Mahalli İdare Seçimleri sonuçlandı;

Belki örneği bir daha görülmeyecek bir seçim süreci yaşandı.

Kampanyalar, bir kesim tarafından Anayasa ve mevcut yasalara uygunluğu tartışılabilecek şekilde yürütüldü.

Devlet bürokrasisinin bazı adaylar adına devlet imkânlarını da kullanarak destek çıktığı, sahaya indikleri görüldü maalesef.

Sonuçta seçilen insanlar görevlerine başladı, geçmiş süreçteki şatafat ve israfın görüntüleri yayınlandı.

Belediyelerin geçmişten kalan borçlarını ilan ettiler.

Benim dikkatimi çeken ilçe belediyelerinin büyük miktarda borçlanmış olmaları.

Büyükşehir belediyeleri, şehrin alt yapı ve üst yapılarından sorumlu olduklarından gerekçeleri mevcut olabilir ve doğaldır.

Zaten genelde bazı büyükşehir belediyelerinde müfettiş eksik olmadığından bu belediyelerin yanlışlarının olması halinde mutlaka işlemler yapılırdı ve yapılmadığına göre borçlanmalarında sıkıntı olmadığını söyleyebiliriz.

Ancak ilçe belediyelerinde durum çok farklı.

Görevlerine baktığımızda genel olarak sosyal, çevre vs. gibi görevleri ifa ettiklerine göre personel giderleri dahil genel bütçeden aldıkları paylar ve kendi gelirleri ile faaliyette bulunurlar.

Eğer borçlanmaya gitmişlerse bunun gelir getirici bir yatırım ile bağlantılı olması gerekiyor.

Onun için ilçe belediyelerinin büyük miktarda borçlanmış olmaları kesinlikle sorunlu işlemleri akla getirir.

Mutlaka, gerekçelere bakılarak kesin kanaat getirilir ama bilirkişilik görevlerimiz dolayısıyla karşılaştığımız birçok örnek bu borçlanmaların, kaynak aktarmak, seçim çalışmalarında kullanmak amaçlı birçok yanlış işlemler yapılarak gerçekleştiğini görebilmekteyiz.

Elbette kurum ismi vermeyeceğim ancak işlem görmüş iki örnek vererek borçlanmadaki vahameti hemen anlayabiliriz.

Örneğin.

Bir mahalli idarenin arka arkaya aynı firmaya yapmış olduğu üç katı atık temizlik ihalesi için, yaklaşık maliyetin çok üzerinde bedel teklifi sunan yükleniciye sorgulamadan yasal düzenlemeye aykırı olmasına rağmen ihale verdiği ve yaklaşık maliyetin üzerindeki bedelin ilgili tarih itibarıyla 5.947.000 Dolar’a denk geldiği, yaklaşık maliyetin üzeri miktarın günümüzdeki karşılığının [5.947.000 x 32=] 190.304.000 TL olduğunu söylesem.

Yine;

Bir mahalli idarenin seçim öncesi iki üç ay içinde her gün açılış yapmış ve her türlü yiyecek dağıtmış gibi, karşılığında bir çayhane çalışanı adına mükellefiyet kaydı yaptırılarak ve bu kişiye harçlık vererek, adına bastırılmış faturaları düzenlemek suretiyle belediye kayıtlarına girmeleri sonucu belediye kaynaklarından karşılıksız olarak çekilmiş olan paranın günümüzdeki, sadece iki aylık süreç için [1.566.000 Dolar x 32 =] 50.112.000 TL olduğunu bunun vergi idaresinde tespit edilmiş sadece iki sahte fatura düzenleyicisine ait bedel olduğunu söylesem kaynakların nasıl heba edildiğine örnek olarak yetmezmi?

Görüleceği üzere alt yapı görevi olmayan ilçe belediyelerinin ve hatta bazı büyükşehir belediyelerinin yasal olmayan yöntemlerle çok önemli miktarda kaynakları kendi yandaşlarına ve mevcut görevlilere aktardıkları açık olarak gösteriyor.

Dolayısıyla;

Açıklanmış bu borçların gerekçeleriyle birlikte detaylı araştırılarak gerekmesi halinde sorumlu ve ilgilileri hakkında işlem yapılmasını sağlamak gerekiyor.

Bu borçları hiç ilgisi olmayan halka yüklemek doğru değildir.