Son zamanlarda Batı Şeria'nın Cenin kentinde yaşananlar, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırgan politikalarının en yeni ve kanlı örneklerinden biri oldu. İsrail güçlerinin düzenlediği saldırılarda 7 Filistinli yaşamını yitirdi, 35 kişi ise yaralandı. Bu vahim olay, İsrail'in barış ve ateşkes söylemlerinin ardındaki gerçek niyetleri sorgulatıyor.
Stratejik Zulüm ve Uluslararası Sessizlik
İsrail'in sık sık kabul ettiği geçici ateşkesler, uluslararası topluma karşı sergilediği iyi niyet görüntüsünden ibaret. Bu süreçler, özellikle Gazze’de esir takası gibi insani görünen ama aslında stratejik hesaplarla dolu anlaşmalar için kullanılıyor. Esirlerin serbest bırakılmasının ardından İsrail'in yeniden saldırıya geçmesi, bu ateşkeslerin samimiyetsizliğini ortaya koyuyor.
Cenin'e yapılan saldırılar, İsrail'in bölgedeki geniş çaplı askeri operasyonlarının devam ettiğini gösteriyor. Sivil halkın can güvenliği, İsrail'in siyasi ve askeri hedeflerinin gölgesinde kalıyor. Uluslararası toplumun bu duruma yönelik tepkisi ise genellikle yetersiz ve geçici kınamalarla sınırlı kalıyor. Askeri ve ekonomik çıkarlar, insan haklarına olan bağlılıktan daha ağır basıyor.
İsrail İç Politikası ve Dış Politika İlişkisi
İsrail'deki son seçimlerden sonra güç kazanan aşırı sağcı unsurlar, hükümet politikalarında belirleyici bir rol oynamaya başladı. İç politikada güçlenmek adına dış politikada sert adımlar atan İsrail, bu durumu Filistinlilere yönelik saldırılarla pekiştiriyor. Bu saldırılar, aynı zamanda İsrail hükümetinin koalisyon ortaklarını memnun etme çabasının bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir.
Uluslararası Toplumun Rolü ve Sorumluluğu
Uluslararası toplum, İsrail'in bu saldırgan politikalarına daha etkili ve somut tepkiler vermekle yükümlüdür. BM ve büyük güçlerin, İsrail'e yönelik tutumlarını gözden geçirmesi ve gerçek anlamda adil bir barış sürecini desteklemesi gerekiyor. Ancak bu şekilde, bölgede kalıcı bir barış ve istikrar sağlanabilir.
Cenin'de yaşananlar, İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne yönelik uluslararası çabaların ne kadar kritik ve acil olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Dünya, bu trajediye sessiz kalmamalı ve Filistin halkının insan haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için somut adımlar atmalıdır. Gerçek barış, ancak adil ve kalıcı çözümlerle mümkündür.