Prof. Dr. Özlenen Özkan, Akdeniz Üniversitesi olarak şimdiye kadar 5 çift kol ve 2 uterus nakli yaptıklarını belirterek bu çeşitlilikte nakil yapabilen dünyada tek merkez olduklarını, şu anda bütün dünyada kullanılan tekniğin, Özkan Tekniği olduğunu gururla söyleyebilirim.” dedi.

Firesiz olarak gerçekleşen ve dünyaca uygulanan yöntem, literatürde yerini aldı. Bu çok önemli bir başarı.

Bu güne kadar ülkemizde benzeri bir başarı sağlandı mı, ben duymadım.

Pandemi döneminde birçok aşı çalışması reklamı yapılsa da tamamı fiyasko ile sonuçlandı.

Ekonomi, maliye, hukuk, eğitim vs. alanlarında, yüzlerce profesör olmasına rağmen Özkan Tekniği benzeri bir yeniliğe rastlanılmadı.

Şunu da eklemek isterim ki;

Bu teknik, sadece profesör olmanın bir sonucu değil, kişisel zekâ, gayret ve iyi niyetin bir sonucu.

Bir ekibin başarısı.

Doçent olsa, sadece doktor olsalar bile aynı başarı zekaları gayretleri ve niyetlerinin, kişisel bir sonucu.

Elbette tebrik etmek gerekir.

Ben bu örneği, şahsımın karşılaştığı güçlükler ve boşa çekilen küreklere örnek olsun diye aktarmak istedim.

Maliye Bakanı sanki çok yeni şeyler gibi bazı tedbirleri saydı.

Tasarruf tedbirleri diye bir C.B. Kararı yayınlandı. Bu kararın aynısı 2017 yılında da yayınlandı ve yürürlükte.

Vergi istisnalarının gözden geçirdiklerini söyledi. Bu istisnaların büyük çoğunluğu önceki maliye bakanlığı döneminde uygulamaya geçti ve mevcuttu.

Henüz tasarı ancak.

Vatandaşın gayrimenkulünü satması halinde süre sınırlaması olmadan vergiye tabi tutulacakmış. 

Sen bu satıştan % 40 vergi alırsan, bu kişi alacağı yeni evi ne ile alacak, vatandaşı soyma yönteminin vergi adaleti ile hiçbir ilgisi yok.

Bazı vergi oranları yükseltildi. Vergi oranının yükseltilmesi asla vergi artışı sağlamaz, hırsıza kaynak teşkil eder.

Efendim, vergi kaçaklarının ihbarında % 10 ikramiye verilecekmiş.Gülmemek elde değil, bu düzenleme 40 yıl öncesinden itibaren var ve oranı bile aynı.

Enflasyonun ana sebebi, söyledikleri gibi sadece dolar ile ilgili değil. Sürdürülen yanlış politikalar ve ülkenin kara para havuzuna dönmesi, kara paranın çuvallarla dolaştığı, sınırlardan hatta hava alanlarından kilolarca kaçak altının, dövizin rahatça girdiği ve ülkemizde gayrimenkul üzerinden aklanması sonucu oluştuğunu bimiyorlarmı?

Uyguladıkları sıkı para politikası elbette dünyada uygulanan rasyonel politikanın sonucu ancak akıldışı politika uygulandığı dönem ne olacak.

Birçok siyasi ve mafya ile birçok bürokratın nemalandığı kara para ve karartılmış para serbestliğinin ortadan kaldırılmaması halinde enflasyon nasıl dizginlenecek.

Bu vergi sistemini, Ömer ÖZKAN hocanın ekibinin ameliyat etmesi halinde dahiiyileşmesi mümkün değil, nakil yapsalar dahi olmaz. Kafa nakli yapılması gerekiyor ama Ömer Hoca ve ekibi henüz bunu başarmış değil.

Çökmüş vergi sistemimizin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Çökmüş sisteme yama yapmakla uğraşmak asla sonuç vermeyecektir. Bu da Sayın Ömer Hocanın branşı değil ki, ne yapsın.

Bu benim alanıma giriyor.

Ben;

Köylü çocuğuyum, babam bizlerin okumasını çok istiyordu ve bunu başardı.

Emsallerimden iki yaş küçük olmama rağmen elimi tutarak beni öğretmene götürdü, dışarda tek kalıyor öğrenciler ile otursun dedi.

Öğretmenimiz beni kerpiç sıralarda en arkaya oturttu, bir süre sonra babama, Reşat amca bu çocuk okuyacak diyerek küçük yaşıma rağmen okula kaydetti, bende babamı hiç mahcup etmeden tüm okullarımı firesiz okudum.

Köyde kaldığım sıralarda babam ile birlikte köyümüz ile çevre köylerdeki at ve öküzlerin nallanması işini de yapardık, asla para karşılığı değildi, insani gereklerle yapılıyordu, onun için hayatımda parayı çok sevmedim.

Ben atın ayağını tutardım babam nallamasını yapardı.

Babam dörtbuçuk yıl askerlik yapmış ve askerde hayvanlarla ilgili çok şey öğrendiği için, çevre köyler dahil hayvanlar hastalandığında hemen babamı çağırırlardı ve ameliyat dahi yapar özellikle at ve diğer hayvanların kurtulmasına aracılık ederdi.

Annem de birçok şeyi bilirdi, hindinin taşlık dediğimiz bölümü tıkandığında, jiletle kesip boşaltır, iğne iplik ile diker ve hindi iyileşirdi. Ayağı kırılan civcivleri ayaklarını tavuğun kendi pisliği ile  alçıya alırlardı, ayağının iyileşmesini sağlardı.

Babam tüm çevre köylerin iğnecisiydi, o zaman mevcut olan penisilin iğnesi yapılması gerektiğinde, kaynatılarak kullanılan şırıngası ile tüm köylerdeki hastaların iğnelerini yapardı.

Babam aynı zaman köyün müezzinliğini ve sırayla imamlıkda yapardı.

Bunların hiçbirisi para karşılığı değildi.

Ayrıca askerde öğrendiği hariç okuma yazması dahi yok idi. Annem de öyle.

Buna rağmen veterinerlerin ölür gözüyle müdahale etmediği atları ameliyat ederek kurtarırdı.

Bunların hepsine şahit oldum.Bu yönü ile babam Ömer Hoca gibi gayretli idi.

Annem babamı her konuda desteklerdi, yön verirdi.

Tüm vefat edenlerimiz ile birlikte nur içinde yatsınlar.

 Ben kendimde gördüğüm gayreti, pes etmeme huylarımı, mücadele azmimi ve medeni cesaretimi bu yaşadığım şeylere, annem ve babama borçluyum.

Üniversite sınavlarına hem lise hem ticaret lisesi mezunu olarak ayrı ayrı girdim, lise mezunu olarak girdiğim sınav soruları çalındığı için iptal edildiğinde, yol parası bulamadığımız için o sınava tekrar katılamadım, ticaret lisesi mezunu olarak girebildiğimiz en iyi yer İ.T.İ.Akademisi idi bize yakın olan Adana’da okudum. Sınavla şu anki unvan olan Vergi Müfettişi oldum,[Sayın Ramazan ULUDAĞ’a Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Neden mi? Kendisi dahi bilmiyor] sonradan İç Denetçi olarak görev yaptım 40 yıl sonra emekli oldum.

Kamu yönetimindeki hastalıkları çok iyi bilirim.Bunu kitap haline getirdim.

Çok iyi bir maliyeci olduğumu da söyleyebilirim. Hep örnek alınan birisi oldum.

Yaptığım tüm işlerde başarılı olduğumu iddia ederim.Bu bir öğünme değil elbette.

Bu doğrultuda;

Ülkem için yeni bir vergi sistemi çalışması yaparak uluslararası sempozyumda sunmak istediğimde, akademisyen olmadığım nedenle katılamayacağımı söylediler.

Daha da hırslandım ve bir üst yazı ile tarihe not düşmek istiyorum diyerek gönderdim.

15 gün sonra beni davet ettiler, sempozyuma katıldım, sunum yaptım ve e-kitapta yayınlandı.

Sonradan.

Daha kolay, anlaşılır, sahte fatura hastalığı ile kayıtdışını otomatik önleme kabiliyetine sahip gelir ve kurumlar vergisinde [yıllık beyanname ile biyana tabi olan tekel nitelikli işletmeler, telekominikasyon, enerji ve Gayri Menkul Sermaye İradı]  dışında kalan kurumlar vergisi ve gelir vergilerinin vergiden istisna olduğu.

Dahilde alınan Katma Değer Vergisinin genel tek oranının % 5 olarak dikkate alındığı, ihracatın, ekmek peynir gibi sınırlı gıda maddelerinin vergiye tabi olmadığı, iki ana bileşeninin değiştiği yöntemli, tamamen devletin resmi verileri ile yapmış olduğum hesaplama sonucu, [her yıl için en az 2 Trilyon Lira ilave vergi toplanacağını hesapladım] ülkede ne kadar büyük vergi hırsızlığın olduğunu açık olarak ispat ediyor bu çalışmam.

Kaynakların yurt dışına kaçırılma, aklama yöntemlerini de içerir hazırladığım raporu sunmak istediğim kurum ve devlet mekanizmalarında, önemli yerlere sahip kişilerin, teklifime çok garip yaklaştıkları, hafızalarının anlatımlarımı kabullenemediğini, hatta akademik bir unvanımın olmaması dolayısıyla izah ettiğim gibi randevu taleplerime dahi dönüş yapılmadığını gördüm.

Her halde aklı evvel birisi diye düşünüyorlardır.!

Karşılaştığım bu davranışlar değişik bir araştırma yapmayı aklıma getirdi.

Üstelik kendimden şüphelendim, muhatap olduğum insanlara göre algılama seviyem EDİSON gibi geriolabilirmiydi.?

Zekâ seviyemi ölçmek anlamında internet ortamında belli aralıklarla IQ testi dahi yaptım.

Çok farklı bir tespit ile karşılaştım. !!!

Bu tespitim üzerine bu defa;

İnternet ortamında  mucitlerin tahsil durumu diye bir sorgulama yaptım.

İlk karşıma çıkan T. EDİSON idi.

Edison, ilk okula kayıt yaptırıldıktan kısa süre sonra,algılama zorluğu yaşadığı belirtilerek, ailesine teslim edilmiş ve Edison, sonraki hayatında kendisini eğiterek başarıya ulaşmıştı.  [Fonograffilm kamerasıampulün ilk versiyonları gibi icatları sanayileşmiş modern dünyada büyük etki yarattı. İcat geliştirme sürecine düzenli bilim ve takım çalışması prensiplerini uygulayan ilk mucitlerden biriydi. Birçok araştırmacıyla çalıştı.]

Demek ki;

Başarı akademik kariyerle değil, kişinin zekası, gayreti ve niyeti ile ilgili idi.

Sayın Ömer Hoca’nın ve ekibinin başarısı aklıma geldi.

Hazırladığım vergi sisteminin eninde sonunda ülkenin gündemine geleceğini, ekonomik kurtuluşun bu yönteme bağlı olduğunu, başka yolun olmadığı inancım pekişti.

 Kendimi, Edison, Nazım Hikmet, Sabahattin ALİ, DenizGzmş’in bu günkü versiyonu olarak görmeye başladım.

Bu çizgiyi sonuna kadar sürdüreceğim.

Bu arada;

Kamu yönetiminde üst yönetici olanlara da bir tavsiyem olsun.

Güvenilir ve tecrübeli insanlarla çalışmak elbette güzel ancak bu, her işlemin yüzde yüz doğru olarak yapıldığı sonucunu doğurmaz.

İdari sorumluluğu olmayan bir tecrübeli kişinin üst yönetici ve diğer yöneticiler arasında yer alması her zaman başarıyı bir üst kademeye taşıyacak, riskleri kontrol edilebilir seviyede tutacaktır.