PKK’nın yıllardır sahnelediği aynı senaryoyu izlemeye devam ediyoruz. 1993, 1995, 1998, 2006, 2009, 2013… Tam altı kez ‘ateşkes’, ‘silah bırakma’, ‘örgütü feshetme’ açıklamaları yapıldı, ancak hepsi yalan çıktı. Şimdi gözler 7’ncisine çevrildi, ancak kimse artık bu tiyatroya inanacak durumda değil.
Bu kez PKK, sözde liderleri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla bir kez daha ‘ateşkes’ ilan etti. Fakat gerçekte ne bir silah bırakma söz konusu ne de örgütün dağılması. Zira PKK, artık Öcalan’ın kurduğu bir terör örgütü olmaktan çıkmış, küresel güçlerin taşeronu hâline gelmiştir. Özellikle ABD, İsrail, Fransa ve Almanya’nın desteğiyle büyütülen PYD, YPG ve SDG gibi yapılanmalar, PKK’nın farklı kılıflara bürünmüş halleri olarak varlığını sürdürmektedir.
Bugün PKK, Türkiye’nin başarılı terörle mücadele operasyonları sayesinde bitme noktasına gelmiştir. Sahada eylem yapma kapasitesi büyük ölçüde tükenmiş bir örgütün ateşkes ilan etmesi de göstermeliktir. Nitekim asıl tehlike, Suriye ve Irak’ta devletleşme hayalleri kuran PKK’nın kollarıdır. ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet eden ve İsrail’in açık desteğini arkasına alan bu yapılar, Türkiye’nin güvenliği için en büyük tehdidi oluşturmaktadır.
Öcalan’ın çağrısına rağmen YPG/SDG gibi yapılar, bu çağrının kendilerini bağlamadığını ilan etmiştir. PKK ve türevleri için ateşkesler yalnızca zaman kazanma ve yeniden güç toplama aracı olarak kullanılmıştır. Türkiye bu gerçeği artık görmeli ve tüm enerjisini, beklemeden harekete geçmeye yönlendirmelidir. Geçmişte yaşanan her oyalama süreci, bu örgütlerin toparlanmasına fırsat vermiştir. Ancak bugün, Türkiye’nin terörle mücadelesi kararlılıkla sürmektedir ve artık sözün bittiği noktaya gelinmiştir.
Ne Yapılmalı?
1. Topyekûn Askerî Operasyon: PKK, YPG ve SDG gibi yapılar Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın belirli bölgelerinde tamamen bitirilmelidir. Türkiye, milli güvenliğini sağlamak için kararlı ve kapsamlı operasyonlar düzenlemelidir.
2. Uluslararası Diplomasi: Türkiye, ABD ve Avrupa ülkelerinin çifte standardını dünyaya daha güçlü bir şekilde anlatmalı, PKK’nın farklı isimler altında devletleşme çabalarına uluslararası arenada engel olmalıdır.
3. İç Güvenlik ve İstihbarat: PKK’nın Türkiye içindeki yapılanmalarına, finans kaynaklarına ve şehirlerdeki propaganda ağlarına karşı daha sert ve sürekli önlemler alınmalıdır.
4. Bölgesel İttifaklar: Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki terör oluşumlarını yok etmek için bölgedeki müttefikleriyle (Irak, Suriye ve İran dahil) daha sıkı iş birlikleri kurmalıdır.
5. Halkın Bilinçlendirilmesi: PKK’nın geçmişte defalarca ‘barış’ adı altında Türkiye’yi oyaladığı gerçeği, halkımıza daha iyi anlatılmalı, terör örgütünün oyunları deşifre edilmelidir.
Türkiye insani ve devlet olmanın gereğini yerine getirmiş, PKK’ya defalarca silah bırakma ve siyasi çözüm yolu sunmuştur. Ancak örgüt, her seferinde bu eli itmiş, fırsatları istismar etmiş ve kan dökmeye devam etmiştir. Artık söz zamanı değil, harekete geçme zamanıdır. Türkiye, devlet aklı ve askerî gücüyle bu tehdidi tamamen ortadan kaldırmalı ve terör örgütlerine coğrafyamızda bir daha fırsat vermemelidir.