Antalya’ya ne zaman yağmur yağsa aynı felaket manzaraları, aynı rezaleti yaşıyoruz.
Az yağsa da çok yağsa da rezilliğin fotoğraf aynı.
Yıllardır yaşıyor Antalya yağmura bağlı felaketleri.
Bizim 10 sene önce çektiğimiz felaket fotoğrafı ile dün çektiklerimiz arasında hiçbir fark yok hatta suyun bastığı yerler bile aynı.
Her felaket sonrası bir kriz masası oluşturulur. Hasar tespit çalışmaları mağdurlara üç beş kuruş yardım ve bitti gitti hep aynı nakarat ama çözüm yok.
Birkaç gün sonra bir daha ki felakete kadar unuturuz her şeyi.
Antalya Türkiye’nin dışa açılan yüz akı, misafir odası, turizm ve tarımın başkenti değil mi?
Dünya Kenti Antalya’ya reva görülen manzara maalesef ve üzülerek yazıyorum ki tam da bu!
Bir de şu kentin ortasından çekilen fotoğrafa bakın lütfen Antalya'nın düştüğü son durum bu!
Bu rezaletin yaşandığı Türk turizminin başkenti konumundaki Antalya bu sene 16 milyonu aşan misafir ağırladı.
Kendisi de turizm profesyoneli olan sektörün başındaki önemli isimlerden biri olan AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu’nu aradım. Antalya turizm sektörünün ülke ekonomisine katkısını sordum. 18 milyar dolar civarında olduğunu söyledi.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Hacısüleyman’ı aradım. ATSO’ya bağlı ticaret ve sanayi kesiminin milli gelire katkısını sordum. TÜİK ve GSYH 2022 verilerine göre 3,5 milyar dolar olduğunu henüz 2023 ve 2024 verilerinin yayınlanmadığını söyledi.
Antalya aynı zamanda tarımın da başkenti konumunda.
Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır’a sordum tarım sektörünün milli kasaya katkısını. 2023 yılında yapılan 2.2 milyar dolar ihracatın 1.24 milyar doların tarım ürünlerinden olduğunu söyledi.
Antalya’nın milli kasaya koyduğu döviz kalemlerini sadece bu üç sektör sağlamıyor aslında.
Antalya Turizm, Ticaret ve Tarım ekonomisi ile milli kasaya 25 milyar dolara yakın döviz girdisi sağlayan bir kent.
Rakam diğer gelirlerle 35 milyar doları geçer. Zaten ülke ekonomisindeki yerimiz de altıncı sıra.
Şimdi milli gelire katkısı ile ilk 6’da olan dünya kenti Antalya’ya yakışıyor mu bu görüntüler?
Aslında Türkiye’nin hiçbir iline yakışmaz bu görüntüler ancak Antalya’ya hiç yakışmıyor.
Tekrar tekrar diyorum ki bu görüntüler bir çevre felaketi neticesinde oluşmadı. 2024 Şubat ayında da benzer sorunları yaşadık. Bir önceki sene de. Hep aynı yerlerde üstelik. O günden bu güne felaketin yaşandığı yerlerde hangi çalışma yapılmış acaba? Kaç kilometre yağmur suyu direnaj çalışması yapılmış açıklasınlar da yazalım.
İmar hataları, kenti yönetenlerin alt yapı yerine rant yapıyı öncelemesi gibi yığınla ihmale dayalı sebepler var.
Birkaç kişiyi daha aradım onların ismi bende saklı. Sordum: Antalya’nın bir daha su altında kalmaması için kaç paraya ihtiyaç var diye.
Ortak cevap, ‘Antalya ve bu işin sorumlusu Büyükşehir Belediyesi'nin imkânları fazlasıyla bu işi çözmek için yeterlidir. İş o ki kamu kaynakları doğru yerlere doğru şekilde kullanılsın. Bu da bir yönetim maharetidir. Şu anda bu mevcut yönetim de yok. Kaynaklar maalesef alt yapı sorunları yerine ceplere akıyor.’ şeklindeydi.
Şimdi hiç mızırdanmaya, lafı evelemeye gevelemeye gerek yok.
Bu işin siyaseti partisi, şusu busu da yok. İktidar, muhalefet fark etmez sözüm hepinize…
Halk sizi neden milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyesi seçer?
Hizmet edin diye…
Siz ne yapıyorsunuz?
Örneğin bir felaket yaşandığında bile Antalya’nın 17 milletvekilinden sadece 2-3 tanesini görebiliyoruz sahada.
Gerisi nerede?
O gerisini inanın Antalya seçimden seçime görüyor.
Bırakın felaket anını Antalya’nın önemli sorunlarını çözmek adına 17 milletvekilinin 10 tanesinin hiç bir araya gelip konuştuğunu bir kare fotoğraf verdiğini duydunuz gördünüz mü?
Ben görmedim. Gören eden varsa söylesin.
Sadece milletvekilleri mi?
Kentin seçilmiş belediye başkanları üstelik şu anda hepsi aynı partiden olduğu halde hiç bir araya geldiler mi?
Hangi sel felaketinden, hangi dünya kentinden bahsediyoruz.
İşte eseriniz işte yarattığınız hizmet ettiğiniz Antalya!
Bu bir doğal afettir deyip felakete kılıf geçirmeyin... Sürekli bir şehir su altında kalıyorsa aynı yerlerde benzer sorunlar yaşanıyorsa suçu doğal afette değil kendiniz de arayın.
Bakın okurumuz Mustafa Yahyaoğlu da 'Antalyanın eski, 40 gün, 40 gece yağan “KADI KAÇIRAN” yağmurlarında sokakta bir damla su kalmazdı. Şehirleşirken yapılan hatalar bu günün taşlarını ördü.'diyor
Kimse kusura bakmasın ama inanın Antalya çok kötü yönetiliyor.
Daha önce de yazdım kentteki dağınıklığı ama kimse üzerine alınmıyor, toparlanmak için bir adım atılmıyor. Kenti yönetenler sorunlar ve eleştirilere karşı adeta bağışıklık kazanmışlar gibi duruyorlar karşımızda.
Ülkemizin misafir odası, dünya kenti Antalya diye yazarken şu fotoğrafı görünce içim titriyor kentim adına ülkem adına utanıyorum.
Esas utanması gerekenler ise yine her zaman olduğu gibi sarı yağmurluk ve çizmeleri giyip felaket bölgelerinde timsah gözyaşları döküyorlar.
Yahu her yağmur da aynı yerleri su basıyor! Ne yaptın sen bu su biriken yer için, Hangi çalışmayı yaptın? Timsah göz yaşlarına değil Antalya halkının hizmete ihtiyacı var.
Yaptığınız ucube festival ve kongrelere, temsil ağırlama ve konserlere akıttığınız bu milletin trilyonlarıyla yağmur sularının akacağı Antalya’dan Ankara’ya uzanacak kadar kilometrelerce drenaj kanalları, köprüler, yollar, alt ve üst geçitler yaparsınız.
Şimdi bunları yazdığım için bana burun kıvıracaksınız. Peki, bunları yazmayalım mı?
Kentin sivil toplum örgütleri ne iş yapar diye sosyal medya da bir paylaşım yaptım yorumlar felaket.
Gelen mesaj ve yorumlara bakarsak Antalya halkı sivil toplum örgütlerinden de memnun değil.
Haksızlar mı?
Hadi seçtiklerimiz hatalar yapıyor, 5 sene yiyip içip yan gelip yatıyor diyelim.
Bunları denetlemekle görevli sivil toplum örgütlerinin değerli başkan ve yöneticileri ne yapar?
Ben bir gazeteci olarak doğru dürüst oturup haber yapabileceğim sivil toplum örgütü başkanlarından sorunlara dair ne bir eleştiri ne de bir çözüm önerisi duymuyoruz.
Bu nokta da bizim sektörü temsil edenler farklı değil. Kendi sektörüm de aynı.
Memleketin hırsızlarını, arsızlarını, yüzsüzlerini gerçek sorunlarını araştıracak yazacak çizecek gazeteci sayımız da yok denecek kadar az desem abartmış olmam.
Acı ama gerçek. Parayı veren düdüğü çalıyor!
Her alanda bir silkelenmeye yenilenmeye ihtiyacımız var.
Zaman su gibi akıp gidiyor! Kendimize gelmeliyiz artık.
Kentin valisinden, belediye başkanlarına, milletvekillerinden parti teşkilat yöneticilerine, üniversitelerden sivil toplum örgütleri ve kentin sorunlarına dair benim de bir çift sözüm var diyen kent gönüllülerine kısacası kendini değil kentini düşünen herkese yazıyorum.
Başka Antalya yok.
Kentin temel sorunlarının güncelleneceği asla masada kalmayacak ‘bir kent sorunları çalıştayı’ yapılmalıdır.
Kısa ve üzün vadeli çözüm bekleyen acil sorunlar nelerdir?
Siyaset üstü bir çalıştay olmalı.
Akabinde her paydaşın elini taşın altına koyacağı tam bir seferberlik hali çalışma yapılmalıdır.
Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanı bu çalıştaya ev sahipliği yapabilir.
Bürokratlar, seçilmişler, üniversiteler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve tüm paydaşlar bu kentin geleceği için bir kerecik de olsa bir araya gelin artık.
Antalya ülkemizin göz bebeği döviz kapısı kıymetli bir şehir asla ihmal edilecek ıskalanacak bir şehir değil.
Sadece turizmden elde ettiğimiz 18 milyar dolar gelir neden 30 milyar dolar olmasın.
Yapılması gerekenler bellidir.
Mesele kaynakların doğru yerde ve zamanda kullanılması, kent dinamiklerinin bu sorunları çözme iradesini ivedilikle ve önceleyerek ortaya koymasıdır
En nihayetinde Antalya’ya gelen 16 milyon misafir sokaklarda çamurda yüzmeye gelmiyor.
Yaşanılabilir, daha fazla para kazanılan, tıpkı konaklama tesisi konforunda 5 yıldızlı alt yapıya sahip bir Antalya için;
Haydi artık neyi bekliyoruz?
Sen ne anlatıyon acaba,ne çamurundan bahsediyon. Antalya yağmur yağdığında bok içinde kalıyor çamur değil. Böyle gidersede artık bok turizmi yapacağız. Bizler bokun içinden geçerek evimize gidiyoruz. Sayın yetkililere duyurulur. Selamlar
Başkanım daha önce sadece deniizimiz vardı, şimdi artık devasa bir de havuzkentimiz de oldu. Daha ne yapsın belediye, havuzkent yapıyor yaranamıyor :P :)
Alt yapı bozukluğu