“Sanatçının ziyneti tevazudur…” der, bir düşünür…
Geçmişimizde iz bırakanlar da, tevazu ya fazla yer olmadığını düşünenlerdenim…
2018’nin şubat ayıydı, Sevgili Onur Nugay ofisime gelerek “Emin Amca, geçmişimize ışık tutanları anmak adına her sene bir anma gecesi tertiplesek nasıl olur?” deyince, muhteşem bir fikir diye düşündüm…
Bu mümtaz şahsiyetlerin unutulmamasını sağlamak, onların hatıralarını canlı ve diri tutmak, gelecek nesillere kim olduklarını, hayat hikayelerini, eserlerini, fikirlerini, verdikleri mücadeleleri anlatmakla mümkündü…
BİR KOMİSYON KURARAK HEMEN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK…
Antalya kent hayatında çok başarılı hizmetler vermiş, halkın gönlünde taht kurmuş, ölümlerinin üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen eserleri ve hizmetleri ile hala unutulmamış ve toplum tarafından hep minnetle ve şükranla anılan abide şahsiyetleri böyle bir gecede anmalıydık…
Vefa, kelime itibariyle hatırlamak ve hatırlanmak duygusunu çağrıştırdığı için, böyle bir gecede bu kelimenin hakkını tam anlamı ile vermeliydik…
BU GECE MUHTEŞEM OLMALIYDI…
Kentinin ışıklarını sürekli yanık tutan, siyasetçi, sporcu, sanatçı, akademisyen, ekonomist ve gazeteci olarak kendi alanlarında önemli çalışmalara imza atmış, Antalya’da doğmuş ya da Antalya’da yaşamış değerleri tanıma ve tanıtma şansı bulacaktık…
Onur Nugay, Sinem ve Hakan Bakarlar ile bir ekip olmak bana da gençlik aşısı olmuştu…
Vefa ve Hatırlama Gecemize hemen bir isim bulduk…
“SENEDE BİR GÜN…”
Yer olarak AKM Perge Salonu’na, tarih olarak 24 Nisan 2018’ da yapılmasına karar verilmişti…
Süre az olduğu için, komitede ki arkadaşlarım, bu ilk vefa gecesinin müziğe gönül vermiş değerlerden oluşmasını istediler…
Bu şehrin kültürüne katkı koymuş, bu şehirde hoş bir seda bırakmış ve ebediyete intikal etmiş müzisyenlere geçte olsa bir teşekkür idi yapmak istediğimiz…
Aklımıza gelen tüm ebediyete intikal etmiş sanatçıların ailelerine ulaştık, fotoğraflar ve bilgiler topladık…
EKSİKLERİMİZ OLACAKTI AMA ÖNEMLİ OLAN, YOLUN NERESİNDE OLMAK DEĞİL, YOLDA OLMAKTI…
Büyük bir tempo ile hafta da en az iki, bazen de üç toplantı yaparak finale hazırlandık…
Genç arkadaşlarıma Hep şunu söyledim, “ben olayım veya olmayayım, mutlaka eksiklerimiz, unuttuğumuz değerler olacaktı, bu da bizi bir sene sonra daha dikkatli ve eksiksiz olmaya zorlayacaktı…”
GECEYE BİR SUNUCU GEREKLİYDİ…
Komitede ki arkadaşlarım, profesyonel bir sunucudan daha çok, hem geceyi yönetebilme, hem de bu işi duygu anlamında izleyenlere yansıtabilme adına, bana karar verince, 24 Nisan 2018günü saat 20.30 da, geçmişimize renk katan, kalplerimize gömdüğümüz tüm sanatçılarımızı anmak için, ailelerinin ve sevenlerinin karşısına çıkmıştım…
İLK OLMASINA RAĞMEN GÜZEL BİR ORGANİZASYONDU…
Çok heyecanlı idim… Biliyordum ki o muhteşem isimler bu geceyi birer yıldız olarak ANTALYA Semalarından izliyorlardı…
Gönlü ANTALYA için çarpan, vefa dostları, sanatçı kardeşlerim ve Değerli basın mensupları, bu vefa dolu geceye, her biri birbirinden değerli, her biri birbirinden kıymetli, kalplerimize büyük sevgi ile gömdüğümüz yıldızların gecesine koşarak gelmişlerdi…
FONDA “UNUTTURAMAZ SENİ HİÇBİR ŞEY” ÇALIYORDU…
Ekrana Giritli memur bir baba ile Türkmenistan göçmeni bir annenin oğlu, 15 Temmuz 1948 Malatya doğumlu, 1968 İstanbul Belediye Konservatuarı mezunu, 100’ün üzerinde filmde rol almış, sadece Antalya’nın değil Türkiye’nin gönüllerinde taht kurmuş
SÜMER TİLMAÇ’ın portresi gelince, konukların alkış seslerini sanıyorum SÜMER ABİ bulutların üzerinden duyuyordu…
ESKİ DOSTLAR ŞARKISI’NI TÜM SALON BİRLİKTE SÖYLÜYORDU…
5 Temmuz 1927 Antalya doğumlu, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü Mezunu, Genel Müdürlükler, Müsteşarlıklar yapmış, sözü ve sesi sanat eyleyen bir bestekar geliyordu ekrana…
Rast Makamını ünlü kılan, rast makamının ünlü kıldığı, sanat elçimizdi O…
Ne mal peşinde yorulduk,Ne mülkü kıskanırız…Değerli dendi mi dünya da,Bir gönül tanırız… Bu dünyada sevgiye, Öyle ihtiyaç var ki,Yüzüncü kere de, Aldatsalar, aldanırız…Diyen
GÜLTEKİN ÇEKİ, hepimizin baş ucu kitabıydı…
“YOL VER BANA ÇUBUK BELİ GEÇEYİM” GÖNÜLLERİMİZİ TİTRETTİ…Ekranda,
Antalya’nın
Şarampol Semtinde doğan, 1942 doğumlu, aynı zamanda çok iyi bir mobilya ustası da olan, yıllarca Antalya’nın önemli gazinolarında sahne alan, şarkıların efendisi olarak gönüllerimizde taht kuran
MEHMET ALGIN vardı…
1970’Lİ YILLARIN MÜZİĞİ “ELE GÜNE KARŞI YAPAYALNIZ” İLE NERELERE GİTTİK…
Ve ekrana 1970’ li yıllarda kalplerimizde taht kuran, HÜSAMETTİN KURAL, SERVET ALTAN, BORA ERYOKUŞ, TOLGAN DOĞANAY, RASİM GÜREL'den oluşan ALTIN ÇOCUKLAR geliyordu…
Sanki gökyüzünden bizlere seslenen HÜSAM KURAL, o meşhur şiirinde olduğu gibi;
“Artık benim yerime Martılar gelecekler iskeleye, Gagalarında Midye kabukları, kanatlarında sevgimi getirecekler… İçlerinden biri, belki güneye inecek…” diyordu…
“AKŞAM OLUNCA YARELERİM SIZLAR…” İLE HAYALLERE DALDIK…7 Şubat 1955 Kaleiçi doğumlu, 12 yaşında “ Altın Merdiven Ses yarışması” birincisi, Ankara Radyosu sanatçısı, Antalya’nın gururu, billur sesi ile gönüllerimize hoş bir seda bırakan, altın sesli çocuk, Antalya ve Kaleiçi aşığı NECİP NUGAY ekrandaydı…
AKM'den yükselen billur gibi bir sese, Şahit olmuşlardı yıldızlar ve ay...Gönüllerimizde idi
NECİP NUGAY…KLARNET TAKSİMİ SALONDA BİR DUYGU SELİ OLUŞTURDU…Müzik kökenli bir ailenin bireyi olan 1938 Mersin doğumlu,
Adana, Urfa, Kilis, Maraş illerinde müzisyenlik yaparken 1977 yılında askerlik nedeni ile Antalya’ya gelen ve evlenip yerleşen ünlü klarnet ustası KADİR AKAL geliyordu ekrana…
UT TAKSİMİ İLE ÇOK YAKINDAN TANIDIĞIMIZ BİR GÖNÜL ADAMINI HATIRLADIK…1 Mayıs 1946 doğumlu, 12 yaşında müzik hayatına klarnet ve saksafon çalarak başlayıp, profesyonel anlamda müzisyenliğe ut çalarak devam eden, Antalya’nın birçok gazinosunda çalışarak, kalplerimizde iz bırakmış DOĞAN GÜRGEN vardı ekranda…
UNUTTUĞUMUZ ÇOK DEĞERLİ İSİMLER VARDI…CEVAT UYANIK… ERDAL İYİÖZ… İSMAİL BAHA SÜRELSAN… NÜSRET ERSÖZ…
RIFAT ARAS… METİN DEMİRTAŞ… TARIK AKILTOPU… BAKİ SÜHA EDİPOĞLU…
Ve daha birçok değerli isim…
EVET O UNUTULMAYANLAR…Unutamadıklarımız…
Yüreklerinde büyük bir sevgi, sanatları, mücadeleleri ile gönüllerimizde iz bırakanlar…
Senede bir gün değil, her gün andığımız, o dokundukları kalplerimize gömdüğümüz değerlerin hepsi de ANTALYA SEMALARINDA YILDIZ OLDULAR…
ONLARIN ve İsimlerini sayamadığım ebediyete intikal etmiş tüm değerlerimizin ruhları şad, mekanları Cennet olsun.
SENEDE BİR GÜN O GÜNDEN SONRA BİR DAHA YAPILAMADI…
Bir kentin değeri tarihi ve kültürel hazinelerine verdiği önem ve onları titizlikle korumak ve yaşatmakla ölçüldüğü kadar o kente hizmet eden insan hazinelerine verdiği vefa duygusu ile ölçülür.
Pandemi günleri sonsuz değil, mutlaka bu günler geçecek ve tüm dünya tekrar o eski günlerine dönecek…
BÜYÜKŞEHİR KÜLTÜR DAİRESİNİN BU KONUYA SAHİPLENMESİ LAZIM…
Sürekliliği, disiplini ancak bir kurumun öncülüğünde sağlayabiliriz…
Tüm önemli değerlerimizi, ayrı ayrı konu başlıkları altındaki gecelerde anmak, vefanın en güzel örneği olur…
Bir gece, Antalya’mızın kurtuluşu için büyük mücadeleler verenleri…
Bir gece, kültürümüze sahip çıkarak bu güne taşıyanlara, ve taşınmasına vesile olanları…
Bir gece, yüreğimizi titreten müzik elçilerini…
Bir gece, Dünkü hizmetleri ile bugünü inşa edenleri…
Bir gece, spor da Antalya’nın gururu olanları…
Bir gece, Turizme öncülük yaparak, Antalya’mızın bir turizm kenti olmasını sağlayanları…
Bir gece Antalya’nın Edebiyatçılarını ve şairlerini…
Bir gece damaklarımızda nefis bir tat bırakanları…
Bir gece seslerimizi gazete sütunlarına taşıyanları…
Bir gece dünümüzü renklendirenleri…
Bir gece eğitim gönüllülerimizi…
Anarak, Vefayı yüceltebiliriz…
DAHA DA FAZLASI, YAŞAYAN BİR MÜZEMİZ OLMALI…
“Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız, ya okunmaya değer bir kitap yazın ya da yazılmaya değer işler başarın.” Diyor Benjamin Franklin
Okunmaya değer kitap bırakanları ya da yazılmaya değer işler yapanları, yine aynı konu başlıkları ile KALEİÇİ’ nde YAŞAYAN BİR MÜZE’ de yaşatmalıyız…
Yaşatmalıyız ki, Kentine önem verenlere, bir eser ve hoş bir seda bırakanlara gösterilen vefa duygusunu gören gençjenerasyona KENTLİLİK BİLİNCİNİ aşılayabilelim…
Antalya’ya gelen turist, deniz-kum-güneş dışında, bu şehrin, geçmişini, tarihini, bu tarihi yaşatanları, eski Antalya evlerini ve bu evlerin hikayelerini merak ederek geliyor…
Onların büstlerini ve hayat hikayelerinibu salonlara koyarak, dünümüzün ışıkları ile turizme de değer katıp, aydınlatabilelim…