CHP Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına sunduğu kanun teklifiyle, vatandaşın da milletvekillerine sunulan sağlık haklarına sahip olmalarına ilişkin düzenleme yapılmamasını istedi. Milletvekili Kara yaptığı açıklamada şunları söyledi: 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sağlık alanında yararlandıkları haklar ve tabi oldukları hükümler ücretsizmiş gibi kamuoyuna lanse edilse de sağlık hizmeti kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde ücretli olmakla beraber oluşturulan Genel Sağlık Sigortası ile oluşan prim borçları da artık vatandaşlarımızın baş edemeyeceği kadar yüksek maliyetleri beraberinde getirmektedir.
Gerek Sağlık Bakanlığı, gerekse de Hükümet yetkilileri sağlıkta sık sık devrim yaptıklarını, herkesin dilediği her hastanede tedavi hizmeti alabildiğini söyleyen açıklamalarının doğruyu yansıtmadığını sürekli dile getiriyoruz.
Vatandaşlarımız AKP’nin sağlıkta dönüşüm programı nedeniyle ücretli hale getirilen polikliniklere ücret ödememek için acil servisler önünde saatlerce beklemekte, eczanelere gittikleri zaman ise 14 farklı kalemden alınan katkı payları nedeniyle ilaçların ücretinden fazla muayene ve katkı payı ücreti ödemekte.
Bununla beraber AKP’nin 5510 sayılı kanun ile getirdiği Genel Sağlık Sigortası sistemi ise iflas etmiş durumdadır. Genel Sağlık Sigortası primlerini ödeyemeyen vatandaşlarımız bırakın SGK’nın sık sık yaptığı yapılandırma imkanlarından yararlanmayı sağlık sorunları ile ilgili polikliniklere de gidemez hale gelmiştir.
Hükümetin belirli aralıklarla acil servislerdeki yoğunluğu gidermeye yönelik adımlarına rağmen sağlığın ücretli olması maalesef vatandaşlarımızı acil servislerin önünde beklemeye mahkum etmektedir. Nüfustan fazla acil servislere başvuru yapılmış olmasının sebebi de AKP’nin ısrarla sürdürmeye çalıştığı ve memnuniyetin yüzde 75lerde olduğunu söyledikleri sağlık sisteminin ta kendisidir.
Özellikle emekli olan ve asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin sağlık giderleri maaşlarında ciddi oranda eksilmelere neden olmakta, sağlık hizmetini ücretsiz almayı isteyen bu vatandaşlarımız da poliklinikler yerine acil servisleri tercih etmektedir. Acil servislerde yaşanan yığılmaların sebeplerinden birini oluşturan maddi boyut diğer noktadan vatandaşlarımızın nitelikli bir sağlık hizmetine zamanında erişebilmelerinin de önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.
Çalışmayan 4,5 milyon genç ve 6,5 milyon Genel Sağlık Sigortası prim borçları nedeniyle artık acil servislere bile gidip tedavi olamaz durumda olan vatandaşımız sağlık haklarından yararlanamaz haldedir. Bunun yanında GSS prim borçlarının yapılandırılacağına dair haberlere rağmen sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın yapılandırma başvurularını dahi yapamaz durumda olduğu herkesin malumudur.
Tüm bunların yanında önce yüksek yargı organlarına, geçtiğimiz günlerde de Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Genel Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanı olarak atanmış olanlar ile Orgeneral/Oramiral rütbelerinde bulunanlar, emekliler ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin de sağlık giderlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tabi oldukları hüküm ve esaslara göre ödeneceğine dair kanun maddesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.
Yapılan bu düzenleme belli bir zümreye ayrıcalık tanırken, her hastanede her türlü sağlık giderlerinin kurumlarının bütçelerinden ödenmesini getirmekte, diğer vatandaşlarımız ise gerek GSS borçları nedeniyle gerekse de polikliniklerde ücret ödememek için acil servis kuyruklarında nitelikli bir sağlık hizmeti alabilmek için saatlerce bazen ise günlerce beklemektedir.
Sağlık Hakkı anayasal bir hak olmakla birlikte anayasamız belirli kişilere veya zümrelere ayrıcalık tanınmasının da önüne geçen hükümler içermektedir. Bununla beraber kamuoyunda yıllardır milletvekillerinin sağlık haklarına dair tartışmalar da eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz bir sağlık hizmetine ulaşamayan vatandaşlarımız açısından millet ile vekil arasındaki bağı son derece zedeleyici bir duruma neden olmaktadır.
En son TBMM Başkanlık Divanının aldığı karar ile implant haklarının arttırılması kamuoyunda uzun bir süre tartışılmış bunun üzerine de Danıştay, Yargıtay gibi yüksek organları ile Kuvvet Komutanlarına ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere de Milletvekillerinin sağlık ile ilgili sahip oldukları hakların verilmesi halkta büyük bir kızgınlık yaratmıştır.
Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak milletvekillerinin halkın kendilerini temsil etmesi için 4 yıllığına yetkilendirdiği kişiler olduğu bilinci ile yaptığımız her çalışmada hazırladığımız her kanun teklifi ya da önergede halkımızla belirli zümreler arasında yaratılmış uçurumu daha da arttırmanın aksine halkımızın mağduriyet ve sıkıntılarını giderecek bu uçurumu kapatacak çalışmalar yapmanın amacındayız.
Bu nedenle hazırlayıp TBMM Başkanlığına sunduğumuz kanun teklifinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin işçisinden, memuruna, sosyal yardım alanından kendi işinin sahibi olana ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerine biz milletvekillerinin sahip oldukları sağlık haklarına sahip olmalarının düzenlenmesini istiyoruz.
Sosyal Devlet olmanın sorumluluğu tüm vatandaşlarının eşit haklardan yararlanmasını sağlamak, herhangi bir mağduriyet yaşamalarını önlemek, sıkıntılarına ve önemlisi sağlıklı yaşam hakkına sahip çıkmak olduğunu biliyoruz.
Bizler halkımızın bizlere verdiği temsil görevini yerine getirirken halkımız için politika ve söylemler üretmek zorundayız. Kendimize ve belirli zümrelere ayrıcalıklar tanımak vatandaşlarımızın bize verdiği temsil ve yönetim görevini tam anlamıyla ve layıkıyla yerine getirememek demektir.
Bu nedenle daha önce sunmuş olduğumuz ev kadınlarına emeklilik hakkının verilmesi ve evde bakım hizmeti sunan kişilerin sigortalarının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca yatırılması, emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın emekli olabilmeleri gibi hiçbir sosyal ve sağlık güvencesi olmayan ya da mağduriyet yaşıyor olan vatandaşlarımızın sorunlarını gidermeye yönelik adımlarımız aslında bir Sosyal Devlet olmanın bilinciyle hareket eden bir parti politikasıdır' dedi.
