Antalya'nın tanınmış çevreci akademisyenlerinden Orman Mühendisi Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, son günlerde yaşanan fırtınalarda özellikle kent içindeki ağaçların yerlerinden sökülmesi ve kırılmasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Neyişçi, "Hiçbir kentimizin hangi ağacın nereye, ne amaçla dikileceğini belirleyen ağaçlandırma planı yok" dedi ve bu yöndeki sorunları maddeler halinde sıraladı.
Prof. Neyişçi'nin yaptığı açıklama şöyle:
"Antalya’da yaşanan fırtına ve hortum felaketi iklim değişiminin olduğu kadar, kentlerimizin ağaçlandırma planlarının olmamasının da bir sonucu olduğunu ortaya koydu. Antalya ve ilçeleri, uzmanların oluşumunu büyük ölçüde iklim değişimine bağladığı, sağanak yağmur, fırtına ve hortum etkisi altında kaldı. Mal ve can kayıpları oluştu. Ulaşım, iletişim, yaşam durma noktasına geldi. Tavanlar uçtu, ağaçlar devrildi, seralar yerle bir oldu. Antalya kenti içinde yüzlerce ağaç devrilerek ya da kırılan, savrulan dallarıyla can ve mal kaybına neden oldu. Enerji hatları zarar gördü,
trafik tıkandı. Yaşanan bu felaketler kent imar planları, iklim değişikliği kadar kent ağaçlandırmaları konusunun da ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. Kentlerimizin, tartışmalara neden olsa da, bina yüksekliği okul, yeşil alan gibi yapıların nereye yapılacağı, cadde genişlikleri gibi konuları belirleyen, kurallara bağlayan imar planları var. Ancak, hiçbir kentimizin hangi ağacın nereye, ne amaçla dikileceğini belirleyen ağaçlandırma planı yok. Kent içi ağaçlandırma planları en azından kent imar planları kadar önemli. Binalar cansız, değişmeyen yapılar oldukları halde ağaçlar, tek başlarına ya da toplu halde de olsalar, yaşayan ve sürekli değişim geçiren yapılardır. Yanlış seçilmiş ağaç türlerinin yanlış yerlere dikilmiş olması, Antalya’da yaşanmış olduğu gibi çok ciddi mal ve can kayıplarına neden olabilirler. Antalya’da yaşanan fırtına ve hortum olayının bu şiddette yaşanmasında seçilen ağaç türlerinin etkisi çok büyük olmuştur. Çok büyük ve yoğun tepe çatısı geliştiren, her dem yeşil sokak benjamini (Ficus nitida, Ficus microcarpa) ağaçları fırtınadan en çok etkilenen ağaçlar olmuştur. Geniş ve yoğun tepe çatısı bir yelken etkisi yaparak ağaçların insanlar, otomobiller ve yolların üzerine devrilmesine neden olmuştur. Yine her dem yeşil çam ve okaliptüs ağaçlarının gevrek dalları aynı nedenle kırılıp savrularak mal ve can güvenliğini tehdit edebilmiştir. Planlı dikilmediklerinde ağaçlar; • Kent yaşam kalitesi ve estetiğini olumsuz yönde etkiler. • Hava kirliliğinin daha şiddetli yaşanmasına yol açarlar • Trafik ve sürüş güvenliğini zaafa uğratabilirler • Daha çok ısınma enerjisi tüketimine yol açar • Kente monoton bir görünüm verebilirler • Kirliliğe(Meyveler), yaralanmalara (Diken) ve alerjilere neden olabilirler Planlı dikildiklerinde ağaçlar; • Kent yaşam kalitesi ve estetiğine önemli katkılar sağlarlar • Kent hava kalitesini yükseltirler • Trafik güvenliği ve sürüş keyfinin artmasına katkı veriler • Yazın gölge yapar kışın güneşi engellemeyerek daha az ısınma enerjisi tüketimine katkı sağlarlar • Kent yaşamının neden olduğu stresi hafifletirler • Beton ve asfaltın yarattığı soğuk ve sıkıcı etkiyi hafifletirler. Paris ile İstanbul arasındaki en büyük farklardan biri Paris’in ağaçlandırma planının olması, İstanbul’un olmamasıdır. Paris planlı dikilmiş ağaçları sayesinde her mevsim, her ay değişen görünümüyle Paris bir aşıklar kentidir. Resimlerdeki devrilmiş ağaçların hepsi kışın yaprağını dökmeyen türlerden olan sokak benjamini olduğu görülmektedir. Kaldırım üzerindeki ağaçlar fazla etkilenmez iken refüjlerdeki ağaçların daha fazla etkilendiği görülmektedir. Resim 1de devrilen bir ağacın kökünün ne kadar sığ ve yatay geliştiği net bir biçimde görülmektedir. Kaldırım üzerinde ve tepe çatısı budanmış aynı türdeki ağaçların aynı fırtınadan daha az etkilendiği görülmektedir. Tüm bunlar ağaçlandırma planının olmadığının kanıtlarıdır."


Prof. Neyişçi'nin yaptığı açıklama şöyle:
"Antalya’da yaşanan fırtına ve hortum felaketi iklim değişiminin olduğu kadar, kentlerimizin ağaçlandırma planlarının olmamasının da bir sonucu olduğunu ortaya koydu. Antalya ve ilçeleri, uzmanların oluşumunu büyük ölçüde iklim değişimine bağladığı, sağanak yağmur, fırtına ve hortum etkisi altında kaldı. Mal ve can kayıpları oluştu. Ulaşım, iletişim, yaşam durma noktasına geldi. Tavanlar uçtu, ağaçlar devrildi, seralar yerle bir oldu. Antalya kenti içinde yüzlerce ağaç devrilerek ya da kırılan, savrulan dallarıyla can ve mal kaybına neden oldu. Enerji hatları zarar gördü,
trafik tıkandı. Yaşanan bu felaketler kent imar planları, iklim değişikliği kadar kent ağaçlandırmaları konusunun da ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. Kentlerimizin, tartışmalara neden olsa da, bina yüksekliği okul, yeşil alan gibi yapıların nereye yapılacağı, cadde genişlikleri gibi konuları belirleyen, kurallara bağlayan imar planları var. Ancak, hiçbir kentimizin hangi ağacın nereye, ne amaçla dikileceğini belirleyen ağaçlandırma planı yok. Kent içi ağaçlandırma planları en azından kent imar planları kadar önemli. Binalar cansız, değişmeyen yapılar oldukları halde ağaçlar, tek başlarına ya da toplu halde de olsalar, yaşayan ve sürekli değişim geçiren yapılardır. Yanlış seçilmiş ağaç türlerinin yanlış yerlere dikilmiş olması, Antalya’da yaşanmış olduğu gibi çok ciddi mal ve can kayıplarına neden olabilirler. Antalya’da yaşanan fırtına ve hortum olayının bu şiddette yaşanmasında seçilen ağaç türlerinin etkisi çok büyük olmuştur. Çok büyük ve yoğun tepe çatısı geliştiren, her dem yeşil sokak benjamini (Ficus nitida, Ficus microcarpa) ağaçları fırtınadan en çok etkilenen ağaçlar olmuştur. Geniş ve yoğun tepe çatısı bir yelken etkisi yaparak ağaçların insanlar, otomobiller ve yolların üzerine devrilmesine neden olmuştur. Yine her dem yeşil çam ve okaliptüs ağaçlarının gevrek dalları aynı nedenle kırılıp savrularak mal ve can güvenliğini tehdit edebilmiştir. Planlı dikilmediklerinde ağaçlar; • Kent yaşam kalitesi ve estetiğini olumsuz yönde etkiler. • Hava kirliliğinin daha şiddetli yaşanmasına yol açarlar • Trafik ve sürüş güvenliğini zaafa uğratabilirler • Daha çok ısınma enerjisi tüketimine yol açar • Kente monoton bir görünüm verebilirler • Kirliliğe(Meyveler), yaralanmalara (Diken) ve alerjilere neden olabilirler Planlı dikildiklerinde ağaçlar; • Kent yaşam kalitesi ve estetiğine önemli katkılar sağlarlar • Kent hava kalitesini yükseltirler • Trafik güvenliği ve sürüş keyfinin artmasına katkı veriler • Yazın gölge yapar kışın güneşi engellemeyerek daha az ısınma enerjisi tüketimine katkı sağlarlar • Kent yaşamının neden olduğu stresi hafifletirler • Beton ve asfaltın yarattığı soğuk ve sıkıcı etkiyi hafifletirler. Paris ile İstanbul arasındaki en büyük farklardan biri Paris’in ağaçlandırma planının olması, İstanbul’un olmamasıdır. Paris planlı dikilmiş ağaçları sayesinde her mevsim, her ay değişen görünümüyle Paris bir aşıklar kentidir. Resimlerdeki devrilmiş ağaçların hepsi kışın yaprağını dökmeyen türlerden olan sokak benjamini olduğu görülmektedir. Kaldırım üzerindeki ağaçlar fazla etkilenmez iken refüjlerdeki ağaçların daha fazla etkilendiği görülmektedir. Resim 1de devrilen bir ağacın kökünün ne kadar sığ ve yatay geliştiği net bir biçimde görülmektedir. Kaldırım üzerinde ve tepe çatısı budanmış aynı türdeki ağaçların aynı fırtınadan daha az etkilendiği görülmektedir. Tüm bunlar ağaçlandırma planının olmadığının kanıtlarıdır."







