Açık alanlar mesafeye uyum sağlanabilmesi açısından avantaj sağlarken aynı zamanda güneş ışığının ultraviyole etkisiyle virüsün bulaşması zorlaşıyor. Bu nedenle güneş ışığı ve dış ortam sıcaklığında karşıdaki kişiden virüsü kapma ihtimali ile iç havanın kuru olduğu kapalı ortamda kapma ihtimali arasında fark bulunuyor.
Havaların soğumaya başlamasının ardından hem kapalı alanda kalma süresinin hem de kişi sayısının artması, virüsün yayılmasının kolaylaştığı ortama işaret ediyor.
Açık alanda, karşıdaki kişinin maskeli olması durumunda virüs riski bulunmuyor ve maske takılmaması halinde bu kez sosyal mesafeyi korumak ön plana çıkıyor.
Kapalı alanda maske takılması durumunda da virüs riski bulunmuyor ancak yüzün açık hale getirilmesi ve maskesiz kalınan sürenin 1-2 dakikanın üzerine çıkması halinde tehlike başlıyor. Son değerlendirmelere göre kapalı alanda kişilerin 15 dakika maskesiz kalması risk yaratıyor.
Virüsün, konuşmayan iki kişinin yürürken birbirinin yanından geçip gitmesi halinde bulaşması ise mümkün değil.
Açık alanda yaklaşık 10, kapalı alanda ise 4 dakika karşılıklı konuşma, sosyal mesafe 1 metre bile olsa koronavirüste bulaşı riski oluşturuyor.
"Maskede gevşeme olursa virüs kafasını kaldırabiliyor"
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara mevsim dönüşümlerinin yaşandığı dönemlerin riskli olduğunu belirterek kuru ve soğuk hava ile hafif nemli ve ılık havanın virüs açısından "avantaj" yarattığına dikkati çekti.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara mevsim dönüşümlerinin yaşandığı dönemlerin riskli olduğunu belirterek kuru ve soğuk hava ile hafif nemli ve ılık havanın virüs açısından "avantaj" yarattığına dikkati çekti.