Günümüzde yaşanan değişimi çoğu zaman algılamakta ve anlamlandırmakta zorlanarak, ne olduğunu bile tam anlamadan yeni gelen değişimlere ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Son model telefonlar, arabalar, mimari tasarımlardaki yenilikler, moda ve markaların hızla yenilik arayışları, müzik, medyanın baş döndüren hızlı değişimleri başımızı döndürüyor.
Artık bitmeyen gelen istekler karşısında bir koşuşturmacanın içindeyiz.
Her şeyi isteyip, aslında çoğu zaman ne istediğimizi bilememekteyiz.
Kendini değerli kılmanın yolunu başkalarında olmayan özelliklerle ya da herkesin sahip olduğu özelliklere sahip olarak ulaşmakta bulmaktayız.
Örneğin; aynı yüz ifadesine sahip olan, birbirine benzeyen yüzler görüyoruz. İnsanlar kendi gerçekliklerine ulaşmanın sancılarını tüketim çılgınlığının kölesi olarak dindirmeye çalışıyorlar.
Halbuki insanın kendi gerçekliğine ulaşması, kendini tanımakla başlar. Kendini iyi tanıyan insan, yaşayan bu değişimler karşısında neyi niçin aldığının bilincinde olup, tüketim çılgınlığının kölesi değil, efendisi olur.
