Hastalık, ölüm, ayrılık her yaş için travmatik deneyimler olsa da kuşkusuz doğmak ve var olmak kadar hayatımızın en önemli parçalarıdır. Çocuklarımız da bu durumlardan en az bizim kadar etkilenirler. Aile üyelerinden birinin hastalanması, tedavi görmesi tüm aile için başlı başına bir stres kaynağıdır.
Ailenizde korona hastalığı teşhisi almış biri varsa karantina süreci kapsamında tedavi süresince ondan uzak kalmanız gerekecek. Bu durum çocuklar için anlamsız gelebilir. Biz onlara her zaman sevginin ve sarılmanın iyileştirici olduğunu söyledik. Peki şimdi nasıl olur da birinin iyiliği için ona dokunmamamız gerekir? Bu oldukça kafa karıştırıcı bir düşünce olarak çocuğun zihninde canlanabilir.
Çocuklar, hastalanan kişi özellikle çok sevdikleri ve vakit geçirmeye alışık oldukları biriyse muhtemelen yokluğunu daha çok hissedeceklerdir ve size süreçle ilgili sorular soracaklardır. Böyle bir durumda çocuklarınıza mümkün olduğunca bilimsel ve nesnel veriler verip onun kafasını karıştırmaktan kaçınmalısınız. Çocukların dünyasında ‘ya hep ya hiç kavramı’ egemen olduğu için size genel olarak hasta aile üyesini bir daha görüp göremeyeceğini, iyileşip iyileşmeyeceğini sorabilir.
Böyle durumlarda da onlara hayali, gerçeği yansıtmayan, aşırı derecede iyimser tablolar çizmek yerine bu hastalığın bulaşıcı olduğunu, sağlığımız için bir süre birbirimizden uzak kalmamız gerektiğini, bu süreyi bize doktorların söyleyeceğini, ailemizdeki x kişisinin hastanede doktorlarla ve güvende olduğunu, iyileşeceğine inandığımızı onlara belirtmeliyiz. Hasta aile üyesinin hayatını kaybetme ihtimali her zaman olduğu için çocuklarımızla süreç ile ilgili konuşurken kesinlikle söz vermek, yemin etmek, teminat vermekten kaçınmalıyız. Aksi takdirde, kişi iyileşmez ve ölürse çocuğunuzun size ve hayata olan güveni sarsılacaktır.
Hastanede tedavi gören yakını olan ya da kendisi hasta olan çocuklarla tıbbi temalı oyunlar oynamak oldukça faydalıdır. Kendini virüs ve hastalıklar karşısında güçsüz hissediyorsa siz hasta rolüne bürünebilir ve oyunda gücü çocuğa verebilirsiniz. Doktor setiyle oyunlar oynaması zorlandığı konuları fark edip ona destek olmanızda önemli ölçüde fayda sağlayacaktır. Amacımız duygularını ifade edebilmesini sağlamak, kaygı ve korkunun yerine kendini güçlü, keyifli hissedeceği duygular koymak. Yine yönlendirilmemiş çocuk merkezli oyunlar, gücün çocukta olduğu oyunlar, gülüp kahkaha atacağı oyunlar oynayabilirsiniz.
Aile üyelerinden biri vefat ederse bunu çocuklarımıza nasıl anlatmalı?
Her çocuk farklı ve biriciktir. Kendi çocuğunuzun duygu durumunu tanıyarak süreci nasıl yönetebileceğinizi, çocuğunuz için neyin daha faydalı olabileceğini en iyi siz gözlemleyebilirsiniz. Ölümü anlatmak, konuşmak herkes için zordur. Özellikle bunu çocuklarla konuşmak sizi her zamankinden biraz daha fazla zorlayabilir. Ölüm haberi öncelikle çocuklara her zaman gittikleri, kendilerini güvende hissettikleri, mutlu oldukları bir yerde verilmemelidir. Travmatik deneyimler zihinde mekanlarla eşleşir ve sonunda çocuğunuz ölüm haberini aldığı odasına artık girmek istemeyebilir, her geçişinde aklına gelebilir. Kokular dahi bilinçaltımızda çok güçlü çapalar bırakır. Ölüm haberini verirken yoğun parfüm kokunuzun olmadığından emin olun. Yoksa her parfümünüzün kokusu burnuna geldiğinde acı verici deneyimleri tetiklenebilir, travmatize olabilir.
Ölüm de aslında doğum gibi öğrenilen bir şey değil son ve başlangıç olarak aslında her zaman bilinçaltımızda var olan bir kavramdır. Bu anlamda şanslıyız, çünkü muhtemelen çocuğunuz ölümle ilk kez karşılaşmıyor. Özellikle doğa bunu bize her anlamda zaten öğretiyor. Çocuğunuz daha önce bir hayvanını kaybetmiş olabilir, öldürülen ve artık kanatları oynamayan bir sinek görmüş olabilir, bilinçli veya bilinçsiz bir böceğin üstüne basıp artık yürümediğini görmüş olabilir, sonbaharda dökülen yaprakları görebilir. Yani aslında vedalar ve ayrılıklar bizim hayatımızın her anında var. Doğada her gün şahit olduğumuz bu değişimleri çocuklarımıza anlatarak fark ettirerek ölümü anlatmada bir basamak yapabiliriz. Örneğin; sonbaharda ağaçların yaprak dökmesi, doğumdan büyümeye yaşam döngüsü.
Durum insanlar ve özellikle sevdiğimiz insanlar olduğu zaman elbette ki kabullenmesi, ayrılık acısıyla baş etmesi zor bir hal alabiliyor. Ölümü çocuklara kitaplar üzerinden, gündelik olarak şahit oldukları bir önceki paragrafta bahsettiğimiz değişiklikler üzerinden anlatabiliriz. Bu anlamda alanda sıkça kullandığımız kitaplar ‘Çok Sevdiğim Bir Yakınımı Kaybettim’ ve ‘Evcil Hayvanımla Vedalaşıyorum’ kitaplarıdır. Sizler de temin edebilirsiniz.
Ölümle ilgili konuşurken diğer her konuda olduğu gibi öncelikle kullandığımız dil önemlidir. Ölüm çocuklara bir uyku hali ya da uzaklara gitmek, uzun ve ne zaman döneceği belli olmayan bir seyahat ya da çok güzel bir yere gitti gibi betimlemelerle ölümü özendirecek gerçek dışı senaryolarla anlatılmamalıdır veya durumu yumuşatmak adına ölüm yerine hayatını kaybetti, vefat etti gibi çocukların aklını karıştıracak sözler kullanılmamalıdır. Ölüm nesnel ve gerçektir. Herkes gibi çocukların da gerçeği bilmeye, duymaya hakkı vardır. Ölümü çocuklara tamamen bilimsel ve basit ifadelerle anlatabiliriz:
"Her şeyin bir başlangıcı ve bitişi vardır. Her gün birileri doğar, her gün birileri ölür. Birisi öldüğünde bedeni artık çalışmaz. Artık nefes almaz. Kalp atmaz. Artık ölen kişi düşünmez ve hissetmez. Yemek yemez, uyumaz. Genelde filmlerde kötü insanlar ölür ama aslında gerçek hayatta iyi insanlar da ölür. İnsanlar çeşitli sebeplerden ölürler. Kimisi yaşlandığı için kimisi çok hastalandığı için kimisi ise beklenmeyen durumlardan dolayı ölebilir.’’ (Çok Sevdiğim Bir Yakınımı Kaybettim, MargeEatonHeegard).
Ölümü anlattıktan sonra ölümden sonraki hayatla ilgili sorular duyacaksınız. Sorunun yanıtını bilmiyorsanız çocuğunuza bunu ona nasıl açıklayacağınızı bilmediğinizi ve araştıracağınızı sonra yanıt vereceğinizi şeffaflıkla söyleyebilir, bir uzmandan destek alabilirsiniz. Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Cevabınızı kendi inanç sisteminize göre vermelisiniz. Yalnızca çocuklara bu konuda çok detay vermemeli ve onları korkutmamalısınız.
Ölümü tanıyan çocuk artık anne baba olarak sizlerin de ölüp ölmeyeceğini sorgulayabilir. Bu konuda yaşı küçük anlamaz, mutsuz olmasın diye söylenen ‘biz ölmeyeceğiz ki, sonsuza kadar mutlu ve birlikte sağlıklı yaşayacağız’ demek yapılan en büyük yanlışlardandır. Siz bunu söyledikten bir gün sonra çocuğun ebeveynlerinden biri ölebilir ve çocuğunuzun hayatla, sizinle ilgili bildiği bütün doğrular tepetaklak olabilir. Bu yüzden her konuda olduğu gibi kısa, gerçek ve net ifadeler önemlidir.
Siz duygularınızı saklamamalısınız ki çocuğunuz duyguların saklanması gereken, konuşulduğunda konunun aniden değişmesi gereken, insanı üzen ve acı deneyimler hatırlatan şeyler olduğunu düşünüp duygularını saklamasın. İstediğinde ağlayabilsin, size rahatça sorularını sorabilsin. Yoksa muhtemelen kendince başka cevaplar aramaya kalkacaktır. Önemli olan nokta durumu aşırı derecede ajite etmemek, çocuğun yanında ağlama krizlerine girmemek ve bayılmaktan kaçınmaktır.
Duyguları yine oyun diliyle ortaya çıkarın. Resim yapabilir, yazı yazabilir, mektup yazabilir. Çocuklarınızın ihtiyaçlarını görmeye çalışın ve yanında olun. Çocuğunuz istiyorsa ve duygu durumu buna uygunsa ölen kişiye veda etme şansını ona verin. Vedalar insan ruhu için çok önemlidir. Bilinçaltımıza bitti mesajını, kapanış mesajını verir. Çocuk gerçekten istiyorsa veda ritüeline katılabilir.
Eğer zorlanıyorsanız profesyonel destek alın.