Dünkü yazımızda belirtmiştim…“Seven de sevmeyen de olur… Bu her insan için geçerli…”Tıpkı rahmetli Deniz BAYKAL için değerlendirmelerin yapıldığı gibi… Bana göre “İlkesi olan tam bir Devlet adamı”ydı… Yani sıradan bir siyasi değildi… Haaaaa!... Hataları, yaptıkları, yapamadıkları ve en önemlisi de pişmanlıkları yok muydu?... Bence her herkesteki gibi O’nun da vardı… Ama kendi yaşadı… O yaşadıkları da kendisinde kaldı… Bunca yıl siyasi arenada tırnaklarıyla kazıya kazıya tamı tamına 10 kez Genel Başkanlık koltuğuna oturmuş bir siyasinin elbette eleştirilen yönleri olacaktı… Belirttiğim gibi ilkeliydi… Sosyal adalete ve siyasi ahlaka önem verirdi… Bunlar bile bir siyasi için başlı başına değerliydi… …Veeee asıl unutulmayan bir olay vardı ki, bizim de tanık olduğumuz bu olay yıllar yılı siyasi çevrelerde hep anlatıldı… 1965 ila 1975 yılları arasın da Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan ATAÖV, ortalığın tozunu atıyordu… Aklına geleni yapıyor, ağzına geleni söylüyordu… Lakabı da ÇARIKLI’ydı İhsan hoca’nın…ÇARIKLI Meclis kürsüsünde gürlediği gibi, Antalya’yı da boş bırakmıyordu…Deniz Baykal,ne zaman Üçkapılar’daki KARAKAŞ kahvesinde konuşmaya başlasa, o da 200 metre ilerideki VATAN kahvesinde hemen konuşmaya giderdi.. Antalya böylesine iki “SİYASİ DEĞER”in kapışmasına yıllar yılı tanıklık ediyordu… Kolay mı?... Siyasi arenada CHP Genel Başkanı ile Antalya eski AP Milletvekillerinden “ÇARIKLI” lakabıyla maruf İhsan ATAÖV var.. İkisi de kurt.. İkisi de siyasete yıllarını vermiş, ülkenin önde gelen isimlerinden.. Lakin İhsan Hoca’yı, yani Çarıklı lakaplı milletvekilimiz sevgili güzel insan İhsan ATAÖV’ü bugünkü nesil pek tanımaz.. Öyle ya nereden tanısın ki?.. Şimdi tutup da burada tanıtmaya kalksam, inanın hayli uzun sürer… Birine benzetsem, daha bugüne kadar öyle cesur, ağzı laf yapan, hatipliği güçlü bir yeni nesil milletvekili de görmedim ki!… Biri ak derse, diğeri savunmaya geçerdi… Biri Şarampol’de Giritli kahvesinde açardı ağzını, diğeri taaaa Vatan kahvesinde yumardı gözünü.. Deyim yerindeyse adeta kanlı bıçaklı gibilerdi… 1980 İhtilaline kadar yan yana geldiklerini görmedim. Duymadım... Hatırlamıyorum… Ama gelmiş olsalardı, ÇARIKLI hoca, ne yapar eder mutlaka taşı gediğine koyardı.. ..Ve tabii onlara göre “HINZIR ÇOCUK” olan Deniz HOCA da altında kalmaz kesin ve kesin yanıtını verirdi.. Gelelim düelloya… Bir gün Meclis kürsüsünde gazete kupürlerini elinde sallayarak konuşan Deniz BAYKAL, ÇARIKLI’ya verip veriştiriyordu… Meclis kürsüsünde hakkında atıp tutulan İhsan ATAÖV, Süleyman DEMİREL’in“Sakin ol”telkinleriyle sadece dinliyordu…BAYKAL konuşmasını bitirdi…ATAÖV hiç vakit geçirmeden yerinden fırladı ve söz istedi… Adalet Partililer şaşkın… Kürsüye gelen İhsan ATAÖV, BAYKAL’a dönüp, başladı konuşmaya:“Ulen, seninle seçmenlerimizin huzurda tartışmak istiyorum… Burada ahkam kesmekle bu iş çözülmez… Yüreğin yiyorsa Antalya’ya Perşembe günü bekliyorum… Gel ve Atatürk stadında çıkalım sahaya, tribünlerde seçmenler, biz de ortada, eteğimizde ne varsa dökelim?..”Bir alkış… Bu düello davetinden DEMİREL’de keyif alır… Elbette herkes İhsan ATAÖV ile Deniz BAYKAL’ın koca stadın ortasında nasıl kapışacağını merak eder… Olay bize intikal etti… Biz gazeteci olarak pür dikkat gelişmelere odaklandık.. Belirtilen Perşembe günü geldi çattı…ÇARIKLI hocamız kaç gündür boş durmuyor taaaa Ankara’dan kaç gün öncesinden Antalya’daki gazetelere haber salıyor ve herkesi düelloya davet ediyordu..“Gelin… Gelin de görün bakın neler açıklayacağım!..” sözleriyle karşıdakileri meraklandırıyordu.. Randevu saati 17 idi… Atatürk stadına biz çok erken vakitte gitmiş ve beklemeye başlamıştık… Biraz da kalabalık vardı.. Lakin stadın demir parmaklı kapıları kilitliydi… O Günün Beden Terbiyesi Bölge Müdürü rahmetli güzel insan Süleyman EROL, “Siyaseti başka yerde yapın… Burada siyasi şov değil spor yapılır” diyerek kapıları açmamıştı… Kapalı tribünlerin önündeki gişenin bulunduğu yerde beklemeye başladık.. Uzaktan bir kalabalıktır geliyor… Baktık DENİZ BAYKAL… Partilileri takmış peşine davullu zurnalı geliyor..“En büyük BAYKAL… Başka Büyük yok…” diye diye… Beklemeye başladık… O da ne?... Bizim ÇARIKLI’dan ses soluk yok… …Ve daha da ses çıkmadı… Demem o ki, bu iki vekil, hep kapıştılar… Hep tartıştılar… Birbirlerine söylemediklerini bırakmadılar… Ne mi oldu?.. Baykal, bir gün CHP Antalya milletvekilleriyle birlikte eline bir demet çiçek alıp, ‘ezeli rakip, ebedi dost’un kapısını çaldı. Yani ÇARIKLI İhsan ATAÖV’ün evine gitti… Baykal’ı, tekerlekli sandalyesi ve hastalığının verdiği konuşma zorluğu ile ‘Çarıklı’ İhsan Ataöv karşıladı.Çarıklı, Baykal ismini ne zaman duyduğunu anlatarak anılarına başlar: “60’lı yıllar... Baykal yeni yeni ortaya çıkmış genç bir CHP’li. Herkes bana soruyor: ‘Kim bu?’ diye. Ben onlara ‘Valla annesini babasını tanımam. Doğudan gelmiş diyorlar’ diyordum. Sözüm ona Kötülemek için tabii.”
AHA BU BAKAN BAYKAL!...
O gün başka bir gündü… CHP Milletvekilleri keyifli….Kahhalarla vakit geçiriyorlardı… Çarıklı, Baykal’la bir anısını şöyle anlattı: “Baykal bir kahvede, ben başka bir kahvede konuşuyoruz. Onu duyuyorum. Yahya Demirel’in sunta yolsuzluğunu anlatıyor. Kısa kesti. Kalabalık bana geldi. Ben de ‘O söylediği yolsuzluğun altında Maliye Bakanı’nın imzası var. ‘Hayali ihracat yapmış’ diyor. Nasıl yapmış? Ecevit gel demiş, o da gidip yapmış. Üstelik Maliye Bakanı kim? Aha bu Baykal. Nerede o, gitti mi? Gelsin bunların hesabını versin’ diye esip gürledim.”Pekiii bu eski kurt kimdir?.. Elbette merak edeniniz olmuştur… Uzun yıllar, çıraklığımın geçtiği İLERİ gazetesinde ‘Çarıklı’ ismiyle yazılar yazarak CHP’ye muhalefet eden İhsan Ataöv, suçlamaları ve nüktedan kişiliğiyle bir döneme damgasını vurdu. 1961’de Adalet Partisi (AP) Antalya milletvekili olarak girdiği Meclis’te, beş dönem CHP’lilerle, özellikle hemşerisi Baykal’la deyim yerindeyse ‘kanlı-bıçaklı’ oldu