Ömür Kahraman yazdığı 'Torbayla yaşamak' kitabıyla Stomalı hastalara ışık oldu

21.10.2021 14:30

Geçirdiği barsak rahatsızlığı nedeniyle karın bölgesine takılan torbayla (Stoma) yaşamak zorunda kalan Türk Hava Yolları (THY) İtalya Bari Genel Müdürü Ömür Kahraman, verdiği bu zorlu mücadeleyi satırlara döktü. ‘Torbayla Yaşamak’ adlı kitabında stomalı kişilere, rehber olmayı hedefleyen Kahraman, MYGazete.com’a yaşadığı o acılı dönemi ailesinin yardımıyla nasıl aştığını ve yazdığı kitapla insanların yaşamına nasıl olumlu katkılar sağladığını anlattı.

Ömür Kahraman sevenleriyle imza gününde bir araya geldi

Türk Havayolları’nın 3 kadın genel müdüründen bir olan Ömür Kahraman, geçirdiği rahatsızlığın ardından bedenine takılan torbayla yaşamak zorunda kalmıştı. Ancak yaşama küsmeyen ve daha sıkı sarılan Ömür Hanım, bu güçlüğe rağmen anneliğin yanı sıra, doktora eğitiminden turist rehberliğine, ticaretten havacılık sektörüne, Türkiye Güreş Federasyonu Asbaşkanlığı'ndan siyasete kadar başarılarla dolu iş ve eğitim yaşamına imza attı. Yazdığı, ‘Torbayla Yaşamak’ adlı kitap ile doktorlara, hastalara ve hasta yakınlarına rehber olan çok sayıda hastanın hayatına dokunmayı başaran Ömür Kahraman, “İnsanlara  ve hasta yakınlarına bir nebze umut olmak,  tünelin sonundaki ışık olmak ateş böceği olmak için yazdım ben bu kitabı. Onlar için ne olduğunu anlayabilecekleri aslında korkmayacakları. Benim başarıp onlarında başarabileceğini göstermek için yazdığım bir kitap” şeklinde konuşuyor.

MYGazete.com’un, iyi bir anne ve başarılı iş kadını Ömür Kahraman ile yaptığı işte o röportaj;

Ömür Kahraman MYGazete.com'un sorularını yanıtladı

Bu sağlık sorununuz kaç yaşında başladı ve toplumun tavırlarıyla o yaştaki bir genç kıza, rahatsızlığı nedeniyle neler hissettirdiği, insanların nasıl uzaklaştığı konusunda neler yaşadınız?

Ömür Kahraman: Sorun ben doğduğumdan beri vardı aslında. Ama 5 yaşından itibaren karnım ağrıyor diye söylemeye başladığımı ve doktor doktor gezdiğimizi çok net hatırlıyorum. Hayatımın her döneminde böyle bir hastalıkla karşılaştığım için etrafımdaki herkes benim karın ağrısı hikayeme çok alışıktı. Dolaysıyla etrafımdan ve yakın çevremden çok tepki almadım. Ancak istemeseler bile bana sanki yarın ölecekmiş gibi baktıkları oluyordu. Bunu hissedebiliyordum. Ama dışarıdan öyle bariz bir tepki almadım, şanslıydım.

Ömür Kahraman'ın imza gününden bir kare

Modern tıpta doktor hataları çok yaygın. Anlattıklarınızdan rahatsızlığınızın böyle bir dönemi var, hem tanı hem tedavide çok ciddi hatalar yapıldığını anlıyoruz. Eğer bu hatalar yapılmasaydı bu kadar büyük sıkıntılar yaşanacak mıydı?

Ömür Kahraman: Evet dediğiniz gibi tıpta çok ilerlemişiz dememize rağmen maalesef hala çok fazla hata yapılıyor. Bende de ilk ameliyata gidene kadar yapılanları bir kenara atarsak, ilk ameliyat kararı alındığında, beni ameliyat edecek doktorum da diğer dört doktor gibi defekografi isteseydi belki bu kadar çok ameliyat olmazdım. Ama doktorun yaptığının yanında bunların bir de kader olduğuna inanıyorum. Benim kaderimde bu kadar çok ameliyat olmak varmış deyip sineye çektim. Yoksa bu kadar çok ameliyatın getirdiği sıkıntıları ne ben ne de ailem yaşamayabilirdik.

Böylesi uzun süreli ve hayati risk taşıyan olaylar, ailelerin yaşamını nasıl etkiliyor? Ailelerin böylesi dönemlerde beklentileri neler oluyor?

Ömür Kahraman: Evet uzun süreli ve hayati risk taşıyan dönemde aile ister istemez birbirine daha çok kenetleniyor. Bana rabbim böyle bir dert verdi ama beni sevip sayan sarmalayan, beni yanlarından gözlerinden hiç esirgemeyen çok kıymetli bir ailem vardı. Her defasından yeninden ameliyat kararı verildiğinde annemin duyduğundaki ve ameliyathaneye gönderirken o gözyaşları, babamın, kardeşimin, oğlumun ve eşimin endişe ile dua ediş halleri hiç gözümün önünden gitmiyor. Ve en çok onların haline üzülürdüm. İnsan annesinin babasının hastalığına biraz dayanıyor çünkü artık yaş kemale erdi, hastalık tabii ki olacak diyorsunuz. Ama hayat dolu bir kızınızın en verimli zamanlarında uzun süren ameliyatlara göndermek ve artık iyileşti diye gözünün içine bakıp onu bebekler gibi bakarak iyileştirip sonra olmadı deyip, tekrar bir daha ameliyat olacağını öğrenmek gerçekten benim ailem içinde, özellikle annem ve babam içinde bir yıkımdı. Benim hastalığımın arasında doğan bir yeğenim var. Bugün yeğenim 10 yaşında. Yeğenim her defasında böyle gözümün içine bakar. 'Hala yine mi karnın ağrıyor, hala yine mi ameliyat olacaksın' diye sorardı. Ama çok şükür o dönemleri atlattık. Allah inşallah bir daha o dönemleri yaşatmaz. Ama bu dönemlerde aile olabilmek destek verebilmek de çok önemli.

Ömür Kahraman kitaplarını imzalarken

"ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ"

Bu rahatsızlığın nedeni nedir? Ailesel mi, kısaca tetikleyen unsurlar var mı, toplum bu tür sorunlardan nasıl korunabilir?

Ömür Kahraman: Benim hastalığımın nedenini tam olarak bilmiyoruz. Ailesel de olabilir. Doğuştan da olabilir. Çünkü teşhisinde çok fazla geç kalındı. Ama bildiğim bir şey var. Organik gıdalar yemediğimde vücudum inanılmaz tepkiler veriyor. Bugün hala aynı şeyleri yaşıyorum. İtalya’da yaşadığımdan beri hakikaten gördüğüm en önemli şey organik gıdalar yediğimde vücudumun tepkisel davranışlar vermediği. Bu yüzden mümkün olduğunca çabuk organik tarıma geri dönmemiz lazım ki birçok insanında sindirim sistemi hastalıkları ortadan kalksın. Toplumu koruyabilmek için en önemli şey bu. Ve tuvaletimizi yaptıktan sonra sifonu çekmeden önce biz ne yapmışız diye dönüp arkamıza bakmamız gerekiyor. Renginden, kıvamından, içinde kanama var mı? Kurt var mı? Nasıl tuvalete çıkıyorsunuz, 3, 4 gün tuvalete çıkamadığınızda ben tuvalete çıkamıyorum deyip bir doktora danışmanız gerekiyor. Bunları hep erteleyip, utanıp, sıkılıp geriye attığımızda en son gittiğimiz nokta daha ciddi ve sıkıntılı bir yer oluyor. Onun için ne kadar erken tanı konursa bütün hastalıklarda olduğu gibi sindirim sistemi hastalıklarında da çok önem arz ediyor. Bütüncül tıbbın ne kadar önemli olduğunu, stresten uzak yaşamanın bizleri sindirim sistemi hastalıklarından koruyacağını ama en önemlisi utanmadan sıkılmadan sıkıntılarımız olduğunda en yakın hekime başvurmamız gerekiyor.

Ömür Kahraman imza günlerinde kitap severler ile bir araya geldi

"SEVGİ HASTALIKLARDA EN GÜZEL İLAÇTIR"

Yaşamınızın en renkli döneminde böyle bir sorunla karşılaşmanız, hayata bakışınızda hangi değişimlere yol açtı?

Ömür Kahraman: 39 yaşımda ilk ameliyatımı oldum. Hayat doluydum. Gelecek ile ilgili çok güzel planlarım vardı. Bir anda ameliyat kararı verilince her şey değişti. Aslında ilk ameliyat kararında hiç üzülmedim. Yıllardır çektiğim acılar son bulacak diye hatta çok mutlu bile olduğumu söyleyebilirim. Sonrasında sık tekrar eden ameliyatlar ben artık iyileşemeyeceğim hissini bir parçada olsa kendi içimde yaşamama sebep oldu. O dönemde şimdi ki eşim ile tanıştım. Her defasında 'hadi Ömür evlenelim dediğinde' ona bir şey belli etmesem de ben iyileşemeyeceğim ki ne evliliği deyip onu hep öteledim. Hayatımdan çıkarmak için uğraştım. Eğer bugün kocam olduysa o süreçteki ilgisi ve sevgisi sayesinde oldu. Benim o kadar ötelememe ve onu hayatımdan çıkarmak istememe rağmen yanımdan hiçbir zaman ayrılmadı. Sevgi hastalıklarda en güzel ilaçtır. Hep diyorum ya çok şanslıyım. Böyle sıkıntılı bir sürecimde böyle bir adam ile karşılaşıp benim hayatıma girmesi benim en büyük şifa kaynağım oldu. Onun için her defasında söylerim ben kocama minnettarım. Sevmekten önce minnettarım. Çok ilgilendi o dönemde benimle. O olmasaydı hayata bu kadar kısa sürede tutunup iyileşemeyecektim. Ya da bu kadar mücadele etmek için kendimde güç bulamayacaktım. Belki işimde çok daha farklı yerlere gelebilecektim. Ama benim kaderim buymuş. Eğer kadere inanmazsanız bundan kurtulamazsınız. Bu neden benim başıma geldi diye sorgularsınız. Ben başıma gelen iyi şeylerde neden ben demediğim için kötü şeylerde de neden ben demek istemiyorum. Çok iyi bir ailede doğdum. Hastalandığım sürede torbam varken beni çok seven bir adam oldu. Çok akıllı, bilgili, kültürlü, saygılı, hürmetli sevgi dolu bir oğlum var. Gurur duyduğum bir yavrum var. Dört tane yabancı dil biliyorum. İki tane yüksek lisans bir doktora yaptım. Türk Havayolları’nın 3 kadın genel müdüründen bir tanesi olma şerefine nail oldum. Ben bunları yaşarken neden ben dememişim de, 15  ameliyat olurken neden ben desem bana yakışmaz deyip hiçbir zaman bunu sorgulamadım. Bu neden benim başıma geldi diye sorgularsanız iyileşemezsiniz. Onun için sorgulamamak ve kaderci olmak bana daha kolay, daha katlanılabilir olduğu için böyle olmayı tercih ettim.

‘TORBAYLA YAŞAMAK’ ZATEN BİR SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

Yazarlık yolunda başka planlarınız bulunuyor mu? Sosyal sorumluluk adına hedefleriniz nelerdir?

Ömür Kahraman: Yazarlık alanında başka planlarım var elbette. Ben hali hazırda bir dergide seyahat yazarlığı yapıyorum. Bazı haber sitelerinde ve gazetelerde yazılar yazıyorum. İkinci kitabım hazır onun düzenlemelerine başlamak üzereyiz artık. O da İtalya’da yaşadığım Puglia bölgesini anlattığım, ‘Puglia’da bir Ömür’ adlı kitap yakında çıkacak. ‘Torbayla Yaşamak’ zaten bir sosyal sorumluluk projesi. Bu tür torbayla yaşamak zorunda olup kendini eve kapatan, ibadetten uzaklaşan, eşleriyle ilişkisi bozulan ya da bana torba açılmasın diye ameliyat olmayacağım diyen insanlara bir nebze umut olmak, tünelin sonundaki ışık olmak ateş böceği olmak için yazdım ben bu kitabı. Onlar için ne olduğunu anlayabilecekleri aslında korkmamaları gerektiğini, benim başarıp onlarında başarabileceğini göstermek için yazdığım bir kitap. Dolayısıyla bundan güzel bir sosyal sorumluluk projesi olmaz diye düşünüyorum. Kitabın içerisinde hekimlere yazdığım tavsiyeler var. Bu tavsiyelerden sonra birçok doktor arkadaşım ya da hiç tanımadığım doktorlar arayıp bu kitabı tıp fakültesinde okuyan bütün öğrencilere vermek lazım dediler. Bu beni gerçekten çok yüreklendirdi. Doğru bir iş yapmışım dedim. Hastanelerden arayıp teşekkür ettiler. Yazdıklarınız çok güzel tavsiyeler bu tavsiyeleri yerine getireceğiz dediler. Bunları yaşamak bile bence başlı başına bir sosyal sorumluluk projesiydi. Umarım devamı daha da gelir. Ben aynı zamanda Beyaz Ay Derneği’nin de danışma kurulu üyesi oldum bu süreçte. Onlarla beraber elimden geldiğince ihtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışacağım. Yaşlı genç, çocuk, hasta kimin için elimden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğim. Ben emeğimi onlardan hiçbir zaman esirgemedim. Esirgemeyeceğim de.

"İNSANLARA ÖRNEK OLMAK BENİ ÇOK MUTLU ETTİ"

Kitabı yazdıktan sonra ne gibi tepkiler aldınız?

Ömür Kahraman: Kitabı yazdıktan sonra çok olumlu tepkiler aldım. Her arayandan sonra da 'iyi ki bu kitabı yazmışım' dedim. Birkaç örnek vermem gerekirse bir arkadaşımın annesine bağırsak kanseri teşhisi konmuş ve torbayla yaşamak üzere bir ameliyat planlanıyor. Fakat teyze, 'Ben ameliyat olmayacağım. Torbayla yaşamak istemiyorum. Öyle öleceğime ameliyat olmadan böyle ölmek istiyorum' demiş. Arkadaşım benim neler yaşadığımı bilmiyordu. Kitabımı görünce alıp eve götürmüş annesi farkına varmadan alıp okumuş ve arkadaşıma bile haber vermeden doktorunu arayıp ameliyat günü almış. Bugün torbayla yaşıyor. 'İyi ki kızım bu kitabı yazmışsın, iyi ki bende bu ameliyatı oldum' dedi.

Bir başka olay ise beni ilk arayan bir İstanbul milletvekilimizdi. Sayın Doç. Dr. E. Sare Aydın kitabın imza gününe geldi. 'İmza gününden sonraki gün kitabı sabaha kadar ağlayarak okudum' dedi. 'Ömür o kadar güzel bir kitap yazmışın ki bu kitabı tıp fakültesinde okuyan herkese ulaştırmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Tüm hastalara nasıl ulaştırabilirsem ulaştıracağım. Senin sayende hiç bilmediğim bir konuyu hem de detaylı şekilde çok güzel öğrendim' dedi. Tüylerim diken diken olmuştu Milletvekilimiz Sare Aydın’ı dinlerken. Çok mutlu olmuştum. Sonrasında bir arkadaşımın annesi 81 yaşında bağırsak ameliyatları oluyor ve hastanedeydi o süreçte. Hala da hastanede. Hastane odasında yatarken annesine kitabımı götürdü. Annesi çok dikkatli bir şekilde uzun uzun kitabı okumuş. Dönüp dönüp defalarca okumuş. Sonra kitabı imzalayıp doktorlarına verdi. Hastane koridorundaki arkadaşlarına kitabı imzalayıp vermiş. Bu beni çok ama çok mutlu etti. Çünkü neler çektiğimizi yaşayan biliyordu. Kitaptan sonra dernekler aradı. Dernekler bu kitabı hastalara duyuracaklarını ulaştıracaklarını söylediler.

Torba malzemesi satan firmalar irtibat kurup bize hastalarımıza bu kitabı dağıtmak istiyoruz dediler. Belediyeler arayıp bu kitabı kendimiz adına dağıtıp herkesin okumasını istiyoruz, bu sadece yaşayanlar için değil tüm hastalar için örnek alınacak bir kitap dediler. Hekimler arayıp çok güzel bir kitap yazmışsınız biz hekim olarak alacağımız çok ders var dediler.

Bunlardan birisi YÖK üyesi Prof. Dr. Mehmet Murat Tuncer beydi. Hatta benimle televizyon programı yapmak istediğini, tıp fakültesinde okuyan bütün öğrencilere bu kitabı ulaştırmak istediğini söyledi. Eski Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu kitabımı okumuş ve çok beğenmiş. Çok etkilendim çok güzel yazmışsın bundan sonraki kitabında yolun açık olsun dedi. O kadar çok güzel şey duydum ki ve 1.5 yaşındaki bir bebeğin annesi arayıp kızına doğduktan hemen sonra torba takıldığını söyledi. Geçen hafta bebeğinin ameliyat olduğunu ve torbasının kapatıldığını benden dua istediğini söyledi.

Ömür Kahraman, annesi ve babası

Gastroenterolog Özdal Ersoy hanım da benim kitabımı kongresinde anlattığını ifade etti. Bu da beni oldukça onurlandırdı. Bir başka hanımefendi 6 yıldır torba kullandığını utanıp sıkıldığını ortaya çıkamadığını ama benim kitabımı okuduktan sonra artık utanmadan etrafta gezeceğim ben de iyi ki yazmışsınız, iyi ki beni yüreklendirdiniz dedi. Tüm bunlar beni o kadar mutlu etti ve gururlandırdı ki şimdi gururla ve büyük harflerle diyorum ki iyi ki bu kitabı yazmışım. Amacım hayatlara dokunmaktı. Hayatlara dokunduğumu görmek beni son derece mutlu ediyor.

ÖMÜR KAHRAMAN KİMDİR?

1972 Tekirdağ doğumluyum. Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde 1994 yılında tamamladım. Yüksek lisansımın ilkini 2008 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler bölümünde, ikincisini 2010 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngilizce İşletme Programı’nda, doktora derslerimi ise Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon programında yüzde 100 burslu öğrenci statüsünde tamamladım. Doktora tez aşamasındayım.

1989 yılında tercümanlıkla başladığım iş hayatıma turizm ve havacılık alanlarında devam ettim. İngilizce – Arapça dillerinden kokartlı turist rehberiyim. Türkiye’nin araba kiralama şirketi sahibi ilk kadınıyım. Siyasetle ilgilendim, Avrupa Konseyi’nin en genç üyesi oldum. Türkiye Güreş Federasyonu Asbaşkanlığı, İstanbul Belediyesi’ne bağlı BİT’lerde yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundum. İç denetim ve yöneticilikler yaptım. Öğretim görevlisiyim. Halen Türk Hava Yolları İtalya Bari Genel Müdürü olup; iyi derecede İngilizce, Arapça, orta seviyede Almanca ve İtalyanca biliyorum.

Farklı kültürleri tanımayı, gezmeyi, bildiklerimi yazarak ya da konuşarak paylaşmayı, ailemi, arkadaşlarımı, vefalı olmayı, gençleri, ülkemi, bayrağımı seviyorum. Ülkemin tamamını ve 113 ülkede yaklaşık 750 şehri gördüm.

Name Haber ve Turizm Haberleri başta olmak üzere çeşitli sitelere ve Fashion and Travel Magazine dergisine yazılar yazıyorum. Evli ve yazılım mühendisi olup, yönetim mühendisliği yüksek lisansı yapan, 1994 yılında dünyaya gelen bir oğlum var.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

ŞANS OYUNLARI

On Numara
Şans Topu
Sayısal Loto
Süper Loto

Reklam Bileşeni