Depremin ne zaman olacağı bilinmez, ancak ne getireceği artık çok nettir. Prof. Dr. Naci Görür’ün defalarca dile getirdiği gibi, Marmara Denizi'ndeki Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda biriken enerji, İstanbul için zaman ayarlı bir bomba gibidir. Görür’ün şu cümlesi, durumun ciddiyetini özetliyor: "İstanbul bizi çökertir beyler, şaka etmiyorum. Marmara Bölgesi çökerse, bütün Türkiye diz üstü çöker." Peki, bu kadar ciddi bir uyarıya rağmen neden hala somut adımlar atılmıyor?
Ekonomik Bağımsızlık Tehlikede
İstanbul, Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nın %30’unu tek başına üretiyor. Marmara Bölgesi'nin toplam katkısı ise %48. 6 Şubat depremlerinden etkilenen 11 ilin toplam katkısının %9,8 olduğu düşünüldüğünde, olası bir Marmara depremi Türkiye’nin ekonomik omurgasını kıracak boyuttadır.
Deprem sonrası öngörülen maliyetler ise ürkütücü. İstanbul’da tahmini 600 bin binanın hasar görmesi bekleniyor. Bunun en iyi senaryoda bile 230-250 milyar dolarlık bir yeniden inşa maliyetine yol açacağı hesaplanıyor. Yeniden inşa süreci 10 yılı bulabilir ve Türkiye ekonomisinde 1 trilyon dolarlık bir kayıp yaşanabilir. Bu, yalnızca rakamlardan ibaret değil; milyonlarca insanın hayatını etkileyen, ülkenin sosyal ve ekonomik geleceğini şekillendiren bir felaket.
Deprem Öncesi Alınacak Tedbirlerin Maliyeti
Depreme dayanıklı yapı stoku oluşturmanın maliyeti yaklaşık 110-120 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Ancak bu yatırım, yüz milyarlarca dolarlık potansiyel kaybın önüne geçmekle kalmayıp, binlerce canın kurtarılmasını sağlayabilir. Bu maliyet, kaybedilecek insan hayatlarının ve çöküşe sürüklenecek bir ekonominin yanında devede kulak kalır.
Sorumluluğun Adresi: İlgisizlik ve Siyaset
Ne yazık ki, ülkemizde deprem önlemleri genellikle yaşanan felaketlerden sonra gündeme gelir. Siyaset, kaybedilen canların üzerinden yürütülür. Ancak sorulması gereken soru nettir: Neden deprem olmadan harekete geçilmiyor? Neden binaların güçlendirilmesi, altyapının düzenlenmesi ve risk bölgelerindeki yerleşimin yeniden planlanması gibi adımlar atılmıyor?
Sayın Murat Kurum’a sormak isterim: Bu rakamlar ve uyarılar herkesin ulaşabileceği açık kaynaklarda yer alırken, sizin ve onlarca danışmanınızın hâlâ somut bir yol haritası oluşturmamış olması nasıl açıklanabilir? Deprem sonrası siyaset yapmak kolaydır; zor olan, depremden önce harekete geçmektir.
İnsan Hayatı Rakamlardan Daha Önemli
Deprem, yalnızca binaları değil, hayatları yıkar. Olası bir Marmara depreminde 180 bin ila 360 bin bir iddiaya göre 1milyon arasında insanın hayatını kaybedebileceği tahmin ediliyor. Her geçen gün alınmayan önlemler, bu sayıyı biraz daha gerçekliğe yaklaştırıyor.
Felaket Kapıda: Gözlerimizi Kapamak Çözüm Değil
Prof. Dr. Naci Görür’ün uyarıları, deprem biliminin verileriyle örtüşüyor. Ancak bilimin ışığında hareket edilmezse, felaket sonrası "keşke" demenin bir faydası olmayacak. İstanbul gibi bir şehrin yeniden inşası on yıllar alabilir, ancak kaybedilen canları geri getirmek mümkün değil.
Artık bekleme zamanı geçti. Marmara Bölgesi’nin geleceğini kurtarmak için bugünden harekete geçmek zorundayız. Unutmayalım, İstanbul çökerse, sadece binalar değil, bir milletin geleceği de çöker.