İnsanlar yaşamları boyunca devamlı olarak değişir ve gelişirler.
Her birey, yaşamı boyunca hayatına giren değişiklerle farklı toplumsal konumlara sahip olup, kendine ve hayatına yön veren rotaları takip ederek yada faklı bir yol seçip rotanın dışına çıkarak, kendi kimliğini kazanarak gelişmektedir. İnsan, okulu bitirme, aşık olma, evlilik, iş hayatına girme, anne ya da baba olma, emekliğe kadar giden süreç içerisinde birçok değişikliklerden geçer.
İnsan yaşadığı bu süreç içerisinde kendini en çok ifade eden anlatım biçimi olarak, marka ve kullandıkları ürünleri kullanır.
Karşıdaki kişiye yaşadığı hayatı, yaşı, eğitim ve konumu, dünya görüşü, gelir seviyesini içine alan, kimliğini ifade eden, bir sunum yaratır.
Pazarlama sektörü de bundan faydalanarak, kişilerin kendilerini ifade eden nesneleri markalara dönüştürerek tüketiciye sürekli satın alabileceği yeni kimlikler sunarak, bireyi tamamen bağımlı hale getirmektedir.
Artık bir ürün almaya karar verirken ihtiyaçlarından çok, duygusal tatmin ön plana çıkmıştır. Bu da kişiyi farkına varmadan bir arzu nesnesine dönüştürür.
Çoğu zaman kendi kimliklerinin dışına çıkarak anlamını pek çıkaramadığımız, farklı bakış açılarını sunan görsel bir şema çizmektedir.
Bu da kişinin kendi düşüncelerinin dışına çıktığının farkına varmamasından kaynaklanmaktadır.
Modanın dili olsa karmaşık ruh halinin görsel açıdan yaşadığı kaosa çığlık atardı sanırım.
