11 Mart günüydü.
Antalyaspor A.Ş Başkanı Sinan Boztepe’nin “Basın ile sohbet toplantısı” var dediler, Döşemealtı tesislerindeki bu toplantıya ben de gittim.
Aslında 20 küsur yıldır çok enderdir basın toplantılarına intikalim.
Zira yıllarımızı verdiğimiz mesleğimizde her şeyin sırayla olduğu, dolayısıyla bu tür toplantılara daha çok mesleğe yeni dahil olmuş arkadaşlarımıza bırakırız.
Bırakırız da konu Süper Lig’deki Antalyaspor ve kümede kalma uğraşı veren bir takım ile ilgili görüş alıverişlerinin bulunulması.
Yani tecrübe aktarımları.
Nitekim oraya gelenlerin yarıdan fazlası ben gibi meslekte tavan yapmış tecrübe sahibi arkadaşlardı.
Uzun uzun sohbetler edildi. Herkes kendine göre fikirler verdi.
Misal ben:
Dedim ki, “Önümüzde bir Galatasaray maçı var ve ben bunu yok sayıyorum. Ardından iç sahada Alanya ve Samsun müsabakaları. Ki bu iki maçı da biz alır, puanımızı 39 yaparız. Ve benim size naçizane tavsiyem şudur ki Bodrum deplasmanı iki takım açısından da çok çok önemli bir karşılaşma. Takım da her müsabakasına özel uçakla gittiğine gör Bodrum’a işi gücü Antalyaspor olan gazetecileri de görürüm. Bunu yapın ki böylesine önemli maç için büyük bir dayanışma içerisine girilsin.”
Başkan Sinan Boztepe, “Bizim rahatlama puan hedefimiz 42-43. İnşAllah dediğin gibi iç sahadaki iki maçımızı da kazanırız. Dediğiniz neden yapmayalım” cevabı verdi.
Alanya ve Samsun müsabakaları kazanıldı, Antalyaspor 39 puana yükseldi.
Ben Muğlalı'yım. Dolayısıyla maçtan 6 gün evvel Antalyaspor Yönetim Kurulu üyesi de olan ve kendisini 7-8 yıldır tanıdığım Levent Ördek’in şirketinden kiraladığım arabayla önce Fethiye sonra Ortaca ardından da Muğla ve Bodrum’a geçtim.
Antalyaspor’un Bodrum maçı Cumartesi günüydü ama ben Çarşamba Bodrum’daydım.
Köşemde de yazdım. Benim yeğenim Bodrum’un gelini. Eniştemiz ile oğlu Bodrumlu yani. Kendilerine sözüm de olup işe özlem de katılınca maç sadece bahaneydi.
Cuma akşam saatlerinde özel bir uçakla Bodrum’a gelen kafileyi saati saatine takip ettim.
Acaba böylesine bir önemli maç için ne gibi çareler düşünülmüştü onu merak ediyordum?
Koca uçakta her zamanki gibi olması gereken kulüp personelleri ve kafile başkanı konumundaki Cesur Akar.
Koca uçağın gerisi bomboş.
31. hafta maçı yani Bodrum karşılaşması 0-0 bitti puanımız 40’a yükseldi, Bodrum ile aramızdaki puan farkı korundu.
Lig’in 32. Haftasında Bay olduğumuzdan maç yapmadık, dinlendik.
Ve 33. Hafta karşılaşması.
Antalyaspor A.Ş Yönetiminden bekledik. Beraberlik halinde dahi 9 puanlık farkın korunacağı böylesine önemli bir maç için o yönetim her zamanki gibi takımı kaderine terk edilmiş gibi mi zorlu deplasmana gönderecek yoksa bir hareket yapıp en azından futbolcular açısından işin ciddiyetinin dikkatini mi çekecek.
Hiç kimse beklemediyse kendi adıma ben bekledim.
Kafile başkanı Feridun Temuçin. Her zamanki gibi deplasmana giden A.Ş personelleri, futbolcular ve teknik heyet. 2 yiyip Antalyaspor döndü ve Sivas ile 9 puanlık fark 6’ya düştü.
Bence Antalyaspor’da herkesten evvel A.Ş Yönetimi takımı kaderine terk etmiş.
Başkan, “Sivaslıyım maça dedikodu olmasın diye gitmiyorum” zihniyetinde ve kafilede yok.
Cesur Akar sıkça takımla gözüken birisi ama o ile Ali Altun’un hakkı asla yenemez de ne, yazık ki yoklar. Sadece Temuçin.
Peki nerede o caka satmaya gelince mangalda kül bırakmayıp, gazetecileri kendi adaylıklarıyla ilgili doldurup, doldurup salan muhteremler?
Ben evet istedim gazeteci-futbolcu-teknik heyet dayanışmasını. Puan ya da puanlar için bir şeylerin yapılması gerektiğinden benim aklıma bu geldi. Başkası bir şey düşünüyorsa çıksın onu desin.
Yaptınız mı?
Hayır.
40 puan ligde kalmanıza yetecek mi?
Yetmeyecekse neden bir şeyler yapıp çareler üretmezsiniz ki?