Noel mi? Yılbaşı mı? Mutlu yıllar mı?

29.12.2022 09:00

Hafta sonu yeni bir yıla daha adım atıp, bir yaş daha büyüyeceğiz. Büyümeyi kendi yaşıtlarım için değil genç nesiller için vurgu yapıyorum.
Yeni bir yıla adım atmanın her millet için ayrı bir anlamı, ayrı bir inanışı vardır. Biliyoruz ki, 26 Aralık Hristiyan alemi için önemli kutsal bir gün. O gün onların bayramı. Bu vesileyle tüm Hristiyan aleminin bayramlarını kutluyorum.
31 Aralık ise yılın son günü, 1 Ocak başlangıcı olup hep yılbaşı olarak adlanmıştır. Yılbaşını isteyen istediği gibi karşılar. Kimi davul ile, kimi zurna ile kimi de evinde PTT diye tabir edilen pijama, terlik takunya ile.

Şöyle bir düşünüyorum da bir çoğumuz eski yıllar, eski bayramlar, eski yılbaşları der sitem karlığımızı dile getiririz. Rahmetli babam emekli memur maaşıyla bile böyle özel günlerde eve geldiğinde fileler içinde kestane, ceviziçi, fındık, fıstık, gibi çerezin sülalesini getirirdi.

Ya şimdi, çarşı Pazar gezince vitrine bakasım gelmiyor. Çerezci dükkanları olmuş kuyumcu dükkânı. Toplamı 1 kiloyu bulacak çam fıstıklı, fındıklı, gajulu bir karışık tür çerez nerdeyse bin lirayı geçiyor.

Bu açıdan bakıldığında bazı softa ifadelerin “Yılbaşı kutlamak haramdır, günahtır” çağrılarına hak vermemek elde değil. Çünkü, evimde “PTT” takılacağım yılbaşı için kuruyemiş alayım dedim. Çerezcideki fiyatları görünce gerçekten yılbaşı kutlamanın çok büyük günah vebal olacağını anladım..

Amma ve lakin işin ekonomik yanını hiç görmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı 23 Aralık Cuma hutbesinde tüm camilerde geniş bir metin okuttu. Bu metnin bir bölümü aynen şöyle;

“Değerli Müminler, Ahlaki değerlerin, örf ve adetlerin bozulmaya başladığı, kültürel yabancılaşmanın hızla arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu kültürel yozlaşmalardan birisi de yılbaşı kutlamalarıdır. Oysa ki yılbaşı adı altında yapılan eğlencelerin, bu eğlencelerde yer alan sembolik figürlerin, çam ağaçlarının kesilmesinin tarihimizle, kültürümüzle hiçbir alakası yoktur. Yüce dinimiz İslam, bütün kötülüklerin anası olan alkolü, ocakları söndüren, cinayetlerin işlenmesine sebep olan kumarı haram kılmıştır. Kumarın farklı bir çeşidi olan piyango, toto, loto ve bütün şans oyunları da dinimizce haramdır, günahtır” diyor.

Bazı ifadelerine katılmıyorum. Mesela kumarın yarısı devlet izniyle oynanmıyor mu? Piyango, at yarışı, kazı kazan, iddia gibi bahisler. Haftanın 7 günü 24 saatinde kumara teşvik var mı? yok mu? Bizim kültürümüzle alakası yokmuş diyor. Ben nerdeyse 70 yaşına geliyorum, geride bıraktığım 50 yılda hep yılbaşı kutlandığı günleri gördüm ve yaşadım. Hem de fındık fıstığın içinde büyüdüğümüz bir kültür ile…
Bu vesileyle size “Bizim İmam’ı...” Erol Koçer’den alıntıyla anlatmak isterim.

“Bizim mahallenin bir cami imamı var...

Öyle bildiğiniz imamlardan değil...

Bizim imam da her cuma günü cemaatten yardım toplar... Ama öyle camiye yardım adı altında toplamaz. Camiye her gelen elinden geldiğince yardımda bulunmaya çalışır... Hatta namaza gelmeyenler bile namaza gidenlerle para gönderir... Toplanan para her hafta oluşturulan fonda toplanır ve cami girişinde ilan edilir. Her yıl Ekim ayında toplanan paralarla fidan alınır. Bu fidanlar alınırken de çevredeki fidancılarla sıkı pazarlıklar yapılır. Bir amme hizmeti yapıldığı için fidancılar da kâr gütmez ve çok uygun fiyattan fidan verirler...
Sonra belediye ile görüşülür. Belediye, fidan dikiminde gönüllü olanlar için otobüs tahsis eder, ayrıca alınan fidanları dikim alanına nakleder... mahalleli bu iyilik hareketinde yer almak için birbiriyle yarışır... Dikime o kadar çok kişi gider ki, bu fidan dikim günleri bir panayır gibi olur... insanlar evlerinden börekler, kekler, sarmalar getirir... herkes birbirine ikramda bulunur... Mahallenin tüm renklerini orada görürsünüz, kimse kimseyi giyimi kuşamı, inancı nedeniyle ötekileştirmez...

Mahallemizin üstündeki kel tepe, 10 yıl aradan sonra şimdi bir orman oldu... mahalleli o tepeye doğru bakarken haklı bir gurur yaşıyor... şimdi belediye yeni bir alan gösterdi, herkes heyecanla o alana fidan dikecekleri günü bekliyor...

Dedim ya, bizim imam başka imam...

Göreve başladığında caminin altında kirada olan dükkânı boşalttı. Dükkâna önce masalar sandalyeler geldi. Sonra oraya bir mutfak yaptırıldı. Tabi bu durum o zaman çok dedikodu konusu oldu. Herkes imamın o dükkânı bir tanıdığına lokanta olarak kiraya verdiğini düşündü... sonra mahalleden bazı kadınların orayı temizlediğini gördük. Kimse bir anlam verememişti...

Bizim imam ilk cenazeye gittiğinde durumu anlamaya başladık... ertesi gün bahsettiğimiz dükkânın camına "....... aşevi" diye bir tabela asıldı... önceleri günde iki öğün çorba yapılıyordu... Şimdi günde iki öğün 3 çeşit yemek çıkıyor... Fakir, fukara, sokakta kalmış olanlar orada karnını doyuruyor... Evinden çıkamayan bakıma muhtaçların ve yaşlıların evlerine mahallenin gönüllü gençleri yemek servisi yapıyor... Önceleri birçok erzak satın alınırdı... Şimdi ise erzak için neredeyse hiç para harcanmıyor... Mahallenin fırıncıları bir araya gelmişler ve sıraya koymuşlar, ekmek ihtiyacını her gün bir fırın karşılıyor... Hali vakti yerinde olanlar etinden, sebzesine, kuru bakliyatına varıncaya kadar gönderiyor... Aşevinin erzak dolapları, soğutucuları ağzına kadar dolu... Mahalledeki hayırsever kadınlar da mutfak işleri için bir program yapmışlar... Sırayla geliyor, yemek ve temizlik işlerini yapıyorlar...

Uzun zamandır mahallemizde ne bir dilenci kaldı ne de çöpten yiyecek arayan...

Evet, bu sistemi bizim imam kurdu... İlk başlarda gereken parayı cenaze sahiplerinin verdiği paralardan sağlamış... yani cebine indireceğine böyle bir sistem kurmak için harcamış...

Şimdi ise cenazelerden gelen paralar, yardıma muhtaç insanların zaruri ihtiyaçları için, fakir aile çocuklarının eğitim harcamaları için kullanılıyor... yani bizim imam, ağaçlandırma fonunun yanı sıra bir de sosyal yardımlaşma fonu oluşturmuş... kimlere verildiğini biz bilmiyoruz tabi... bizim imam bir ihtiyar heyeti kurmuş, bütün bu işleri ihtiyaç sahiplerini rencide etmeden onlar yürütüyor... artık cenazelerde çelenk görmüyoruz... insanlar da bu duruma alıştılar, çelenk yerine yardımlaşma fonu hesabına para gönderiyorlar...

Mahallemizde inanılmaz değişimler oldu... artık mahallemizde hırsızlık olmadığı gibi, kavga bile neredeyse hiç olmuyor... insanlar birbirine karşı daha saygılı ve güler yüzlü davranıyor... bizim imam boş zamanlarında sürekli çarşıda pazarda... cami cemaatindenmiş, değilmiş, aleviymiş, Sünni’ymiş demeden herkesle sohbet edip, hâl hatır soruyor, dertlerine çare olmaya çalışıyor...

Şimdilerde bizim imam belediye ile görüşüyormuş... bir arsa alıp bina yaptıracakmış... Aklımıza ilk gelen yatılı Kuran kursu oldu... Bizim imam yatılı Kuran kursu yaptıracak diye düşündük... Meğerse bizim imam evsizler için bir barınma yeri yaptırmayı planlıyormuş... Dedim ya, bizim imam başka imam...

Şimdi hepiniz merak etmişsinizdir, "bu imam kim" diye...

Evet dostlar, ne yazık ki böyle bir imam yok...

Keşke olsaydı değil mi?

Yeni yılınız kutlu mutlu olsun.

Yorumlar

  • 1

Cevdet alkış dedi ki;

2022-12-29 09:08:57

Tek kelime ile HARİKA bir yazı olmuş.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Yorum Yap

    Yazarın Diğer Yazıları