Asrın en büyük afetini yaşadık. Kimimiz toprağa gömüldük, kimimiz gömülemeden toprağa karıştık. Geriye kalanlar ise yaşadıklarından habersiz. Meğer tabutlarda yaşıyormuşuz. Aslında hepimiz öldük. ü Devletin birçok asli görevi var. En önemlisi, vatandaşının güven içinde yaşamasını sağlamak. Güven içinde yaşamak sadece sokakta tehlikeden uzak gezebilmek değil ki. Bir afet anında yıkılmayacak binalarda vatandaşının iskanının sağlanması çok daha önemlidir. ü Bir tabi afette ülkenin 1/3’ü yıkılıyorsa ve bunun işaretleri yıllar öncesinde gerçekleşen benzer afetlerle de sabit iken, bugüne kadar kendi vatandaşını can güvenliği içinde yaşayacağı binalarda yaşar hale getirememişseniz; Köprüler, oto yollar, yüksek yüksek binalar, havaalanları, şaşaalı binalar, uçak,  gemi, otomobil yapmış olmak, bunlara öncelik vermekbir ülkenin itibarını asla  yükseltmez. Ülkenin itibarı birinci sırada vatandaşına verilen değer ile ölçülür. Yaşadığımız büyük afet bunu açıkça ortaya koymaktadır. ü Şimdi, bu kadar ölümün sorumluları kim diye arıyoruz. Aslında sorumlular belli. Anılan binalar ile ilgili yıkılmayacak şekilde yapılmasını sağlayan düzenlemeler yapılmışmıdır.? Evet buna yönelik düzenlemeler var. Bu düzenlemelerin uygulanması sürecinde yer alan, proje, yapım, kontrol ve izin aşaması, düzenlemelere uygun şekilde yapılmışmıdır.Buna evet demek mümkün değil. Peki mevzuat hükümlerine hiç uyulmadan yapılmış kaçak binaları belli paralar karşılığı legal hale getiren af yasaları çıkarıldı mı? Maalesef buna evet dememiz gerekiyor ve o halde sorumlular belli. ü Şimdi afetzede olarak ortada kalan vatandaşlarımızın yeniden oturabilecekleri meskenlerin yapılması gündemde ve bir an önce bu çalışmaların süratle yapılması gerekiyor. Gerekiyor ama Devletin bu yapılar için depremzede vatandaşlardan bedelin bir kısmını tahsil etmesi hiç de doğru bir yöntem değildir. Bir defa her şeyini kaybetmiş vatandaşlarımızın, borçlarını ertelemekle, düşük faizli bir süre ödemesiz kredi vermekle ve maliyetinin yarısını üstlenmek suretiyle diğer yarısını bir terliği bile kalmamış bu vatandaşlara yüklemek suretiyle sorunlarını çözemezsiniz. ü Evini işyerini kaybetmiş insanlarımızdan her şeyini kaybettiği tespit edilenlere, aile bazında tamamen bedelsiz depreme dayanıklı mesken yaparak teslim edilmesi. Aynı durumdaki, işini kaybedenlere belli bir sermaye vermek suretiyle iş kurmasının sağlanması. Ayrıca, eğitim ve sağlık desteği verilmek suretiyle, hatta aile bazında belli bir aylık verilmek suretiyle belli bir süre destek olunması gerekmektedir. Bunun yanında; Özelleştirilmiş tekel nitelikli fabrika ve tesislerin [Tekel, Şeker Fabrikaları, Posta işletmeleri, Sümerbank, Akaryakıt, Telekominikasyon vs.) derhal devletleştirilmesi ve bu tesislerde depremden can ve mallarını kaybetmiş aileler dikkate alınarak istihdam sağlanması. Gerekmektedir. Yani, Atatürk’ün bıraktığı yerden yeniden başlayarak, benzer politikalar izlenmeli, o dönemde mücadele edilen zihniyetle de tavizsiz mücadele edilmelidir. Ülke genelinde riskli yapılar için aynı uygulamanın ivedi olarak yapılması ayrıca gerekmektedir. Kaynak mı dersiniz. Her yıl 400 Milyar Lira çalınan paranın hesabı yapılmış, bunu önleyecek otomatik güvenlik sistemleri tespit edilerek yılda 400 Milyar Lira ilave kaynak sağlanmasını içeren rapor hazırlanmış ve ilgili bütün kurumlara iletilmiş olup halkın üzerindeki yükü de hafifleten bu reformun ivedi olarak uygulanması halinde her türlü önlemin alınması mümkün bulunmaktadır. Daha ne yapabilirim? Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.