ABD'de Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması, yalnızca dünya için değil, Avrupa Birliği (AB) için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Trump'ın mevcut başkan olarak sergilediği "şımarık süper güç" tavrı, Avrupa'nın savunma ve stratejik bağımsızlık açısından ne denli kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Ukrayna-Rusya savaşında, ABD’nin yönlendirmesiyle cephaneliklerini boşaltan AB ülkeleri, bugün ciddi bir silah açığıyla karşı karşıya. Bir zamanlar dünya sahnesinde askeri caydırıcılığı olan Avrupa, artık yalnızca bir “kağıttan kaplan” konumunda.
Bu zayıflığın farkına varan Almanya, Türkiye ile topçu mühimmatı üretimi konusunda iş birliği arayışına girerken, beş yıldır devam eden askeri ambargosunu da kaldırdı. Her fırsatta Türkiye’ye karşı düşmanca bir tutum sergileyen Fransa bile, bugün Türkiye ile daha yakın ilişkiler geliştirme çabasında. AB’nin iki büyük gücünün bu yaklaşımı, Avrupa'nın genel olarak bir yön değişikliğine gittiğinin en açık göstergelerinden biri.
Türkiye, savunma sanayisindeki hızlı gelişimi ve uluslararası arenadaki yükselen gücüyle artık bir denge unsuru haline geldi. Afrika’da etkisini artıran, Asya’da yeniden yükselen, Ukrayna ve Rusya ile aynı anda konuşabilen, Suriye’de yeni dönemin şekillenmesinde rol oynayan ve Gazze’deki insanlık dışı savaşa karşı dik duruş sergileyen Türkiye, Müslüman dünyasında doğal bir lider olarak kabul edilmeye başlandı.
Ancak bu büyük dönüşüm, içeride vizyonsuz ve dış dünyadan bihaber bir muhalefet tarafından görülmüyor. Türkiye’yi her fırsatta dışarıya şikayet ederek muhalefet ettiğini zannedenler, aslında ülkenin uluslararası arenadaki gücünü anlamaktan acizler. AB, ABD’nin dayatmalarına karşı alternatifler arıyor ve Türkiye, bu boşluğu doldurmaya en uygun aktörlerden biri haline geliyor. Küresel dengelerin değiştiği bu dönemde, Türkiye’nin stratejik önemini daha da artıracağı açıkça görülüyor.
Trump’ın ikinci dönemi, dünya siyasetinde büyük dalgalanmalara yol açabilir. Özellikle Avrupa açısından, NATO ve ekonomik işbirlikleri konusunda ABD'nin tutumunun daha da katılaşması bekleniyor. Avrupa'nın kendi savunmasını güçlendirme ve bağımsız bir politika geliştirme ihtiyacı giderek artarken, Türkiye'nin bu süreçte önemli bir partner olarak öne çıkması kaçınılmaz. Türkiye, hem ekonomik hem de askeri olarak AB'nin ihtiyaç duyduğu bir denge unsuru olurken, aynı zamanda ABD’nin küresel politikalarına karşı alternatif ittifakların oluşumunda da kritik bir aktör haline gelebilir.