Uyuşturucu konusunda dünyada; bağımlılar, tedavi merkezleri, üretilen ve yakalanan madde ve çeşitleriyle hastalar, suçlular ve ölümler devamlı artmaktadır.

Dünya'nın en  güçlü ülkelerinde bile bu sorun büyüyerek devam etmekte çare bulunamamaktadır.

Türk gençliğinin ise son yıllarda ağır bir uyuşturucu bombardımanı altındadır. Ülkemiz yıllardır Afganistan'dan gelen eroinin Avrupa'ya geçiş yollarından biri olan Balkan rotası üzerindeyken; bu gün 86 milyon nüfusumuzun %15 i  olan 13 milyon gencimizle hedef ülke durumundadır. Bu gün ülkemize dışarıdan baktığımızda maalesef ;tüketimde hedef ülke, bazı uyuşturucularda imalatçı ülke, diğer ülkelere yollanmak üzere giriş yapılan basamak ülke, hatta kara para sahiplerinin saklandıkları ve  paralarını aklama ülkesi olarak görünmektedir.

Uluslar arası raporlar bunu doğrulamakta ve ülke itibarımız aşağılara düşmektedir(gri listeye alınmamız). Bu arada düzensiz göçmenlerle ilgili sıkıntılarımız da bu problemin tuzu biberi olmaktadır. Uyuşturucu mücadelesinde yakalanan mal ve sanıklarda da büyük artışlar olmuştur. Güvenlik güçlerinin başarılı çalışmaları vardır ancak yangın söndürülememektedir ve tam tersine memleketimizin en tenha köşelerine bile yayılmaktadır.

Bu konuda sebeplerin de kök sebepleri bulunarak uyuşturucu ile mücadelede ''arz,talep ve tedavi'' boyutundaki mücadelenin tekrar gözden geçirilmesi lazımdır ve aksayan yerleri siyaset üstü, de vlet millet elele bakış açısıyla net bir şekilde açıklanarak onarılması şarttır. Eldeki verilerimize baktığımızda 2016 yılında Türkiye'de hapishanelerde 200 bin mahkum vardı.

 Bunun %18 sı yani 37 bin mahkum uyuşturucu, parasının temini için ve uyuşturucu aldıktan sonra işlenen; uyuşturucuyla bağlantılı suçlardan dolayı tutuklanmıştı. 2022 Yılına geldiğimizde 400 hapishanede 340bin tutuklunun 114 bini uyuşturucu  bağlantılı suçlardan hapisteydi. Bu da toplam mahkum sayısının %35 ine denk gelmektedir.

DEVAM EDECEK...