Eğer siz güvenilir bir insan iseniz, karşınıza çıkan hiç tanımadığınız bir insanın yüzüne baktığınızda onun, güvenilir bir insan olup olmadığını yüzde yüze yakın anlarsınız. Bir dakika sohbet etseniz veya onun konuşmasını dinlerseniz bilgi düzeyini de anlarsınız. Ben, Amerika’da yetişmiş ve ülkemize dönen hatta bir siyasi partide görev alan Sn. Bilge YILMAZ beyin konuşmasını izledim, metroda yolculuğundaki yüz ifadesini gördüm. Kesinlikle söylüyorum ki bu kişi hem bilgi hem beceri hem insani yönü ile harika bir vatansever. Ne yazık ülkemiz değerlendiremedi. Bunu neden yazdım. Ben hep şuna inandım, eğer yönetenler anlattığım özelliklere sahip ise hangi rejim ile idare edilirsek edilelim, idare şeklimiz kardeşlik, refah ve barış temelinde demokratik bir yönetime dönüşür. Her ne kadar mevcut yönetim biçimini, farklı yapılardan oluşan kalabalık bir nüfus yapısına sahip ülke olduğumuz için uygun bir yönetim şekli olarak görmesem de seçimler yapıldı, seçilenler seçildi ve herkes yerine oturdu. Seçimde. % 44 Mevcut Sayın Cumhurbaşkanımıza verildi. % 40 Diğer adaya verildi. % 16 oranında seçmen ise seçime katılmadı. [%52 oranı seçim kanunu gereği oylamaya katılanlar üzerinden oranlama yapıldığı içindir.] Tabi bu değerlendirmeme birçok kişi katılmayacak ama seçimin gerçek sonucu bu ve oylamaya katılmayan insanları kimse yok sayamaz. Sayın Cumhurbaşkanımız 17 bakanın tamamını kendi görüşlerine göre atadı, buna hakkı var elbet ve ülkeye hizmet etmek amacıyla görevlendirdi. Hatta ülkenin ekonomik yönden idaresini, ilginç bir kişiye bıraktı. Yani tek görüş ve tek taraflı meclis çoğunluğu ile tek taraflı bir karar mekanizması oluştu. Bu elbette mevcut sistemin sonucu ve buna da diyeceğimiz yok. Peki ben Cumhurbaşkanı olsaydım ne yapardım diye düşündüm. Maksat ülkemiz değil mi? Samimi olarak söylüyorum. Bilge YILMAZ beyi çağırır kendisiyle konuşur, ekonomi yönetimini ona teslim ederdim. 17 Bakanlığı, partilerin aldığı oy oranlarına göre paylaştırır, meclise girmiş partilerin hiçbirisini dışlamadan o partilere düşen her bakanlık için 5’er kişi belirlemelerini ve bana sunmalarını isterdim. Sunulan kişilerin adli sicillerinin temiz olması şartıyla içinden seçtiğim kişiyi bakan olarak atardım. Böylece ülkede mevcut ayrışmayı kısa sürede birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, barış ve huzura bırakmayı temin edecek bir yapı oluşmuş olurdu. Hem; Bakanlar yarış içinde ülkeye hizmet ederlerdi. Daha başarılı olurlardı. Bu en etkili denetim mekanizması olan psikolojik denetimi sağlayacağından yolsuzluklar çok azalırdı. Hem ülkede yaygın hale gelen ayrışmayı önlemiş olurdum. Mevcut yönetimimizi demokratik bir yönetim haline getirmiş olurdum. Yanlış diyen olur mu acaba? ü