“Onların beni anlamalarına imkân yoktur. İzahat vermeye de mecbur değilim.”

Bu söz Sabahattin Ali’nin güzel sözlerinden biri.

Kendimi aynı onun gibi hissediyorum çünkü, gerçekleri anlayacak kişileri bulmakta zorlanıyorum hatta bulamıyorum.

Neden?

Türk Dil Kurumunun tanımlamalarına baktığımızda, [Ya da] kelimesi, Türkçe dilbilgisine göre, bağlaç olarak ve seçenek bildiren bir ifadeyi belirtmek için kullanılan bir kelimedir.

İkisi birden olamaz, yalnızca birisi olabilir, anlamı verir.

[Veya] bağlacı ise ikisi birden de olabilir, yalnızca birisi de olabilir anlamı verir. İkisi arasında seçim zorunlu değildir.

Seçime bırakılan şeyler, ikiden çok olduğunda kullanılır.

Bu kelimelerin/ayraçların özellikle kanuni düzenlemeler içinde kullanılması, önemini daha çok arttırıyor.

Gerçek anlamıyla kullanılmaması özellikle yargı süreçlerinde vahim sonuçlara sebep oluyor.

Haklı, haksız oluyor.

Haksız, haklı oluyor.

Hak arayan hakkına kavuşamıyor.

Yargının bu bağlaçlara dikkat etmemesine bir örnek vereceğim.

Bu örnekteki hatalı değerlendirme yüzlerce devlet memurunun 10 yıllık alacakları hazinede kalmış durumdadır.

Bakın.

657 sayılı Kanun'a ekli I sayılı Cetvelin I/g bendinin 3600 Ek gösterge verilmesine ilişkin şartlar.  

["en az üç yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte ve yüksekokulları bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile giren ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda veya (yüksek öğrenimli olup, özel kanunların öngördüğü şartları taşıyanlardan en az sekiz yıl mesleki görev yaptıktan sonra yine bu kanunların öngördüğü usule göre seçilerek) vergi müfettişliğine atanmak koşulunu sağlayanların,] şeklindedir.

Bu düzenlemede 3600 ek gösterge uygulaması için şartları belirleyen kurulmuş cümlede VEYA öncesindeki bölümdesınavla mesleğe girenler için belirlenmiş.

VEYA sonrası kullanılan cümlede isesınava girmeden seçilerek atananlar için gerekli şartlarbelirlenmiş.

VEYA bağlacı ile ayrılmış olan şartlar  sınavla veya seçilerek atananlar için ayrı şartları belirlemesine rağmen yeterli incelikte değerlendirme yapmayan yargı mercii sınavla girenler için belirlenmiş şartı, kurum çalışanlarından sınava girmeden seçilerek  denetim elemanı atananlar için de geçerli olması gerektiğini belirterek, hatta her iki şartı tek şart kabul ederek hem yerel yargı hem Danıştay tamamen yanlış ve hukuksuz kararlara imza atmışlar yüzlerce insanın haklarının gasp edilmesine sebep olmuşlardır.

Sizce yargı mı haklı.

Vatandaş mı?