Kızım Naz’ı gazeteci arkadaşlarımın çoğu bilir. Birçok kez benimle haber takibine katılmıştır. Gazete bürolarında haber takiplerinde büyümüştür Naz. Özetle alışıktır olaylara.
Geçen 25 Ağustost'a doğum günüydü Naz’ın. Ama gelin görün ki doğum günü olan 25 ağustosta büyük bir kabus yaşadı. Akşam dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla kutlama yapacaktı. Doğum gününde makyaj yaptırmak için gittiği güzellik salonunda sohbet ettiği bir kadın gözlerinin önünde bıçaklandı.
Evimizin karşı köşesinde bulunan binanın altında güzellik salonu vardı. Güzellik salonunun işletmecileri ise bizim kiracımızdı. Abla-kardeş birlikte işletiyorlardı Güzellik salonunu. Kısa bir süre önce taşınmışlardı dükkanımıza. Kızım doğum gününden bir gün önce makyaj yaptırmak için randevu almıştı. 25ağustıosgünü saat 12:30 sıralarında evden çıkıp güzellik salonuna gitmişti. Saat 13:00’teki randevusuna. Ben kendisini balkondan bakarak takip etmiştim. Evimde bilgisayarımın başına oturup haberleri okurken büyük bir çığlık sesiyle irkildim.
Gelen seskızım Naz’ın çığlığıydı.
Ardından birkaç kez daha peş peşe çığlık sesi geldi. Hemen balkona koşup kızımın olduğu binaya baktım. Binadaki herkes balkondan aşağıya bakıyordu.
Aşağıdaki ağaç dallarından dolayı ben bir şey göremiyordum. “Naz’ın başına bir şey mi geldi” diye hemen telefonunu aradım. Meşguldü. Hemen asansörle binadan inip olay yerine koştum. Binanın önündeki merdiven basamaklarında Naz’ı ağlarken buldum. “Ne oldu” diye sorunca; titreyerek başladı anlatmaya.
Dedi ki;
“Ben geldiğimde bana makyaj yapacak olan abla daha gelmemişti. Şenay abla dışarıda balkonda oturuyordu. Makyaj yapacak olan abla gelinceye kadar beklemek için balkonda oturan Şenay ablanın yanına gittim. Biz sohbet ederken elinde kocaman bir bıçak olan bir adam gelip“Ailemi mahvetmeye mi çalışıyorsun” dedikten sonra Şenay Ablaya saldırdı. Şenay abla “Ben bir şey yapmadım” dedi. Adam Şenay abla ile benim aramdaydı. Ben arkasından adamın beline ellerimle sıkı sıkıya sarılıp ‘yapma abi lütfen’ diye bağırdım. Adam iri yarıydı. Şenay ablayı kurtaramadım. Beline sarılıp çektim buna rağmen adam Şenay ablaya peş peşe bıçak savurdu. Şenay abla yere yığılıp kaldı. Adam geri dönünce benkorkup balkondan bahçeye atladım. Bu sırada bıçaklı şahısiçerideki Şennur abla ya da yöneldi. Şennur abla dükkana kaçıp kapıyı kilitleyince adam içeriye giremedi. Sonra da elindeki bıçakla birlikte gri renkli bir otomobile binip gitti. Ben hemen 112’yi arayıp olayı ihbar ettim. Bütün bunlar olurken bitişikteki dükkanın önündeki erkekler olayları seyrettiler. Hiçbir müdahalede bulunmadılar.”
Çevredeki vatandaşlar iseşahsın kaçarken” bu daha bitmedi” diyerek otomobiline binip gittiğini söylüyorlardı.
Ben olay yerine gittiğimde yaralanan Şenay olay yerinde yoktu. Saldırgan kaçtıktan sonra içerideki kardeşi , yaralanan Şenay’ı bir arkadaşının otosuyla olay yerinin hemen yanındaki hastaneye yetiştirmişti. Bir süre sonra Şennur kanlar içinde işyerine gelmişti. Olaydan haberdar olan gazeteci arkadaşlarımız da kısa bir süre içinde olay yerindeydi. Biz saldırganı tanımıyorduk. Meğer Şenay’ı bıçaklayan şahıskardeşi Şennur’a takıntılı ve husumetli biriymiş. Kızım olayın şokunu atamamıştı. Olayı öğrenenler “sen de bıçaklanabilirdin” diye söyleyince Naz titremeye başlıyordu. Bu durum, apartmanın Yöneticisi Murat’ın da dikkatini çekmişti. Olaydan sonra evimize gittikten sonra kızım arkadaşlarıyla buluşmuştu. Fakat tanık olarak ifadesi alınması için bu kez de emniyetten çağırıyorlardı. Gece saat 23 sıralarında kalkıp emniyete gittik. Kızım ne gördüyse olduğu gibi anlatmış. Her anlatışında tekrar tekrar yaşayan Naz, o gece çok zor uyuyabildi. Sabahın köründe de ayaktaydı. “Adam daha yakalanmamış. Ya gelip bana da zarar verirse” diye korkmaya başlamıştı. Korkularının yersiz olduğunu anlattım. Kendisine moral verdim. Kaçak yaşamanın kolay olmadığını söyleyip Saldırganın en kısa zamanda yakalanacağını belirttim. Nitekim söylediğim gibi de oldu. Şahıs saklandığı yerde yakalanıp sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmış. Kızım bu haberi duyunca moral buldu. Çocukluğu haber takipleriyle geçen bir genç kızın yaşadığı travmaya bir bakın. Bir de olayda bıçaklanan kadınla, şiddet mağduru kardeşini düşünün. İstanbul sözleşmesi bunun için. Gerisi teferruat.