Baby Boomer, Boomer , X kuşağı, Y Kuşağı, Z kuşağı derken dilimiz de elden gidiyor.
Bu saçma sapan, kategorize edilmiş insanı kuşaklaştırmalar çabaları yüzünden, kimse kimseyle konuşamaz, fikir alış verişinde bulunamaz, bir konuyu münazara edemez hale geldi...
Oysa ki insanoğlu zaman çizgisi denilen hayat yolundan gelip geçiyordu.
Bu yoldan geçerken de tefekkürünü bilgisini geliştiriyor, birbirine aktarıyordu.
Ne zaman ki böyle sıfatlar ve kuşaklaştırnalar ortaya çıktı insanlar birbirinden uzaklaştı...
Yok ben Z kuşağıyım, yok sen X te kalmışsın, yok sen Boomersın gibi ithal sıfatların arkasına gizlenerek saçma sapan, temelsiz davranışların mahkumu da olmaya başladık.
Kendisini Z kuşağı olarak adlandıran bir bireyin ağzından çıkan "Meko Ceno"'yu anlatmak istiyorum bugün size...
Bir cenaze haberi gelmiş , demişler ki vefat etmiş filanca. İş yerinde herkes üzgün, herkes bir şey yapmak istiyor.
Bu arkadaş olanlardan habersiz...
İş yerine gelmiş, ne oldu neden bu kadar üzgünsünüz, suratlarınız neden bu kadar asık demiş.
Onlarda işte filanca arkadaşımız vefat etti, haberi aldık demişler...
Bu da "Meko Ceno" Demiş...
Meko Ceno ne demek diye sormuşlar.
Mekanı Cennet olsun demek istedim demiş...
Şimdi bu konuyu sosyolojik olarak biraz irdeleyelim;
Ölen kişinin ardından Mekanın cennet olsun, başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin, sabırlar dilerim gibi taziye cümleleri söylenir. Bu hem ölen kişiye bir saygı, hem de onu sevenlerine olan bir saygıyı gösterir.
Mekanı Cennet olsun yerine Meko Ceno demek nedir...?
Demek ki Meko Ceno baya bilinen, baya kullanılan bir terim ya da bir cümle haline gelmiş kuşaklaştırılan bu kişiler tarafından...
Kim bilir daha neler kullanılıyordur.
Günaydına Güno, İyi Gecelere İyo, Merhabaya Mero...
Hoşçakal gibi güzel bir cümleye de Hoşa falan mı diyorlar insan merak etmeden edemiyor.
Kelimelerin, cümlelerin bu şekilde kısaltılarak söylenmesi bir gelişmişlik bir zeka göstergesi mi şimdi?
Ya da üstün zekalılık göstergesi mi bilmiyorum.
Kelimeleri, cümleleri düzgün kullanmaya çalışan, ana diline dikkat eden insanlar da gerizekalı mı oluyor bu durumda?
Dünya'nın neresine giderseniz gidin böyle bir şeye çok zor şahit olursunuz.
Bırakın böyle durumlara şahit olmayı, dillerine yabancı kelime almamak için çalışan, kontrol eden kurumlar vardır, dil akademileri vardır.
İtalyan bir arkadaşımla balığa gittiğimizde, sokar balığı tutmuştuk. Bu balığın adı ne dediğinde, bakalım ne yapacak, bir deneyeyim şunu deyip, ona İtalyanca'da Sokkaro derler dedim de, 3 gün sonra araştırıp gelmişti, bizim dilimizde öyle bir balık ismi yok diye.
380.000 nüfuslu İzlanda bile İzlandaca'ya yabancı kelime sokmuyor.
Biz bırakın yabancı kelime sokmayı, kendi kelimelerimizi de bozup, ortaya ne olduğu belirsiz kelimeler türetiyoruz. Bunun adına da zeka ve modernizm diyoruz.
Bilmiyoruz ki, toplumsal çürüme önce dilde başlar.
Bu kuşak konusuna tekrar dönecek olursak...
Bugüne kadar kitaplar yazmış, buluşlar yapmış, keşifler gerçekleştirmiş, ortaya ölümsüz eserler koymuş kişilerin kuşaklarını nereye sınıflandıracağız?
Dostoyevski hangi kuşaktanmış mesela?
Bir kitap yazmış çağlar boyu, kuşaklar boyu yaşamış ve hala yaşamaya devam eden klasikleşen bir hal almış.
Bunca felsefeci hangi kuşaktan?
Bunca bilim insanı hangi kuşaktan?
Tekerleği bulanlar hangi kuşaktan?
Yazıyı bulanlar hangi kuşaktan?
Bunca değerli, ortaya bir şey koymuş kuşak hangi kuşaktan?
Bence kuşaklara ne ürettiğine ve ne tükettiğine bakarak isim verilmeli.
Üreten kuşak ve tüketen kuşak v.b
Bu kategori yarışı kendisini Z kuşağının içine hapsetmiş, zeki ve kapasitesi yüksek insanlara da zarar veriyor bence.
Sen Z kuşağısın böyle davranacaksın,sen x kuşağısın, böyle yaşayacaksın, böyle konuşacaksın gibi modellemelerin içinde kalıp, zamanı, Dünya'yı kaçırıyorlar.
Bu kuşak kategorizasyonunun kuşak
çatışmasıyla da uzaktan ve yakından ilgisi yok bence.
Evet Sosyolojiye göre kuşak çatışması olmayan toplumlarda bir durağanlaşma söz konusudur.
Ancak Kuşak çatışması başka bir olgu, insanı böyle ne olduğu belirsiz sıfatlara ayırıp, bilimden ,irfandan, saygıdan, sevgiden uzaklaştırarak kuşaklaştırmak apayrı bir konudur.
O yüzden Meko Cenoları daha çok duyarız...