Dünya'da sadece uyuşturucu ticaretinden son verilere göre net olmamakla beraber tahmini yılda 1,3 trilyon dolar gelir elde edilmektedir. Diğer suçlarla beraber bu rakam daha da artmaktadır.
Suç örgütleri uyuşturucu madde suçlarında kazandıkları paranın, ortalama %40 ını tekrar işleyecekleri suçlar için kullanmaktadır. Geriye kalan %60 ını ise doğru yollardan kazanılmış gibi kayıt altına alıp legal para gibi gösterirler.
Başta uyuşturucu ticareti olmak üzere pek çok yasadışı faaliyet sonucu elde edilen paranın önemli bir kısmı nakit formunda olmaktadır. Önemli miktardaki nakit para adeta işlenen suçun bir delili niteliğindedir.
Bunun için kara parayı aklamak lazımdır. Yasadışı yollardan elde edilen kazançların yasal gelir olarak kabul ettirilebilmesi için mali sisteme sokulması gerekir. Çünkü bu para, onu kazanmak için işledikleri öncül suçlarla ilgili delil olabilir.
Polise kaynağını açıklayamadıkları parayla yakalandıklarında ve parayı nerden kazandıklarını gösteremediğinde devlet tarafından o para müsadere edilir veya büyük bir ceza ile karşı karşıya kalırlar. Adaletten kurtulmak için paralarının, kıymetli eşyalarının, menkul ve gayrimenkullerinin kara parayla alınmadığının senaryolarını hazırlamak zorundadırlar.
Aklama, geniş anlamda, suçlunun suçlarını gizleyebilmek ve suç gelirlerine yasal görüntü kazandırmak amacıyla, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini ve kime ait olduğunu saklama, örtme veya olduğundan farklı göstermektir.
Suç geliri aklanarak, yasal gelir görüntüsü kazanır. Aklama ile bir taraftan öncül suçtan uzaklaşılırken diğer yandan suç gelirlerinin müsaderesinin önüne geçilmesi amaçlanır. Aklanan büyük miktardaki servet ve ekonomik değerler, organize suç örgütlerine ekonomik gücün yanında personel, prestij ve politik nüfuz da sağlar. Ancak kara paranın aklanmasından esas itibari ile üç aşamadan bahsedilmektedir.
Bunlar:
1-Yerleştirme
2- Ayrıştırma
3- Bütünleştirme aşamalarıdır.
Kara paraların aklamadan kullanılan çeşitli yollar vardır.Bunlardan bazıları: Paravan ya da hayali şirketlerin kullanılması- Nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi (göstermelik şirketler)- Kumarhaneler ve gazinolar- Sahte ya da şişirilmiş faturaların kullanılması-Şirinler yöntemi ve diğer başka yollar gibi.
Dünyada kara para aklamayı ilk olarak kanunlarla suç olarak tanımlanması ABD de 1986 Ekim ayında yürürlüğe giren ''Kara Para Aklama Kontrol Kanunu'' ile başlamıştır. Dünyada bu konuda ABD yi takip eden ülkeler olmuştur ve iş birliği yapmışlardır. Dünyada kara paranın aklanmasının önlenmesi için Temmuz 1989 yılında Mali Eylem Görev Gücü (Financal Action Task Force) kısaca (FATF) da bu gaye ile OECD bünyesinde G 7 ülkeleri tarafından kurulmuştur. Bu gün 40 ülke üyesidir ve aldığı kararlarla dünyada kara parayı aklayan ülkeleri ikaz ederek bazı düzenlemeler yapmalarını istemektedir. O ülkeler kara para aklamaya devam ederse; o ülkeyi 'gri' ve sonra da 'kara listeye' alırlar. Gri listeye dahil edilen ülkeler, uluslararası finansal sistemde daha sıkı denetim ve incelemelere tabi tutulur, bu da yabancı yatırımların azalmasına ve ekonomik faaliyetlerin olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
Dünyada bu konuda başka oluşumlar da vardır.Türkiye 1991 yılında FATF a üye olmuştur. Türkiye de kara paranın aklanması ile mücadelesine 1996 yılında yürürlüğe giren 4208 sayılı kanunla başlamış ve Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) 1997 yılında kurulmuştur. MASAK: Ülkemizde bankacılık işlemlerinin de dahil olduğu finansal işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlenmesi, suç gelirlerinin aklanması ile terörün finansmanının önlenmesine dair konularda yetkili uzman bir kuruluştur. Kendilerine bazı kurum ve kuruluşlar ve şahıslardan gelen ''Şüpheli işlem bilgileri'' neticesi araştırmaya başlamaktadır. İçinde uzmanlardan oluşan kurul tüzel kişilere ve yargıya yardımcı olmakta ve inceledikleri konuyla ilgili rapor hazırlamaktadırlar.
Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek kurulun görevleri arasındadır.Kurul bir yıl içinde yapılan çalışmaları ertesi yılın Ocak ayının 31 . gününde kurul başkanın imzasıyla bir rapor ile kamuoyuna duyurmaktadır. Kurul raporlarının son 8 yılını incelediğimde; 2015-2023 yılları arasında ''şüpheli işlem bildirimlerinin'' sayılarının hızla arttığını gördüm.
Masak'a: 2015te =74,221… 2016da=132,570… 2017de=176,411… 2018de=222,743… 2019da=226,222… 2020de=250,597… 2021de=515,627… 2022de=439,815… 2023de=615,063 şüpheli işlem bildirimi yapılmıştır.
Bu bildirimlerin incelenmesi ve raporlanması için kurulda çalışan personel sayısı aynı yıllara göre şöyledir:
2015: 232 // 2016: 243 // 2017: 262 // 2018: 267 // 2019: 225 //
2020: 186 // 2021: 281 // 2022: 306 // 2023: 362 kişidir…
2015 yılında 74 bin küsur işleme karşı 232 toplam personel ile yapılan çalışmalar; 2023 e gelindiğinde 615 bin küsur işleme karşılık 362 kişi ile yapılmıştır. Yani şüpheli işlem sayısı; 8 senede %800, personel sayısı ise sadece %60 artmış!
Bu 8 sene içinde iş yoğunluğunun yüzde artışına karşılık personel kadrosunun yüzde artışı çok azdır ve dikkat çekicidir...
Devamı gelecek....