Mucizelerin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Deprem göçüğünden çıkarılan küçük kıza ambulansta soruyorlar, “Kaç gündür o daracık yerde aç susuz kaldın. Aç mısın” diye soruyorlar. O “Hayır aç değilim. Orada her gün bir abla geldi, bana çok güzel yemekler ikram etti” deyince o hemşire göz yaşlarına sahip olamadı. Sonra benim göz yaşlarım dinmedi… Hem de 6 Şubat saat 4.19'dan beri. Dakika dakika içim yana yana takip ettiğim bu asrın felaketine dünyanın ağladığına eminim. Çünkü böyle bir felaket ilk kez bizim ülkemizde yaşandı. Üstelik bir günde iki kez ve en yüksek şiddetiyle. İşte o soğuk 6 Şubat sabahında evimizdeki kedinin tuhaf miyavlamasıyla uyandım. Uyandım bir yudum su içip yatağıma uzandığımda TV’yi açtım. Ekranda “Son dakika” haberinin altında “Merkez üstü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.4 şiddetinde depremi duyuruyordu. Eylül ismindeki kedimizin garip miyavlamasını o an anlamıştım. İçimizi yakan ve 10 ilimizi etkileyen deprem felaketinin görsellerini günlerdir kanallarda izliyoruz. Yıkıntılardan kurtarılan her bir can için sevinirken göz yaşlarımıza engel olamadık. Hala binaların altında kalan binlerce can için dualarımızı eksik etmeden bir umutla bekliyoruz. Bu yazımda zelzelenin ayrıntılarına parantez açıp yaşamımızın bir parçası olan can dostlarımızın duygularını ifade etmek istiyorum. Yine TV kanallarında ve sosyal medyada tanık olduğumuz bir mucize daha vardı. Antalya’dan Deprem bölgesine giden Konyaaltı Belediyesi Sivil Savunma aracı Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi yakınlarında yolunu kaybetti. Paya Burnu köy güzergahında önlerine çıkan bir köpek, yolunu kaybeden Sivil Savunma ekibinin önünde havlayarak koşması onların dikkatini çekti. Karlı yollarda önlerine çıkan köpeği takip eden ekip, kendilerini köyün merkezinde yardım bekleyen köylülerin arasında bulmuş olmaları ayrı bir mucize değil mi? Ya o deprem sabahı Elbistan da uluyan köpeğe ne demeli. Elbistan’ın kenar mahallesinde depremden 5 dakika öncesi acı acı uluyarak siren görevi yapan sokak köpeğinin halinden bir mesaj çıkartmak gerekmez mi? Köpeklerin bu tiz frekans seslerinden yararlanan bilimsel çalışmalarda onların önceki sesleri duyma vasfından dinleme cihazları elde edildi. Bunun yanı sıra yangın sel deprem gibi afetlerde göçük altındaki canlıyı bulma yeteneği ise ayrı bir mucize değil mi? Hele o beton yığınları arasından sahipleriyle birlikte kurtarılan muhabbet kuşunun susuzluğu, sahibine sarılmış kedilerin ve evcil köpeklerin o anlamlı bakışları, bir karton yuva içinde yeşil papağanın yavrularıyla birlikte yaşama tutunması. Belki de ileri bir yaşamda bu görüntüler hem belgesellere hem ders kitaplarına konu olacağını düşünüyorum. Ben kendim de köpeklerin mucizevi uluma seslerine tanık biriyim. 1976 kasım ayında da saat 13 civarlarında yaşanan 7, 5 şiddetindeki deprem “Ağrı Diyadin”, “Van Muradiye ve Çaldıran” da 4 bine yakın insan yaşamını kaybetti. Tamamı kerpiç yapılardan oluşan evler üstündeki toprak yığını altında binlerce canın feryatları hala anılarımda yaşıyor. O dönem Ağrıdaki kerpiç evimizin duvarları ikiye bölünmüştü. Hayvan sever biri olarak kapımızın önünde “Funda” isminde beyaz renkte cins bir köpeğim vardı. Akşam saatlerinde her artçı depremin öncesinde uluyarak bizi haberdar ediyordu. O yılın sert geçen kış ayında, şehre inen kurtlar tarafından parçalanarak ölen köpeğim için çok üzülmüş ve bir hafta okula gitmemiştim. Bu dünyada bir kural vardır, “Büyük balık küçük balığı yutar” diye. Asrın felaketi sayılan 10 ilimizde acıklı, unutulmaz izler bırakan 7.6 şiddetindeki depremde 14 milyon insan etkilendi. Son verilere göre 30 bin üzerinde ölü, 100 bin civarında yaralımız var. Her depremde olduğu gibi tartışmalar devam edecek. Siyasiler konuşacak. Şu bir gerçek ki, deprem ya da diğer doğal felaketler “kader” değildir. Siz yaşamınızı denizin sıfırına yaparsanız tsunami gelir. Dere nehir yatağına yaparsanız sel gelir. Orman yanarsa evinizle birlikte siz de yanarsınız. Fay hattına ev yaparsanız deprem gelir. Şimdi ne mi olacak? O hayvanlardan ders alıp “Aklı selim olacağız” Önce birbirimizi sevip sayıp anlayışlı mantıklı olacağız. Cumhuriyetin 100 yılında toparlanıp ayağı kalkacağımıza inanıyorum. Yeter ki mucizeler bizimle olsun.. Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.