Antalya markası bu şehirde yaşayanlara çok fazla imkanlar sunuyor.
Doğası, iklimi, toprağı, denizi, kumu tarihi konumu ve özellikleri...
Herkesin yaşamak için hayal ettiği harika bir şehirdir Antalya.
Gelin görün ki başta bu şehir de yaşayanların büyük çoğunluğu bu cennet şehire adeta ihanet yarışında...
Antalya, sadece yaşayanlara imkanlar sunan zengin bir şehir değil.
15 milyonun üzerinde yabancının da tatil yapmak için tercih ettiği dünyadaki nadir turizm markalarından biridir.
Yazılarımda çok sıklıkla dile getiririm 'Turizm Türkiye'nin Kurtuluşudur' diye.
Antalya özelinde turizmi değerlendirirken yurdumuzun dört bir köşesinin tarih ve doğa zenginliği görülmeye değer önemli bir ülke olduğumuzu da belirtmek isterim.
Antalya gibi adeta döviz basan bir kentin insan eliyle nasıl değersiz hale getirildiğini sıklıkla bu köşeden gündeme getiriyorum.
İyi niyetle ve gayretle bir şeyler yapmak isteyenleri tenzih ediyorum.
Bakın Antalya'nın çok ciddi altyapı sorunları var.
Kanalizasyon yıllar öncesi çakılan çivi ile duruyor, arıtmalar eskidi yetersiz ve eksik kalıyor... Trafik dersen apayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Görsel kirlilik hat safhada. İmardan kaynaklı ucube binalar, tatil beldelerinin Antalya merkez dahil çatıları çok berbat...
Kuraklık nedeniyle su sorunları hat safhada, vahşi sulama, kaçak su kuyuları Antalya tarımının geleceğini de tehdit ediyor.
Nisan ayında Antalya havalimanının tadilatı sona eriyor, açılışı yapılacak ve kapasite 80 milyonun üzerine çıkıyor.
Otellerimiz yatak kapasitemiz oldukça yüksek sadece 6 ay turizm yaparak 80 milyon hedefini yakalamak mümkün mü?
Yazık değil mi bu kadar milli servete?
Antalya yan gelip yatılacak bir şehir değil?
Antalya'nın sahipleri yerel yöneticiler, bürokratlar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler yukarıda saydığım Antalya'nın sorunlarına karşı ne kadar duyarlılar neler yapıyorlar bilen eden var mı?
Antalya için kaygılanan, birşeyler yapma çabası içinde olan evet bir avuç insan var.
Onların hakkını yemeyelim ama sorunların çözümüne yönelik ilerleme kaydedilmiyorsa bir yerde sıkıntı var demektir.
Daha önce de bir yazı yazmıştım 'Antalya'nın STK'ları ne iş yapar' diye. Bugün bir daha sormak istiyorum sahiden Antalya'nın STK'ları ne yapar?
Bakın sivil toplum örgütleri gelişmiş toplumlarda söz sahibir. Bir şey söylediğinde dikkate alınır, hatta yerelde ve genelde ülke ve kent yönetimlerine yön verir, kentlerin gelişiminde sorunların çözümünde oldukça etkili olurlar.
Bizim ülkemizde ise tam tersi.
Şimdi hepsini çöpe atmayalım ama genel olarak değerlendirme yapmak gerekirse, etliye sütlüye karışmayan yiyip içip gezen başkan ve yönetimine hizmet eden bol bol sosyal medya paylaşımı ile iş yapıyor görünümünde STK'lar.
Eskiden şehirde bir yerel yönetici imar hatası ya da başka bir kusur işlediğinde STK'lar ayaklanır davalar açılır yürüyüşler yapılır sorunlara karşı duyarlılık gösterilir, biz de bunları haber yapardık...
Antalya'da şimdi her şey güllük gülistanlık olduğu için mi acaba bu STK mışıl mışıl uyuyor?
Şimdi üç beş kişi bir araya geliyor. Bilmem ne sevdalıları, o kulüp, bu grup, hemen hemen her gün birileri bir araya gelip onu bunu konuk alıyor.
Konuk alıyorlar da ne oluyor peki?
Valla fındık fıstık yiyip içip muhabbet ediyorlar. Hangisinin Antalya'ya dair ortaya koyduğu ve arkasında durduğu bir önerisi var acaba?
Çoğu oluşumlar yeme, içme, gezme veya siyasetten kendini dikkate almaları için bir köşe kapmak adına oluşan birliktelikler. Kısacası herkes birbirini kullanıp günlerini yaşıyorlar.
Biz gazeteciler herkesin ne niyetle nerelerde hangi kapılar arkasında bir araya geldiklerini ne tür pazarlıklar yaptıklarını iyi biliriz.
Kimse kimsenin ayağına basmak istemiyor, 'aman bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' deyip sorumluluk almaktan kaçıyor.
Şehirde acayip şeyler oluyor. Birçok kurum arpalık gibi. Sorumluluk sahibi insanlar görevlerini iyi yapmıyor.
Kokuşmuşluk duyarsızlık o kadar çok geniş bir tabana sirayet etti ki şu yazıyı yazdığım için beni arayıp 'yahu sana ne memleketi sen mi kurtaracaksın' diyen bile çıkıyor.
Antalya'yı korumak karşılıksız sevmekten geçer.
Herkes bulunduğu yerde görevini iyi yaparsa Antalya yaşanır bir şehir olmaya devam eder.
Aksi halde bu günlerimizi de arar hale geliriz.
Kentin sorunlarına karşı duyarlı olmak, Antalya'ya olan minnet ve yaşam borcumuzu ödemektir.
Haklısınız mevlüt bey . Duyarlı vatandaşlar olarak biz de sizin gibi düşünüyoruz ama ne yazık ki söz sahibi olup yaptırımlara muktedir konumundaki yöneticiler görmezden gelip günü yaşıyorlar. Geleceğe yatırım yapmak yanlışları düzeltmek bu kadar zor olmamalı.
Helal olsun size ne güzel anlatmissiniz.Şehir planciliginda sınıfta kaldılar,bu şehrin kıymetini bilmiyorlar o kadar eksik ve yanlış var ki
Hislerime tercuman olduğun için çok teşekkür ederim değerli Mevlüt bey. Umarız yazınıza ses veren duyarlılık gösterenler olur.