Mekanların yarısı boş, yarısında yer yok. Geldi heyecanla beklediğimiz "Bugün günlerden derbi".
Haftalar öncesinden plan yaptık, öksürük ateş dinlemeden maç izlemeye gideceğiz! Gideceğiz ama iki kız gidince hazırlıklar bitmiyor, eyelinerlar çekildi, formalar giyildi. 1. yarının sonlarına yetiştik, tıklım tıklım Galliote'de yer bulduk. Neyse ki fazla bir şey kaçırmadık, herkes gücünü 2. yarıya sakladı. Evren bugün bizden yana. Şöyle bir etrafa bakalım, kim Gomis için, kim sevgilisi Mahmut için geldi, görelim.
Eşitlikten bahsediyoruz her gün o kadar, alışveriş ve maç günleri bunun en iyi göstergesi bence. Erkekler kadınları için saatlerce mağaza önünde beklemeye razıyken, kızlar offsayt'ın ne olduğunu araştırıyor çaktırmadan. Cumartesi akşamı üşenmeden maça gelen kadın delikanlı kadındır. Maç boyunca boşluğa baksa da, arkadaşıyla Skype'tan konuşsa da, geldi bir kere. "Bizimkiler kırmızılı mı?", "Gol mü?" sorularını duyamazsınız artık. "Yürü be", "Aslansınız aslan!" gibi tezahüratlar geldi yerine. Cumartesi öğleni alışverişe çıkan erkekler de delikanlıdır. Ruj tonlarında, kombinler konusunda ustalaştılar, tavsiye verecek kadar iyi oldular. Eşitlik demeyelim de, empati kurmayı öğreniyoruz yavaş yavaş, saygı duymaya başladık birbirimize. Hayat müşterektir, boşuna demediler.
Dakika 81, herkes ayakta, nargilenin kömürleri havada uçuşuyor, kızlar çığlık çığlığa, gol oldu mu diye gözler hakemde... Bu anı hiçbir şeye değişmem. Felipe Melo gibi, Sneijder gibi, Metin Oktay gibi bir derbi oldu, 10 numara. Iyi bari golsüz bitti, yoksa kızlar birbirine girerlerdi.
(*Ruby Woo bir MAC rujudur.)