Zeytin ağacı, Yunan’dan Roma’ya, İslamiyet’ten Hristiyanlığa kadar pek çok kültürde kutsal olarak sayılır.
Zeytin dalı barışı ve zaferi simgeler.
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette yer alır, hikmetiyle aydınlanmaya sembol gösterilir.
Yağ ve salamura olarak tüketildiği gibi besin değeri yüksek vitamin deposudur.
Çekirdekleri bile çocuk oyunlarının baş kahramanı.
Geleneksel tıpta şifa kaynağı olduğu gibi, doğal ortamda da bağışıklık benzeri her türlü artıları olan, üstelik en düşük maliyetli, iki-üç bin yıla varan ömrü ile insandan aldığının onlarca katını veren, kökünden yaprağına kadar canlılar için kendini feda eden, fedakâr, ülkeler arasında dönen dönem ihracı bile yasaklanmış stratejik politikalara konu olan bir ağaç olarak, ömrünün sonuna kadar ayakta kalmayı hak ederken, ülkemizde hak ettiği değeri göremiyor.
Batının sömürgecilik zihniyetinden, vahşi madencilik politikasından payını alıyor.
Madencilik adına binlerce yıl ömrü olan bu kutsal ağaca her geçen gün daha fazla kıyılmakta, kıyılmasına göz yumulmakta.
Elbette buna bir son verilmeli ve Zeytine, Zeytin ağacına hak ettiği önemi vererek, koruyup kollamalıyız.
Bu ülkemizin geleceği için savunma sanayi kadar önemli bir zorunluluktur.
Daha fazla ne yazabilirim diye düşünürken, Zeytin ağacı için önemini anlatan bir şiir yazayım dedim.
İsterseniz okuyabilirsiniz.
ZEYTİN AĞACI
Seni bir ağaca benzetsem
Mesela zeytin ağacına
Hani albenisi yok ya
Kırılırmısın acaba, darılır mısın bana
Aslında, o kadar asil ki
Yıllarca sunuyor meyvesini
Yaklaştıkça, çekiyor kendine seni
Ruhuna karışıyor mis gibi kokusu
Tıpkı senin gibi,
Ömrü kadar bir ömür dilesem sana
Ne dersin?
3000 yıl bensiz yaşamaya
Beni unuturmusun bir anda
Evet mi dersin acaba.?
ZEYTİN AĞAÇLARINA KIYMAYIN EFENDİLER.
