Sevgili dostlar; Bugün size Antalya’nın ünlü bir parkıyla ilgili hiçbir yerde okuyamayacağınız yaşanmışlıkları ve sırları aktaracağım.

Siyasi nedenlerle adı Karaalioğlu parkı olan, neredeyse her Antalyalının bir anısının olduğu ve gerçek ismi İnönü olan bu parkımızdaki sanat eserlerinden İşçi ve Çocuk Heykeli’nin bilinmeyenleri de bu yazımın detayları arasında yer alıyor.

Karaalioğlu Parkı’nın gerçek ismi İnönü Parkı’dır… Karaalioğlu ise bu parkın yapıldığı arazinin geçmişteki sahiplerinden biridir. Halk arasında Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit’ten dolayı Karaoğlan parkı diye de bilinir.
Biz gazeteciler yaşayan birer tarih gibiyizdir. Birçok olayın ilk tanıklarından biri bizlerizdir.

7 yaşına kadar Burdur’da, 1975 yılından itibaren ise üniversite eğitimi hariç kesintisiz Antalya’da yaşayan biri olarak, şehirdeki son 45 yıllık değişimin bire bir canlı tanıklarından biriyim.

Haliyle bu kentte yaşayan, toplumun her kesimiyle, şöyle ya da böyle bir araya gelmiş bir gazeteci olarak; bu ülkeye, bu kente karşı bildiklerimizi, gördüklerimizi eksiksiz ve yanlışsız anlatmak gibi çok önemli bir sorumluluğumuz var. Sadece ansiklopedik bilgi olarak da değil, dönemin ruhunu da işin içine katarak. Çünkü gerçekleri görebilmemiz için buna ihtiyacımız var.

Antalya’da 1940’lı yıllarda Haşim İşçan’ın Antalya Valiliği yaptığı dönemde il Özel idaresi tarafından bir park yaptırılmıştı. Parka da “İnönü Parkı” adı verilmişti. Ancak bu parkın yapıldığı alandaki bahçelerden biri Karaalioğlu isimli birine aitti. 1950’den sonra CHP’nin iktidarı kaybetmesi üzerine Antalya’da İnönü adıyla açılan bu park siyasi nedenlerle de Karaalioğlu adıyla anılmaya başlanmıştı.

1973’te Antalya Belediyesi’nin CHP’ye geçmesi üzerine parkın ismi, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in lakabının “Karaoğlan” olmasından dolayı, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından “Karaoğlan Parkı” adıyla da anılmaya başlandı.

Dönemin Antalya Belediye Başkanı çok genç yaşta seçilen CHP’li Selahattin Tonguç’tu... Antalya’ya İnönü Parkını kazandıran Haşim İşçan’ın yapıcı kişiliğine dikkat çekmek için O’nun anısına Tonguç’un belediye başkanlığı döneminde Kuzgun Acar tarafından bir el heykeli yapılmasına karar verilmişti. Ancak siyasi baskılar ve heykele zarar verilmesi endişesiyle, ‘Sol el yerine sağ el’ yapılmasına karar verilmişti.

Yani solcu belediye başkanı, heykele zarar verilmesinden endişe ettiği için Kuzgun Acar’dan sol yerine Haşim İşçan’ın sağ elinin yapılmasını istemişti.

Bunun üzerine Kuzgun acar, ilerlemeyi anlatan ‘Batı’ya dönük olarak betondan sağ bir el yapmıştı. Sağ elin yapılması üzerine heykele herhangi bir tepki gelmemesi ve Kuzgun Acar’ın tavsiyesi üzerine dönemin Belediye Başkanı Tonguç tarafından Antalya’da bir heykel ve resim sempozyumu düzenlenmeye karar verilmişti. Ve 1976 yılında 30’a yakın ressam ve heykeltıraşın katılımıyla Antalya’da bu sempozyum gerçekleştirilmişti.

Sanatçılar otel ve ağırlama parası olmadığı için Belediye tarafından Konyaaltı sahilindeki dönemin barakalarına yerleştirilmişlerdi. Sempozyuma katılanlardan biri de Mehmet Aksoy’du.

Mehmet Aksoy geleceğe sahip çıkıldığını vurgulamak için işçi ve çocuğu isimli bir heykeli yapmaya karar vermiş ve Antalya’daki bir inşaat işçisini model alarak kolları sıvamıştı.

Görenler önce Atatürk heykeli yapıldığını zannedip ses çıkarmamıştı. Ancak inşaat işçisinin model alındığını öğrenenler, “Bu adam bu ülke için ne yapmış ki heykelini yapıyorsun?” eleştirilerine başlamışlardı. Ardından da herkes model olma yarışına girmişti. Yoğun talep üzerine Aksoy heykelinde başkalarını da model olarak kullanmaya başlamıştı.

Emekçi bir baba ile çocuğunun tasvir edildiği bu heykelle eş zamanlı olarak, şimdiki Ramada Otel’in yerinde olan eski Antbirlik Genel Müdürlüğü binasında, şimdilerde sadece iskeleti kalan Kapalı Spor Salonu’nda ve Işıklar Caddesi’nin sonundaki yıkılan eski mezbaha binasında da duvar resimleri yapılmasına başlanmıştı.

Ancak bu resimlere saldırılar başlatılmış ve Mehmet Aksoy’un yapımına başladığı işçi ve çocuğu heykeli de yapılan saldırı sonucu yıkılmıştı. Saldırılar nedeniyle Mehmet Aksoy heykelin bir daha zarar görüp yıkılmaması için sanayi sitesinden topladığı demir tozlarını betona karıştırarak heykeli yeniden yapmıştı.

İşte o heykelin eskimiş gibi görünmesinin nedeni betonun içine katılan demir tozlarının zamanla oksitlenmesinin sonucudur.

Öte yandan bu sempozyumda Dönerciler Çarşısı’nın karşısındaki Vakıf İşhanı’nın - O dönemde adı Belediye İşhanı’ydı - batı cephesindeki 200 metrekarelik duvara Orhan Taylan tarafından Yunan Mitolojisindeki Prometheus’tan esinlenerek bir resim yapılmıştı.

Ancak dönemin Ege Ordu Komutanı ve 12 eylül darbesinin mimarı Kenan Evren, Belediye İşhanı’nın duvarındaki Prometheus resmini Sovyet Kızılordusu’nun Başkomutanı Stalin’e benzetmişti.
12 eylül 1980 darbesinden hemen sonra 13 ya da 14 eylül tarihinde önce Belediye İşhanı’nın duvarındaki 200 metrekarelik duvar resmi silinip üzerine “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı yazıldı.

İşçi ve çocuğu heykeli ile diğer heykeller de kaldırıldı. Sonraki yıllarda birçok kez yer değiştiren heykeller şimdiki yerine taşındı. El heykeli ise renkten renge sokulup çocukların üzerine oturarak fotoğraf çekildiği bir mekan haline geldi.

İşçi ile çocuğu ise orijinal haliyle duruyor. Kaidesi dışında bu heykele dokunulmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü bu heykel de el heykelinde olduğu gibi boyanması halinde özelliğini kaybedebilir.

Öte yandan 12 Eylül Askeri Darbesi zihniyeti sadece Antalya’daki CHP’li belediyenin yaptırdığı heykel ve resimleri değil, Burdur’da Cumhuriyetin 50’inci yılı anısına a Orta Asya’daki Orhun abidelerinden esinlenerek yapılan heykelleri de kaldırtmıştı.

Önce başlarına çuval geçirilen bu heykellerden bazıları ise halen kayıptır.

Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere…