Ülkemizde, 76’sı vakıf üniversitesi, 130’u devlet üniversitesi olmak üzere 206 üniversite mevcut, bu üniversitelerde yüzlerce profesör var. Profesör nasıl olunur derseniz; Doçentlik sonrası “5 yıl ilgili bilim alanında özgün yayınlar veya çalışmalar yapmak” şartıyla, 5 profesörün değerlendirme raporları doğrultusunda, daha önce ilan edilmiş kadroya atama yapılması şeklinde gerçekleşir. Tabi yönetimlerle dirsek teması yazılı olmayan şartlardan bir diğeri. ü Tam 5 yıl bir üniversitede hem iç denetçi olarak hem rektör danışmanı olarak görev yaptım. Profesör, Doçent vs. unvanına sahip onlarca kişi ile muhatap oldum. Birçok idealist profesör doçentler var ki bunlar unvanlarını dahi kullanmazlar ama bunlara pek üretme imkânı bırakılmaz. Bu tür kişiler kendilerini tanıtırken isimlerini söylemekle yetinirken, büyük bir çoğunluk unvanlarını çok daha yüksek sesle dillendirirler, bunlar genelde yönetimlerle iyi geçinirler ve döner sermayelerden gelen paylardan oluşan milyonlarca lira kamunun kaynaklarını Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında harcarlar. Peki sonuçta ülkeye katkısı olacak önemli bir icat, önemli bir uygulama veya önemli bir fikir üretiyorlarmı.? [Tıp alanında, yeni uygulamalar, önemli nakiller yapan parmakla gösterilebilecek az sayıda kişi istisnadır.] İstisna dışında, ülkeye önemli bir katkı sunacak icat, yenilik veya yeni fikir ortaya çıktığını yakın tarihte görmedim. Tarikat önde gelenleri ile toplantı yapabilen bakanın bulunduğu bir ülkede bu zaten mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla ve özetle profesör olmak içinmutlaka, 5 yıllık çalışma sırasında ilgili bilim alanında yeni bir icat, yenilik veya yeni bir uygulamanın ortaya konması şartı getirilmelidir. ü Bakın ben akademisyen değilim. İstanbul Üniversitesinin organize ettiği 35. Uluslarası Maliye Sempozyumuna bir reform çalışmamla katılmak istediğimde, görüştüğüm organizasyonu koordine eden profesörbana; Akademisyen olmadığım için sempozyuma katılamayacağımı, bir akademisyene reformu imzalatmam halinde mümkün olacağını söylemesi üzerine; Böyle bir basitliği yapamayacağımı söyledim. Yönergelerine baktım gerçekten katılımcılar arasında benim unvanımda birinin katılmasına izin vermiyordu. ü Ben yine de “bu bölüme yazmak istemediğim içerikli” bir yazı yazmak suretiyle, tarihe not düşmek istiyorum notuyla reform projemi gönderdim. 15 gün sonra bana gelen yazıda sempozyuma katılabileceğimi belirttiler ve ben katıldığım sempozyumda sunum yaptım ve E-Kitapta yayınlandı. İlginçtir sonraki yıllarda düzenlenecek sempozyuma katılmam için önceden bilgilendirdiler. Amerika, Kanada gibi ülke yayıncılarından makale önerileri geldi. ü Şimdi ise: Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Dahilde Alınan K.D.Vergisiiçeriğiyle milli ve ülkemize özgü, hatta Avrupa ülkelerince de benimsenebilecek sistemde bir yeni reform hazırladım. Tam iki yıl üzerinde çalıştım. Eskisistemin temel bileşenlerinin tamamen kaldırıldığı ve dönme hızı esaslıvergi alma sisteminin getirildiği reform önerimde; ü Sistemi çökerten sahte faturacılık otomatik olarak son buluyor. Kayıt dışı otomatik olarak büyük oranda azalıyor. Vergi oranı % 5 ile sınırlandırılıyor.Yanlış okumuyorsunuz, % 5 diyorum. [Şu anda uygulanan genel oran % 20] Buna rağmen her yıl için yaklaşık 2 Trilyon Türk Lirası yaklaşık 80 Milyar Dolar ilave hazine geliri sağlanıyor.Siz hırsızlığın boyutunu düşünün. ü Üstelik hazineye gitmesi gereken kamu kaynaklarının, iç etme yöntemleri tüm yönleriyle deşifre edilmiş durumda. Maliye Bakanı 10-15 Milyar Dolar borç için dünyayı turlarken ve muhtemelen büyük miktarlarda tabiki hakkıdır, transfer ücreti aldığı da söylenirken; Ben yılda 2 Trilyon Lira ilave kaynak sunumu için devleti temsil eden il yöneticileri dahil hiçbir kurumdan kişiden yöneticiden destek alamıyorum, ayrıca başvurduğum hiçbir kurum yöneticisirandevu talebime cevap bile vermiyor. Bazıları da ver ben götüreyim diyor. Evet ver ben götüreyim diyor. ü Tabi akademik bir kimliğim olsa ertesi gün sonuç alırdım. Bilmiyorlar ki cebimde yüzlercesi var. ü En son Sayın Valimizden randevu talebime henüz bir dönüş olmadı, Son olarakta Akdeniz Üniversitesi sayın Rektörüne başvurdum, cevap bekliyorum. Vallahi deli değilim. Kur’anıma doğru söylüyorum. ü ü