşünebilir, üniversite okumak istemediğimi düşünebilir. Düşünüyorlar. Amma meraklıyız başkalarının hayatını yorumlamaya!
İnsanı ister istemez etkiliyor tabii bu yorumlar. İş görüşmesinde şu an garsonluk yapıyorum dediğimde müstakbel müdürümün tepkisinden çekinmedim değil. Hafif gülümsemenin arkasında ne saklanıyordu acaba? Umarım önyargılı davranmadınız Emre bey. Ama buna pozitif bakan da 2 müdürle görüştüm. Yaptığın işten utanmayacaksın!
Ben okuma taraftarıyım, "okumasam da olur, öyle öyle şef olurum bir gün" düşüncesi bana göre değil aslında. Ama şöyle de bir gerçek var. Çok yetenekli insanlar tanıdım ben bu 1,5 sene içerisinde. Aklıma ilk gelenlerden vazgeçilmez kuaförüm Numan, sanayi bölgesindeki ustalar, kendilerine hayran bıraktıran müzisyenler.
Önyargınızı bir tarafa bırakın, insanlarla konuşun, tanışın, ondan sonra yorum yapın. Onlarca insanla konuştum 2 hafta içinde, artık Konyaaltı benim Çukur'um, her yerde tanıdık yüzler. Bana şans tanıdığın için teşekkürler fırınım! Göğsümü gere gere söylüyorum, garsonluk da yaptım!
Liman'daki şubemize hepinizi beklerim, bir süre daha beni orada bulabilirsiniz;)