Tan Sağtürk: "Bale için ülkemde misyon yüklendim"

Türkiye'de Devlet Opera Bale’den mezun olduktan sonra profesyonel iş yaşantısını Fransa Devlet Balesi'nde sürdüren ve ardından yeniden Türkiye'ye dönerek balenin sihirli gücünü herkese göstermek için çalışmalar yürüten balet Tan Sağtürk ülke genelinde açtığı okullarda 20 binin üzerinde mezun verdiklerini belirtti.

Tan Sağturk, her yıl binlerce öğrenci mezun veren bu okulların öğrencilerinin daha sonra Devlet Opera ve Bale’de devlet sanatçısı olarak görev aldığını hatırlattı. 

Antalya'daki okul dünyada 1 numara

Tan Sağtürk balenin ülkemizdeki performansı ve ilerleyişi hakkında ise, “Ülkemin dört bir yanına yaptığım ziyaretlerde oluşturduğumuz zemin ve paylaşımlar sonucu açtığımız okullar büyük rağbet gördü.

Demek ki bu konuda ülkemiz insanının büyük bir açlığı olduğuna şahit olduk. Gerek veliler gerekse çocuklarımızın bu konudaki arzu ve istekleri açıkçası bizleri de heyecanlandırdı.

Özellikle Güneydoğu bölgemizdeki illere gittik görüşmeler yaptık. Böyle olunca da bugün yaklaşık olarak 20 bin üzerinde bir mezun sayısına ulaştık. Antalya'da açtığımız okulumuz ise dünyada 1 numara” dedi.

Türkiye'ye dönüş

1990 yılında Türkiye'den Fransa Devlet Balesi’nin teklifiyle gittiğini belirten Tan Sağtürk, “Oralarda aynı çalışmaları aynı sürdürmektense kendi ülkemde sanatımı sürdürmenin doğru olacağına inandım ve dönüş yaptım.

Dönüş yaptığımda İstanbul Opera Balesi’nde baş dansçı olarak başladım. Sonrasında da okulların kurulmasını sağladım ve ardından da Troya eseri ile birlikte baleye katkı sunmaya devam ediyorum.

Ülke insanı olarak geleneksel yapılarımız olsa da yeniliklere açık düşünceye sahip bir nüfusumuz bulunmakta. Yeni oluşumlara açık bir ülkede yaşıyoruz. Bunun doğru anlatılması gerekiyor. Güven sağlanması çok önemliydi.

Önce yapacaklarımızı anlattık güven sağladık ve yola çıkarak 20 yılda bugünlere geldik” diye konuştu.

Bale üzerine sinema ve diziler 

Bale’nin sevilmesi ve sevdirilmesi için büyük gayret gösterdiğini belirten sanatçı Tan Sağtürk, “Ülkemizde müzikal bir alt yapının kurulması gerekiyor. Bale ilgili dizi ya da sinema filmlerinin desteklenmesi öncelikli olmalı.

Böyle olduğunda tıpkı daha önce seyrettiğimiz diziler ve sinemalarda o repliklerin, coğrafyanın, çekimlerin yapıldığı yerler ve elbette ki oyuncuların ortaya koyacağı karakterler baleye olan ilgiyi arttıracak ve daha da çok sevdirecektir.

Ancak dediğim gibi ülkemizin bunun için müzikal bir alt yapısını oluşturarak bunu beyaz perdeye ve beyaz cama aktarılması mümkün olacaktır” dedi.

"Ben dizi ve sinema oyuncusu değilim"

Tan Sağtürk, “Ben bir oyuncu değilim. Çok derinliği olan bir alan oyunculuk. Ancak çok özel bir proje olan İkinci Bahar ve Bez Bebek Türk izleyicisini cezbeden ve çok beğenilen çalışmaydı.

O günlerde de benimle İkinci Bahar dizisi hakkında görüş almak isteyen röportaj yapmak isteyenlere aynı tepkimi göstermiş diziyle ilgili hiçbir şey konuşmamıştım.

Çünkü benim önümde yıllarını sinemaya vermiş çok usta oyuncuların önünde dizi hakkında açıklamada bulunmam doğru olmayacağını düşündüm ve hiç konuşmadım.

Ancak sanatımla ilgili, bale ile ilgili tüm sorulara içtenlikle cevap verdiğimi hatırlatmak isterim. Ancak bir gerçek var ki o dizi ile birlikte bale sanatının ve şahsımın da daha yakından tanınma fırsatı oldu” diye konuştu.

Gençlere örnek olmak

Troya eserinin içinde olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Sağtürk sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Troya çok önemli bir proje Türkiye için. Çünkü ilk kez opera ve bale karması için yapılan bir çalışma. Genel izleyiciye çok güzel ulaşan bir yapıt.

Ayrıca bizim topraklarımızdan çıkan bir eser. Bu tip çalışmaların Murat Karahan önderliğinde yapımlar devam etmeli. Yurt dışında Troya çok başarılı bir şekilde temsil edildiğini belirtmek isterim.

Rusya' da Bolşoy’da sergilenen Troya tam on beş dakika ayakta alkışlandı. Bu çok önemli bir kriter. Tamamen bir Türk sanatçıların yer aldığı ve Türk kareografileri ile bezenmiş olması muhteşem.

Ben de kendimi Troya ile yeniden sahnede buluyor olmanın büyük heyecanını yaşamaktayım.

Aslolan gençlere örnek olmak adına bu sorumluluğu üzerimizde hissettiğimi söylemek isterim.

Samsun'da bin yüz kişilik bir kadro ile gerçekleştirilen projede Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırmak bana nasip oldu.

Bu benim için ayrıca heyecan vericiydi."