10 gün yılbaşı tatili + eski yılbaşı (!), en az ikişer gün 8 Mart ve 23 Şubat (Erkekler günü. Kadınlar günü varsa neden erkekler günü olmasın ki. Şaşırtıcı ama mantıklı), 1 Mayıs ve 9 Mayıs (Zafer bayramı; en az ikişer gün tatil), 12 Haziran - Egemenlik günü, 4 Kasım - Birlik ve beraberlik günü, yine ikişer gün. Bunun dışında binbir çeşit bayram ve kutlama oluyor ama resmi tatil yok. Gerçi yukarıda belirtilen günler yeterince mutlu ediyordu, bayramdan bayrama yaşıyorduk okullar tatile girecek diye. Evet, hayal değil, Rusya!
Gelelim Türkiye'me. E, biz ne zaman dinleneceğiz? Emekli olduğumuzda inşallah. Bu sihirli kelimeden sonra genelde "Emekli olduğumda böyle sakin deniz kenarı bir yerde yaşayacağım, Antalya mükemmel" gibi cümleler gelir, bugünlük es geçelim bu konuyu. Bayram diyorduk, tatil diyorduk. Bize 23 Nisan yeter, Ramazan ve Kurban bayramımız yeter, 29 Ekim ve 30 Ağustos yeter. İyi ki varlar.
Konuşmak istediğim başka bir mevzu var aslında. Kapitalizmin oyunları. Popüler bir kalıp daha! Sağolsunlar bitmiyorlar, ben de gündeme ayak uydurmaya devam ediyorum. Evet, kapitalist sistem ve 14 Şubat, 8 Mart gibi özel günler. Her sene daha mı çok geliyoruz bu oyuna? Haftalar öncesinde reklamlar, mağazalardaki indirimler, süslenmiş mekânlar ve daha neler var neler. Sebebi nedir? Neden şimdi?
Geçen sene 14 Şubat'ta Karabük'te akrabalarımın yanındaydım. Kalp şeklinde büyük bir pasta alınmıştı. 'Anne' dizisi pür dikkat izlendiğinde kesildi o pasta. Arkasından poğaçalar, börekler, çekirdek ve meyve tabağı geldi, özel akşamların olmazsa olmazları. Bir nevi kutlama yaptık. Görüyorsunuz, koca koca amcalar, abiler düşüyor bu tuzağa. Dillere destan kapitalizm unutmayacağım bir 'SEVGİ'liler günü yaşattı bana.
Bu sene sevgililer gününde kardeşimle Kaleiçi'ndeydik. Sözde sadece yalnızların olacağı bir mekana gittik, baktık çift olmayan bir biz varız. Yüzümüzü kara çıkarmayacak, sürekli gittiğimiz bir cáfe'ye geçtik, canlı müzik dinledik. Yan masada 35-40 yaşlarında iki modern kadın vardı, konular aynı konular, sorunlar aynı sorunlar ama dördümüz de mutluyduk o gece. Buradaki No 1 mesajım şudur - kendimizi kalıplara sokmamalıyız, bize her gün özel gün! Yeter ki isteyelim. Mesaj No 2 - her türlü geliyoruz bu oyuna.
8 Mart'a özel 'özel' bir hikâyem yok. Tudors kadınlara özel %15 indirim yapmış, Raven karanfil dağıttı, bunun gibi birkaç minik sürpriz daha bulabilirdiniz, bu kadar. Biraz özensiz durmuyor mu? Tek güzel yanı Instagram'da kadın hakları konusunda birçok şeyin yazılması, paylaşılmasıydı. Her gün böyle olsa, birbirimizi desteklesek, saygı duysak, konuşup tartışsak. Susmasak.
Ama bir gün sonra her şey eski haline döndü. Balonlar patlatıldı, vitrinlerden güller kaldırıldı, eski sorunlar geri döndü.
Tatile gerek yok. Ama özel günlere hasretiz. Kapitalizm'e kızsak da, işe yarıyor sanki, ha, ne dersiniz? Belki bu yüzden Rus kızlarına güzel diyoruz. Mutlular. Henüz çözemediğimiz şey, o özel günlerin süresini uzatabildiğimiz kadar uzatmak...
Bu sefer romantik bir kapanış yapayım. Bol özel günlü haftalar dilerim...