Meltem Mahallesi artık planlanmış ve  her taraf inşaat şantiyesi haline dönüşmüş, binlerce aile yeni yuvalarına kavuşmuştu… Pekiii hepsi kabul… Buraya kadar her şey yolunda gitti… Ama asıl sorun şimdi başlıyor…. Bu ve diğer tüm Hazine arazilerinin mirasçılarının hakları ne olacak?... Osmanlı döneminden kalan miras araziler için mirasçılar hak iddia edebilecek miydi? Elbette çok eski yıllarda böylesi bir veri yoktu… O tarihlerde Osmanlı arşivleri hak getire… Kimin adına, neresi kayıtlı, kimler miras sahibi?.. [caption id="attachment_641787" align="alignnone" width="640"] İşte Serik ve Kundu Kumköy’deki büyük tesislerin yer aldığı Osmanlı planı…[/caption] Tüm bunları irdelemek ve doğruyu bulmak imkansız gibi bir şeydi… Osmanlı zamanına ait tapu sahiplerinin en çok merak ettikleri husus bu Osmanlı tapusunun geçerli olup olmadığıdır. Osmanlı dönemine ait arazi tapuları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alınan karara göre Cumhuriyet tapusuna çevrilebiliyor. Ancak, Osmanlı tapusunun geçerliliği için 10 yıllık bir hak düşürücü süre bulunuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alınan bu karara göre tapu sahipleri dedelerinden kalma Osmanlı tapulu gayrimenkuller için kadastro çıktıktan sonra 10 yıl içerisinde dava açıp parasını veya arazisini alabiliyor.

OSMANLI TAPULARI İNTERNETTE

2009 yılı haberlerine göre; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde kalan ve daha sonra bağımsızlıklarını kazanan 25 ülkenin gayrimenkul kayıtlarını dijital ortama aktardı. [caption id="attachment_641788" align="alignnone" width="640"] Mirasçı olduğunu iddia edenler son derece titiz çalışmalarla sorgulanıp, Osmanlı arşivleri araştırılıyor…[/caption] Böylece bin 400’lü yıllardan bugüne kadar ülkelere ait kayıtlarda geçmişe yönelik sorgulama yapabilecek. Dünyada 19’u Arap, 15’i Balkan ve Avrupa, 3’ü Kafkas, 7’si Orta Asya Türk Devleti, 2’si Kıbrıs, İsrail ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere 50 civarında bağımsız ülke Osmanlı Devleti’nin hâkim olduğu coğrafya üstünde yer alıyor. Bu ülkemiz için bulunmaz bir fırsattı… Belki de tahmin edilemeyecek kadar mirasçılar hak sahibi olacaktı… Sadece Antalya veya ülkemizin diğer yörelerinden değil, Kıbrıs, Mısır, Suriye, Irak gibi ülkeler daha yoğunluktaydı… Bu tarihten sonra mirasçılar dedektif gibi iz sürmeye başladı.. Sonuçta bazı ilerlemeler kaydedildi ve mirasçı sayısı inanılmaz boyutları buldu… Siz deyin 2 bin, ben diyeyim 5 bin kişi… Konuya birçok hukukçu el attı.. Onlar da hayli yol kat etti… Bu araştırma meselesi ülke genelinde yaygınlaşınca, her meslekten, aklı başında olan insanlar bile mirasçı olduğunu iddia etmenin yollarını aramaya başladı. Hatta aralarında öyleleri vardı ki, belgede sahtecilik yaptılar, İçişleri Bakanlığının E-Devletteki Alt-Üst Soy Bilgisini değiştirip servet avcılığına soyunmuşlardı… [caption id="attachment_641789" align="alignnone" width="640"] Çok büyük bir alan Konyaaltı ve Meltem dosyasındaki araziler...[/caption] Dürüst hukukçular, konuya son derece ciddiyetle yaklaşarak böylesi sahtekarlık yapanları elemeye başladı… İşte tam bu sırada Antalyalı avukat Faruk DEMİREL, bu davalara girip çıkar ve hayli de yol kat eder.. Av. Faruk DEMİREL beklenmedik şekilde yaşamını yitirince, eşi PELİN hanım bu dosyaların üstesinden kimlerin gelebileceğini araştırır ve Isparta’da yıllardır AR-GE çalışması yapan Keleşoğlu Danışmanlık ile temasa geçer. Firma yetkilisi Faruk KELEŞ ve ortağı Ali Öz ile mirasçılara yardım amacıyla görüştür… Böylece Faruk  Keleş ve ortağı dosyaları en ince noktasına kadar büyük çaplı bir ekiple incelemeye alır… Aralarında İstanbul  başta olmak üzere birçok baroya kayıtlı bu alanda ihtisas sahibi olmuş hukukçularla çalışmaları genişletir.. [caption id="attachment_641797" align="alignnone" width="640"] Konyaaltı Sahili ve Meltem Mahallesindeki Osmanlı tapularının krokisi incelendi... Danışmanlık ofisi yetkilileri Faruk Keleş ve Ali Öz titiz çalışmalar yapıyor.[/caption] Artık yağmur gibi mirasçı olduğunu söyleyenler Faruk KELEŞ’ebaş vurmaya başlar… İnanılmaz boyutlarda, sahte isimlerle, belgelerle mirasçı olduğunu iddia edenlerden  elenerek asıl hak sahiplerinin sayısı 800 ‘e kadar düşer… Yeni çıkan yasalardan yararlanan ekip, Osmanlı döneminden günümüze kadar iz sürer ve gerçek hak sahiplerini resmi kayıtlarla belirler. Konu ve gelişmelerle ilgili Faruk KELEŞ şunları söyledi: “Serik, Hacı Ömer, Zeynel AĞA SERİK SÜLEYMAN ile ilgilidir. Yani Serikli Süleyman'la Antalya Balbey'e kayıtlı Süleyman ile hiçbir ilgisi yoktur. İkisi de farklı insanlardır.. Çocukları da ayrıdır… Sadece orada gözüken Hacı Ömer, ARAP SÜLEYMAN’ın kardeşidir.. Buradaki bağlantı sadece budur.. Bu dosya, Kumköy'den başlıyor, Serik köylerine kadar uzanıyor… [caption id="attachment_641798" align="alignnone" width="640"] Faruk Keleş binlerce talep dosyası olduğunu hepsinin tek tek incelendiğini ve hak sahiplerinin belirlendiğini açıkladı...[/caption] Belek tarafına değil Serik tarafına ve köylerine kadar gider… Konyaaltı ve Meltem mahallelerinin dosyası sona doğru geliyor…”

PEKİ NE ZAMAN?..

Faruk KELEŞ, yargıya taşınan dosyaların çözüme çok yaklaştığını ve önümüzdeki birkaç ay içinde müjdeler vermeye çalışacaklarını açıkladı. Şimdi gözler gelecek olan müjdelerde… Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.