Gül Diyarı Isparta ve Eğridir Tarihi Pınar Pazarı…

Isparta dendi mi gül ve lavanta bahçeleri, ilmek ilmek dokunan halıları akla gelir.

Hafta sonu gördüm ki artık bu güzelliklere bir de şehircilik vizyonu eklenmiş.

Son yıllarda Isparta, sadece gül, lavanta, halı ve meyve üretimiyle değil yaşam kalitesiyle de dikkat çeken bir şehir haline geldi. Özellikle hafta sonları sıcaklardan bunalan Antalyalıların akın ettiği Isparta doğası ve serin havasıyla ilgi odağı olmaya devam ediyor.

Cam teras projeleri, Gölcük Tabiat Parkı’ndaki düzenlemeler, yeni yapılan modern parklar ve belediyeye ait kafe restoranlar… Hepsi hem aileler için huzurlu alanlar sunuyor, hem de hesap kimsenin cebini yakmıyor.

Özellikle belediyenin işlettiği sosyal tesislerdeki fiyatlar bizi çok şaşırttı. Yemeklerin, çayın, kahvenin fiyatları neredeyse Antalya’nın yarısı kadar.  Bugün birçok büyük şehirde hayal bile edemeyeceğimiz fiyatlar, hijyen ve hizmet kalitesi Antalya’daki lüks restoran ve otelleri sollamış vaziyette.

Bir çok il’de belediyeler kent lokantaları açtı. Antalya’da da mevcut ancak fiyatların piyasa ile bir farkı yoksa belediyenin cafe restoran işletmesine hiç gerek yok. Kar etmeden tıpkı Isparta örneğinde olduğu gibi halka sosyal belediyecilik anlayışı içinde hizmet vermek amaca hizmet eder.

Gördüğüm o ki Isparta canlı bir şehir olmuş. Her gittiğim de yeni yeni hizmetlerin devreye girdiğini görüyorum. Şehir tıpkı gül gibi pırıl pırıl. Kent sakinleri akşamları adeta belediyeye ait sosyal tesislere akın ediyor.

Hafta sonlarına mı mahsus bilmem ama bir belediye yaptığı hizmetler ile halkı buluşturabiliyorsa başarılı demektir. Antalya’da  halkın Konyaaltı ve Lara plajları dışında gidebileceği çok az yer var. Bu yüzden hafta sonları eminim ki çoğu Antalyalı Isparta ve en yakın bulduğu yaylaya kaçıyor.

Bizler de bu hafta sonu dostlarla uzun zamandır gitmek istediğimiz Eğirdir ilçesine bağlı Tarihi Pınar Pazarına gittik. Gitmez olaydık. Tam bir hayal kırıklığına uğradım desem abartmamış olurum. Bu izlenimimi yazının sonuna ayrı bir başlık ile ele alacağım.

 Kafamda oluşan Tarihi Pınar Pazarı olumsuzluğu dönüş yolunda Isparta’da yok oldu adeta.  Isparta'ya özel bir hayranlığım var bunu bilen bilir ama inanın bu yazıya etki eden unsur değil hayranlığım.  Her gittiğim de pozitif yönde gelişen değişen bir kent ile karşılaşıyorum.  Diğer belediyelere örnek olacak işlerin yapıldığını görmezden gelemeyiz. 

Bu açıdan Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen ve ekibini kutlamak istiyorum. Belediyeciliği sadece asfalt ve kaldırım anlayışından çıkarıp sosyal belediyeciliğe taşmış. Yapılan işlerin betonlaşmadan uzak, doğa ile barışık, aile dostu bir anlayışa sahip olması bir kenti yaşayanları ile yaşar hale getiriyor. Isparta’da bugün nereye gidelim ne içelim ne yiyelim derdi yok. Gittiğimiz her mekan, her sosyal tesis ve park tıklım tıklım doluydu. Yaşayan kıpır kıpır bir şehir görmek inanın iyice bunaldığımız bir zaman diliminde bana da moral oldu.

Bu kadar güzelliğin içinde elbette eksik gibi gördüğümüz bazı konuları da tespit edip başkana ilettik. Bunlardan biri de Isparta’ya nazır yapılan cam terasın akşamları kapalı olması. Cam terasa çıkmak için onlarca kişi akşamları geri dönmek durumunda kalıyordu. Gün içinde hava sıcak olduğu için cam terasa insanların ilgisi o kadar yoğun olmuyor.

Akşam serinliğinde insanları bu harika panoramik Isparta cam teras manzarasından mahrum bırakmamak lazım. Konuyu Şükrü başkana sorduğum da güvenlik nedeniyle kapalı olduğunu söyledi ve izin verilirse akşam da açılabileceğini söyledi.

Ispartalılar gerkirse yaş sınırlaması getirerek yaz döneminde akşamları da ziyarete açılmasını talep ediyor.

Isparta’ya yolu düşen okurlarımın mutlaka Etnografya  Halı ve Kilim müzesi, Gölcük Tabiat Parkı, Kirazlıdere Cam Terası, Andık Dersi Bezirgan Şelalesi gibi noktaları görmelerini isterim. Hepsi merkeze 20 dakika mesafede.

TARİHİ PINAR PAZARI HAYALLERİMİ YIKTI.

Sosyal medya’da bu köy pazarı ballandıra ballandıra o kadar güzel anlatılıyor ki, gitmek için can atarsınız. Bizde işte birkaç haftadır dostlarla bu pazara gitme planı yapıyoruz. Tarihi deyince bir de Türkiye’nin en güzel ilçelerinden biri olan Eğridir’e bağlı bir yer olunca giderken ne hayaller kurarak gittik.

Gittik gördük ki  800 yıllık Tarihi Pınar Pazarı, toz toprak, pislik içinde, bakımsız ve karman çorman bir ortam.  Bildiğimiz sizin mahallenizde kurulan halk pazarından farkı yok.  Uzun yıllardır sadece 2 ay ve pazar günleri açılan sıradan bir pazar yeri olduğunu öğrendik.. Yiyecek içecek bölümleri derseniz özellikle tandırcılar tarafı hiç hijyen değil.  Ürünlerde fiyat etiketi yok. Ekmek gibi bazı hassas yiyecek ürünleri tozun toprağın içinde ve açıkta satılıyor.  

Çevre illerden saf saf bizim gibi pazara düşenlerin yüz ifadeleri ve yorumları bizden farklı değildi.  Onca yıllık geleneği yaşatan böylesi tarihi bir yörük pazarının çok daha derli toplu ve pırıl pırıl olmalıdır. 

Sona kalan dona kalır misali çevre köylerden gelen sebze meyve gibi kaliteli ürünler zaten erken saatlerde bitiyor. Kalanların da çok daha kalitelisini geldiğimiz illerde bulmak mümkün. 

Mekanın pisliği,, tozu toprağı, çamuru ve park sorunu bir yana ürünlerinde kalitesinde ve fiyatlarında sorun var. Hiç kuşku yok ki denetimsizlik ciddi bir disiplinsizlik ve laçka durum ortaya koymuş. Tamamen para kazanmaya yönelik kurgularsanız böylesi tarihi geçmişi olan bir pazarı benim gibi her gelen hayal kırıklığı yaşar ve bir gelen bir daha gelmez. 

Buraya bakan vali, kaymakam, belediye başkanı her kim ise ricam pazara bir el atın lütfen. Eminim ki burada tezgah açan köylü ve esnaf oldukça yüksek kiralar ödüyordur.

Kendi geliri ile pazar yerini toz, toprak ve pislikten kurtarabilisiniz. İki ay için buraya yatırım yapmaya değmez demeyin köy merkezinde olduğu için sadece yaz dönemi 2 ay değil 12 ay kullanılabilecek hale gelirse eğer kalıcı hale gelir.

Mekanda asırlık çınar ağaçları var. Karşı dağdan su akıyor. Akan su tandırcıların olduğu mekana akıyor su neden bulanıktır bilmeyiz ama tandır yemek isteyenler o suyu gördüğünde iştahı kaçıyor

Burası mı 800 yıllık tarihi Pınar Pazarı? Aslında çok söze gerek yok fotoğraflar herseyi anlatıyor.

Kimse kusura bakmasın ben sosyal medya fenomeni değilim . Gazeteciyim ve gördüğüm eksiklikleri yazmakla mükellefim. Yazdıklarıma itirazınız elbette olacaktır. Muhatapların cevap hakkı da vardır.

Buraya çevre illerden saatlerce yol kat ederek gelen insanların hayal kırklığı yaşamaması için pazarın adına ve ulaştığı üne yakışır bir düzenleme yapılırsa herkes daha sürdürülebilir tarihi bir köy pazarına kavuşmuş olur.

DİP NOT: Yazı yayına girdikten sonra okurlarımızdan pek çok tepkiler aldım. Hislerimize tercüman oldunuz diye mesaj atanlar, rezilliği gösteren farklı yıl ve aylardan fotoğraf ve video gönderenler her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Yukarıdaki video için Prof.Dr Yaşar Duranoğlu hocama da ayrıca teşekkür ederim.