Antalya haber... Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) iş birliğinde düzenlenen "Tarım Gündem" toplantısında, tüm dünyanın mücadele ettiği gıda israfı sorunu, Türkiye ve küresel verilerle çarpıcı şekilde gözler önüne serildi. Toplantının odak noktası, israfın hem ekonomik hem de ahlaki boyutları oldu.
Üretimin üçte biri çöpe gidiyor!
Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, küresel çapta bir çelişkiye dikkat çekerek, bu yüzyılda yaşanan büyük bir utancı dile getirdi:"Ürettiğimiz gıdanın üçte biri çöpe gidiyor. Dünyada yılda yaklaşık 1 milyar ton, Türkiye'de ise 30 milyon tona yakın gıda israf ediliyor. Buna karşın, dünyada her dokuz insandan biri yatağa aç giriyor. Bu durum, üretimde bir sorun olmamasından ziyade, dağılımda yaşanan büyük bir aksaklığı işaret ediyor."

Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali ManavoğluManavoğlu, israfı önlemenin bir lüks değil, zorunluluk olduğunu vurgulayarak, bu mücadelenin bireysel alışkanlıklarla başlaması gerektiğini belirtti. Özellikle turizm ve gıda sektöründeki bazı uygulamaların israfı artırdığını kaydeden Manavoğlu, soğuk zincirin kırılması, açık büfeler ve serpme kahvaltılar gibi sistemlerin israfı körüklediğini söyledi.
Tüketici tavrı ve fahiş fiyatların rolü
Tüketici Konfederasyonu Başkan Vekili İbrahim Güllü de Manavoğlu'nun israf konusundaki tespitlerini destekledi. Güllü, Türkiye'de yılda yaklaşık 30 milyon ton gıdanın israf edilmesinin korkunç olduğunu ifade etti ve yine israfın ana tetikleyicilerinden biri olarak açık büfe ve serpme kahvaltıları gösterdi. Güllü, bireyleri tabaklarını tüketecekleri kadar doldurmaya çağırdı.
Tüketici Konfederasyonu Başkan Vekili İbrahim GüllüGüllü, ayrıca israfın dolaylı bir nedeni olan ekonomik zorluklara da değindi. Üretici ile tüketici arasındaki 10 kata varan fiyat farkının üretimi olumsuz etkilediğini ve üreticinin kazanmadığı bir ortamda israfın bedelinin daha da ağırlaşacağını belirtti. Uzmanlar, gıda israfının önüne geçilmesi ve gıdaya erişimin sağlanması için sadece denetimlerin artırılması değil, aynı zamanda bilinçli tüketim alışkanlıklarının yaygınlaştırılması ve üretim-dağıtım zincirindeki kayıpların en aza indirilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu.
