Bu hafta çocuklarımız için yaşamsal önemi olduğunu düşündüğüm bir konuyu ve bu konuyla ilgili yapılmış bilimsel çalışmaların hepimizi yakından ilgilendiren sonuçlarını ele almak istedim. Yapılan araştırmalar alerjik çocuklarda bağışıklık sisteminin, alerjik olmayanIara nazaran daha zayıf olduğunu gösteriyor. Üstelik bu durum henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce başlıyor; kalbi, beyni ve iç organları etkiliyor.
Çocuklarımız çok sevdikleri bazı hazır yiyecek ve içecekleri tüketirken farkında olmadan zehirleniyor. Bu gıdaların içindeki tehlikeli kimyasal toksinler, gıda katkı maddeleri ve ağır metaller, alerjiyi arttırıp çocuklarımızın bağırsak florasını bozuyor.
Tahrip olan bağırsak duvarı; başta bağışıklık sistemi olmak üzere vücudun ve beynin pek çok bölgesine sinsi zararlar verip çocuklarımızı hasta ediyor. Çünkü bağışıklık hücrelerinin en önemlileri olan B Lenfositlerinin yüzde 80’i ve T Lenfositlerinin yüzde 60’ı bağırsaklarda bulunuyor.
Ayrıca cep telefonu, tablet bilgisayar, televizyon, kablosuz cihazlar ve wifi olarak adlandırılan elektromanyetik alan; çocuklarımızın çok daha kolay hastalanmasına ve daha geç iyileşmesine neden olabiliyor. Ancak bu madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise; hem anne adaylarının hem de bebeklerin farkında olmadan kablosuz cihazlar tarafından yayılan mikrodalga ve radyo frekans radyasyonuna maruz kalarak, ciddi zararlar aldığını gösteren veriler bulunuyor. Bu verilerin içinde aklınıza gelebilecek ilk beş hastalık hem psikolojik hem de genetik kökenli ne yazık ki.
Harvard Tıp Fakültesi'nin en büyük eğitim ve araştırma hastanesi olan Massachusetts General Hospital'da bu konuyla ilgili yapılan bilimsel bir çalışmaya göre, wifi olarak adlandırılan elektromanyetik alan potansiyel olarak:
Anne adayının hormonal yapısını etkileyerek depresyon riskini arttırabiliyor.
Anne adayının beyin dokusunda, oksidatif hasar oluşmasına zemin hazırlayabiliyor.
Otizm, down sendromu, lösemi başta olmak üzere diğer tehlikeli hastalıkların oluşmasını sağlayabilecek, biyo-kimyasal faktörleri tetikleyebiliyor.
Alışveriş merkezleri başta olmak üzere evlerimizde kullandığımız cep telefonu, tablet bilgisayar, televizyon ve kablosuz bebek monitörleri gibi teknolojik ürünler; anne adaylarına, anne karnındaki bebeklere ve özellikle çocuklara; bizim sandığımızdan daha büyük zararlar verebilir. Hatta bizlerede.
İlerideki haftalarda yukarıda paylaştığım konulara mercek tutup, daha derinlere ineceğiz. Çünkü paylaşmak istediğim daha çok detay var ve sizlerle bu detayları irdelemek, değerli gözlemlerinizi, düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.
Şuan bu satırları okuyan sizler evli olun yada olmayın, çocuğunuz olsun yada olmasın potansiyel anne baba adayları veya çocuk sahibi bireyler olabilirsiniz. Bu noktada her bireyin yaşam ortamına getirdiği niyet ve sorumluluğun çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sorumluluk aynı zamanda bilincimizi de temsil ediyor olmalı.
Bu bağlamda niyetimizin taşıdığı sorumluluk kavramının;yaşam ortamına getirdiği üç boyutu önemsiyorum.
-Her sosyal ortamda insan sürekli iletişim içindedir.
-İletişim içindeyken yalnız karşımızdakine değil çevremize de mesaj veririz.
-İletişim içindeyken yalnız karşımıza, çevremize değil; kendimize de mesaj veririz.
Sevgilerimle.