Birey, sistemlerden oluşan canlı bir organizmadır. Bireyin bütünlüğünü ya da yaşantısını tehdit eden durum (olay) travma olarak tanımlanır .
Bireysel travmalar çocuklukta, ergenlikte ve erişkinlikte olmak üzere farklı yaşam dönemlerinde olabildiği gibi, nedenleri de çok çeşitlilik gösterebilir.
Yanlış anne-baba tutumlarından ( baskıcı, ayrımcı, cezacı), tutun da cinsellikle ilgili (taciz, tecavüz, ensest ilişki), yaşam değişiklikleriyle ilgili (boşanma, iflas, yakınların kaybı, hapis) ilişkilerle ilgili (aldatılmak, ayrılık, fiziksel ve cinsel şiddet …) gibi geniş bir yelpazeyi kapsar.
Bireysel travmayı yaşayan kişilerin, kendisi, kimliği, ilişkileri ve yaşadığı dünya ile ilgili varsayımları sarsılır. Bireyi olumsuz etkileyen travmanın algılanması ve bunun karşısında gösterdiği tepkinin şekli ve şiddeti bireyden bireye farklılıklar gösterebilir. Çünkü, bilinçaltında yeralan, algılar, duyular, gelenek, görenek ve bilgilerin depolandığı, değerler ve duyguların bireye ve çevresine ait kayıtlarının yeraldığı “bireysel bellek” altüst olur. Bütün bu unsurların bireye özgü olmasından dolayı, her travma bireyin yaşamında (bilinçaltında) farklı bir deneyim olarak iz bırakır.
“Toplum, birlikte yaşayan bireylerden oluşan dinamik bir organizmadır”. Dolayısıyla, toplumu oluşturan unsurların bir kısmının yaşadığı travmalar, salt bu kesimi değil, bu duruma tanık olan toplumun diğer kesimlerini de etkiler. Çünkü, toplumu oluşturan bireyler, benzer deneyimlerin yer aldığı ortak bir kolektif bilinçaltına sahiptirler.
Doğa olayları ve afetler (deprem, tsunami, sel, yangınlar), kadına uygulanan her türlü şiddet ve günümüzde darbe, toplumsal travma nedenleridir.
Toplumsal travma, toplumun “yaşadığı dünya ve gerçeklik” çerçevesini sarsan bir durumdur. En önemli etkisi yaşamın sürekliliğini etkilemesi ve “güvensizlik” duygusunu beraberinde getirmesidir.
Duygular bulaşıcıdır, olumlu da olsa, olumsuz da olsa ... Toplumsal travma süreçlerinde, algısal farklılıklar olsa da, hissedilen dehşet, acı, öfke, korku, çaresizlik, yalnızlık, güvensizlik gibi birçok olumsuz duygular…
Ya da, yaraları sarma, destek olma, anlayış ve birlik olma gibi olumlu duygular… dalga dalga yayılma eğilimi gösterir.
Beynimizin Frontal lobunda yeralan ayna nöronlar, karşımızda gördüğümüz insanın duygu durumuyla uyum sağlamamızı ve onu yansıtmamızı sağlar.
Toplumsal travmalar, toplumun bütünlüğünü etkilediği gibi, bireyleri ve alt grupları arasındaki ilişkilerini de etkiler. Olayların niteliği, koşulları, oluşturulan algı ve sürecin yönetilme biçimi toplumun farklı kesimlerinde birlik olma duygusunun güçlenmesi ya da gerginliklere ve ayrışmalara sebep olabilir.
Toplumsal travmanın artçı etkilerini (gruplaşma ve toplumu ayrıştırma potansiyelini) önlemek için sarsılan güven duygusunun yeniden inşa edilmesi yönünde sakin, olumlu ve toplumun tüm kesimleri arasındaki hassas dengenin korunduğu ve gözetildiği yapıcı uygulamalara ihtiyaç vardır.
Toplumsal huzur, barış ve insanca yaşamın güvencesi “Demokrasi Kültürünün” geniş kitlelerce benimsenmesi, toplumsal geleceğimiz için umudumuzu yeşertmektedir.
Sağlık ve huzurla…