Vergi sistemlerimiz ve denetim mekanizmaları sağlıklı işliyor mu? İlgili bakanlığın ve bağlı kurumların 2022 yılı faaliyet raporlarını inceledim. Çok ilginç veriler ile karşılaştım. Nasıl mı? Vergi incelemeleri sonuçlarına baktığımızda vergi bahçesinde yetişen K.D.Vergisi ağaçlarının neredeyse tamamı hastalıklı. Artık ilaçla mücadele mümkün değil, ağaçların sökülmesi gerekiyor. Vergi Denetim Kurulu’nun 2022 Faaliyet Raporuna göre yaklaşık 7.500 vergi müfettişi 2022 yılında 142 bin rapor düzenlemiş, bunun yaklaşık % 70’i K.D.Vergisi inceleme raporu. Kaçırıldığı tespit edilen toplam 23 milyar liralık verginin 17 milyarı yani %74’ü K.D.Vergisinden oluşuyor. Kesilen ceza 53 milyar iken bunun 42 milyar lirası yani %79’u yine K.D.Vergisinden kaynaklanıyor ve neredeyse çok büyük çoğunluğunun naylon fatura düzenlemek ve kullanmaktan kaynaklanan kaçakçılık cezaları olduğu açık olarak anlaşılıyor. Ancak, yargı süreçlerinin uzunluğu, zorunlu imkânsızlıklar nedenleriyle, bu tür raporların somut veriler ile desteklenememesi nedenleriyle, yargı süreci idare aleyhine sonuçlandığından hazineye dişe dokunur bir katkısı olmadığı gibi zararı oluyor. Üstelik o kadar vergi müfettişi zamanını ve emeğini boşa harcamış oluyor, boşa kürek çekmiş oluyor. Zaten; İnceleme oranı sadece % 2 bunun da % 70’i sahte fatura düzenleme ve kullanma incelemesi olduğundan, gerçek inceleme oranı % 1’in altında kalıyor. Çok daha vahim bir husus var ki bu konuda, uzun süre ilgili bakanlıkta görev yapmış olan Nazmi  K’nın köşe yazısında yer verdiği bir diğer istatistiki veriye baktığımızda, vahameti daha iyi anlayabiliriz. Şöyle ki; 2023 Ocak-Haziran döneminde 220 milyar lira K.D.V iadesi yapılmış, aynı dönemde vergi dairelerinin tahsil ettiği dahilde alınan K.D.V tutarının ise 126 milyar TL olduğunu söylüyor. Yani; Tüketicilerden toplanan K.D.Vergilerinin tamamının büyük müteahhit ve hayali/gerçek ihracatçılara vergi iadesi adı altında geri ödendiği anlaşılıyor. Bu veri, uzun yıllar aynı işlemin yapıldığı birimde üst düzey görev yapmış birisi tarafından köşe yazısına konu edildiğine göre doğru olması ihtimali çok yüksek ve itibar edilmesi gereken bir bilgi. O zaman dahilde alınan K.D. Vergisi’nin tamamen kaldırılması halinde bile devletin büyük kazancı olacak. Yani KDV iadesi  yapmayacağı için  6 aylık veriye göre ve altı ayda, dahilde alınan diğer K.D.V tahsilatlarından gelen vergilerden elde edilen [220-126=] 94 Milyar Lira hazinede kalacak. Yapılan operasyonlarda hayali ihracat yöntemleriyle milyarlarca liralık iade ve teşvik alındığı haberlerinin kısa aralıklarla haberlere konu olması da bu gerçeklerin ispatı gibi. Üstelik; Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kararda 2008 yılından itibaren kambiyo serbestisinin getirilmesi ve 10 yıl devam etmesiyle, önceki yıllarda bir milyar dolar olarak atan ihracat rakamlarının küresel kriz dönemi 2008-2009 yıllarında dahi aniden % 40 artış sergilemesi ve 10 yıl boyunca böyle devam etmesi hayali ihracatın ne kadar büyük gerçekleştiğini, bu yöntemle yurt dışından nasıl kara paraların getirilip aklandığını, bunun yanında iade ve teşvik alındığını, gerçek ihracat ile de kambiyo tasarrufu serbestisi getirilmiş olmasından dolayı ülkemiz kaynaklarının yurt dışına nasıl aktarıldığını kimler görebildi acaba. İki yılda bir çıkan aflar ile de yurt içinde ve yurt dışından getirilen kayıt dışı kaynakların nasıl aklandığını gören anlayan oldu mu? Görenler anlayanlar ve mevcut bakandan dahi hiçbir ses çıkmadı zaten. Milyon dolarlarla satış yapan büyük müteahhitlerin satış bedellerini yedide sekizde bir göstermek suretiyle hem vergi kaçırdığı, hemde K.D.V iadesi aldığını acaba gören anlayan oldu mu, olanlar açıkça söylenebiliyor mu? Canım; Bu müteahhitler inceleniyor ve gerçek verilerle cezalandırılıyor diyebilirsiniz ama bu da mümkün değil. Çünkü her iki yıl hatta uzatmalarla neredeyse her yıl af yasası çıkarılması, hatta beyan dönemi gelmemiş kazançların dahi af yasası kapsamına alındığı ve ayrıca % 1 inceleme oranı ile bunun yapılmasının da mümkün olmadığını söylediğimde ne diyebileceksiniz. Velhasıl mevcut vergi sistemi hastalığı geçmiş ve çürümüş durumda. Zengini zengin yapan, kara para üreten ve bunları aklayan, tüketiciden toplananları da büyük sermaye sahiplerine aktaran bir sistem haline gelmiş ve mutlaka değişmesi gerekiyor. Hem de acilen. Nasıl bir değişim diyorsanız onu da söyleyeyim. Mevcut sistem tamamen kaldırılıp, mal ve hizmet tesliminin dönme hızı dikkate alınarak her döngü sürecinde % 3 - % 5 gibi düşük oranda vergilendirilerek doğrudan hazineye aktarılması yöntemli vergi sistemi getirilmelidir. Bu fiyatlarda yani, enflasyonla mücadelede çok önemli bir aparat olur. Bunun karşısında söylenecek her söze cevabım var elbette, hazırladığım reform bunların hepsini içeriyor. Tek bir örnek verecek olsam; Gelir idaresinin faaliyet raporuna baktığımızda 2022 yılı sadece e fatura tutarının 29 Trilyon Lira olduğu, 2022 ihracatının ise 255 Milyar dolar yani 5 Trilyon Lira olduğunu görebiliyoruz, sadece e-fatura üzerinden gitsek dahi ihracat dışında 24 Trilyon Lira üzerinden hesap yaptığımızda bile ne kadar büyük oranda bir verginin iç edildiğini, temiz hazine gelirinin nasıl egemen kişilerin cebine aktığını görmeyen göz başka amaçlar güdüyor demektir. Önerdiğim dönme hızı içeren yöntem hem adil, hem kolay, hem de kayıtdışı ve sahte faturaya otomatik olarak son verecektir. Maliye bakanı şu anda para politikasına yöneldi ve geçmişte de uygulanan muslukları sıkma ve zam uygulamasını yapıyor, birde dışarıdan kısa vadeli borçların ödenebilmesi için döviz girişi sağlamaya çalışıyor. Peki mali politika olmadan uyguladıkları para politikası neye yarayacak sadece kısa vadeli dış borçları karşılayacak bir döviz girişini sağlasalar dahi aynı sıkıntı yine devam edecektir. Bunu görmeleri gerekiyor. Eğer önerdiğim yöntem uygulanırsa, emeklilere yapılan adaletsizlik gibi birçok adaletsizliği ve hukuksuzluğu rahatlıkla gidermek mümkün olacağı gibi, sosyal içerikli hizmetler de rahat bir şekilde yapılabilecektir.