Yıl 1983
Askerliğimi yedek subay olarak yaptıktan sonra Orman İşletme Müdürlüğünde yangın işçisi pozisyonunda çalışmaya başlamışım ancak, okuldaki bölümüm icabı muhasebe servisinde çalışıyorum.
Orman işletmesine, kapsamlı bir soruşturma yapmak üzere iki Orman Müfettişi geldi isimlerini hala hatırlıyorum.
Armağan GÜRCANLI ve Doğan KARACA
Sağ iseler Allah selamet versin, değil iseler mekânları cennet olsun.
İşletme Müdüründen iyi daktilo yazan bilgi sızdırmayacak bir personel istemişler, müdür beni çağırdı ve telkinlerde bulunarak görevlendirdi.
Yaklaşık olarak müfettişler ile 3 ay çalıştım, belki 20-30 kişinin ifadelerini aldılar ben daktilo başında yazdım.
Bazı yazışmalarını yaptım, elbette soruşturmanın içeriğine de iyice vakıf olmuştum.
Soruşturma bittikten sonra müsvedde olarak bana verdikleri rapor metnini daktilo ettim yaklaşık 60-70 sayfalık bir rapor olmuştu ve oldukça detaylı ve belgelere dayalı bir rapor idi.
Tabi bu kadar sayfadan oluşan bu kadar emek sarfedilen raporun sonucunun ne olabileceğini merak etmiştim.
Onlara sormak istedim ve sordum.
Efendim, bu raporda adı geçen kişilere ne olur dedim.
Daha kıdemli olan Armağan G. hiç duraksamadan bana,hiçbir nane olmaz dedi.
Hayret etmiştim.
Uzatmayayım.
İşleri bitti dönecekleri sırada beni çağırdılar.
Zaten tahsilimi okulumu daha önce sormuşlardı, yine kıdemli olan müfettiş teşekkür etti ve bana; Orman Bakanlığında veya TRT’de müfettişlik sınavlarını takip et eğer açılırsa doğru bize geleceksin dediler.
Anlaşılan, sınav açılsa benim kazanmamı sağlayacaklardı.
Ben tamam efendim dedim ve onlar ayrılıp gittiler.
Ancak ben Maliye Bakanlığındaki sınavı kazanıp başka bir göreve başladım, bu tarihe kadar her iki kurumda da sınav açılmadı.
Böylece kimsenin hakkı bende kalmamış oldu.
Ancak, onlarla yaptığım çalışma yıllar sonra çok sayıda ve çok önemli soruşturmaları çok kolay bir şekilde rahatlıkla yapan bir kişi olmamada büyük katkı sundu.
Yıl 2015
Kızım üniversitenin Türk Dili Edebiyatı bölümünden mezun oldu, ayrıca formasyon sertifikası da alarak öğretmenlik hakkını elde etmişti.
Oldukça başarılı idi ama mutlaka bir tanıdık gerekiyordu iş için.
Okuduğu liseye başvurdu kabul etmediler, birçok okula ücretli öğretmenlik için başvurdu, sonuç alamadı.
Görevim sırasında tanıdığım bir dershane sahibine telefon açıp birlikte gittik, biraz konuştuktan sonra talebimizi söyledik.
Bize;
Şimdi üç öğretmen geldi müdür ile görüştüler birisine söz verdiler ama olsun kızın da görüşsün ben hallederim dedi.
Bir genç kıza söz verilmiş ve evine gitmişti, annesine veya babasına iş bulduğunu söyleyecekti ama ertesi gün yerine benim kızım işe başlayacaktı, bunu içime sindiremezdim.
Ogenç kızın sevincine engel olamazdım.
Tepemden aşağıya kaynar sular döküldü sanki.
Rengim değişmiş ve kızım bunu fark etti.
Bana dönerek, baba biz sonra gelelim dedi, biz görüşme yapmadan oradan ayrıldık ve bir daha da gitmedik.
O genç kızın hakkına da girmemiş olduk.
Çok şükür her iki evladım da kimsenin hakkına girmeden işlerini buldular.
Yıl 2025
Hakîm ve Savcı atamaları.
İsimler okunurken aykırı bir ses.
Benim yeğenim de kura çekenler arasında, size bir merhaba desin benzeri bir şeyler söylüyor. Bunu söyleyen bir milletvekili hanımefendi.
Sayın büyüğümüzün de çok bozulduğunu fark ettim.
Bahsettiği delikanlı belki yüzde yüz hakkı ile kazanmıştır, belki sonrasında çok başarılı ve adil olacaktır ama vekil halasının garip davranışı dolayısıyla, bundan sonra meslek hayatında ağzıyla kuş tutsa, hak etmediği halde mesleğe seçilmiş biri intibaını hiçbir yerde ve hiçbir zaman silemeyecektir.
Ben şahsen utandım bu davranıştan.
Oldukça başarılı iken sözlü sınavda elenmesi üzerine intihar etmiş pırıl pırıl bir genç gerçeği var iken.
Yıl 2025
Bir başkasını veya bir toplum kesimini rahatsız ediyormuş, değersizleştiriyormuş fark etmiyorartık, göz önünde kalabilmek için her türlü ahlaksızlığı yapar hale geldi birçok yaratık.
İsmi önemli değil, [turbo] bir meczup, güya şarkı söylüyormuş, her türlü ahlaksızlığı ve kadınları aşağılayan sözleri birleştirmiş, müzik eşliğinde söylüyor.
Edep ahlaksızlık tavan yapmış ülkede.
Özgürlüğü her şeyi söyleme serbestliği olarak algılıyor, algılıyorlar.
Asıl mücadele edilmesi gereken temel bir husus da bu tür ahlaki çöküntü olmalı.
Elbette bunlar için gereği de yapılmalı.
1983’ten 2025 yılına ahlaki çöküntünün ulaştığı seviye ve kul hakkının EL HAKKI olarak nasıl değiştiğinin göstergeleri.