Konya'da yaşayan, lise 3'üncü sınıf öğrencisi H.K., geçen yılın Eylül ayında Ereğli'deki akrabalarına ziyarete gitti. H.K., iddiaya göre, 'dayı' diye hitap ettiği, annesinin kuzeni M.S. tarafından cinsel istismara uğradı. H.K.'nin durumu anneannesine anlatmasının ardından aile, M.S.'den şikayetçi oldu. Polis ekiplerince gözaltına alınan M.S., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Yaklaşık 1 ay tutuklu kalan M.S., tahliye edildi. Şubat ayında görülen duruşmada savcı, mütalaasında sanık M.S.'nin 'cinsel istismar' suçundan 3 yıldan 8 yıla kadar cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Heyet, 17 Mart'ta görülen karar duruşmasında ise sanığın delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verdi.
'SANIĞIN AİLESİ BEN SUÇLUYMUŞUM GİBİ ALKIŞLADI'
Olaydan sonra psikolojik tedavi gördüğünü, M.S.'nin beraat etmesiyle de yıkıldığını belirten H.K., "Günlerce psikolojim bozuktu. Sürekli ağlıyordum. Duruşma salonundayken sürekli Allah'a yalvarıyordum, tutuklansın, diye. Beraat kararı verildi. Sanığın ailesi, kararı alkışladığında çok daha kötü oldum. Sanki ben suçluymuşum gibi alkışladılar. Mahkeme, 'beraat' dedikten sonra ben de yıkıldım, dünya da başıma yıkıldı. Olaydan sonra pedagog, psikolog tedavileri gördüm. Gece uykularımda hep sayıklıyordum. Uykumdan ağlayarak sıçrıyordum. Bu yüzden uyku ilacı da kullandım. Ben onun yüzünü unutmak istiyordum; ama sürekli rüyamda görüyordum. Artık kadın olsun, erkek olsun, kimseye güvenim kalmadı. Kimseye inanmıyorum, kimseye yaklaşmıyorum. Ben sıcakkanlı bir insandım, herkese kısa sürede ısınırdım ama artık öyle değil. Hemen, herkesten kaçıyorum" dedi.