BATAB, ANTAB oldu

07.10.2019 16:35

Öncelikle bize BOĞATAB'tan itibaren yaşanan süreci anlatır mısınız?

Birliğimizi 2008 yılında BOĞATAB olarak kurduk. Boğaçayı, Karaman çayı, Çandır Çayı ve Göksu çayı alanlarını içine alıyordu.

Konyyaaltı'na özgü bir kuruluş oldu. Aslında çayların belirlediği sınırlar doğru değildi. Alaaddin Yüksel dönemiydi. Burada tesis eylem ve faaliyet yoktu. Daha sonra düşündük ve çerçeveyi geliştirmeyi planladık.

Adı geçen çaylar Konyaaltı sınırlarındaydı. Adını KONTAB olarak değiştirdik. Birliğimize Kemer ve Büyükşehir Belediyeleri dahil oldu.

Birliğimiz böylece Batı Antalya'yı ihtiva ettiği için adını BATAB, yani Batı Antalya Turizm Alttyapı Birliği olarak değiştirdik. Ardından Döşemealtı da birliğe dahil oldu. Sonra Kemer ve Büyükşehir BATAB'tan ayrıldılar.

Bu ayrılışın yanlışlığını farkedince daha sonra yeniden birliğe katıldılar.

Bu arada Kemer'de GATAB, Belek'te BETÜYAB, Manavgat'ta MATAB vardı. 

Evet daha önceden GATAB, MATAB, BETÜYAB, ALTAB vardı. Yasal gereklilikerini tamamlayamadıkları için kapanmak zorunda kalmışlardı.

Örneğin GATAB'ın kapanması, Kemer'in yanına bir ilçe daha alamamasından kaynaklandı. BATAB olarak biz yolumuza devam ettik. Çünkü olması gereken bu sistemi yürütmekti. 

GATAB, MATAB, BETÜYAB, ALTAB. Bunlar altyapı ağırlıklı mıydı?

Hayır. Turizme yönelik her unsuru içinde barındırıyor. Yani hepsi altyapıyı kapsar. Belediyelerde bu noktada görevlerini birliğe davet edebiliyor. Belediyelerin yani mahalli idarelerin yanında bir de turizm ayağı var.

Birliğin kurulması kolay olmuyor. Onun için sürdürelmesi adına hem çalışmak hem de gerçek manada “birlik” olabilmek gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalıştık ve başardık. 

Sizin yurt içi ve yurt dışı fuarlarda yaptığınız çalışmaları biliyoruz da, bize satırbaşlarını sıralar mısınız? 

Antalya'da turizm sadece güneş- kum- deniz değil. Antalyamızda yok yok. Alternatif turizm içinde çok çeşitli olanaklar var. Buna yönelik her dönem Kalkınma Ajansı'ndan hibe alarak projeler yaptık.

Eko turizm pojemiz var, kültür rotaları ortaya koyduk, teknik ve altyapı çalışması yaptık. En önemlilerinden biri Likya Yolu ile ilgili yapılan çalışmadır. Hem Konyaaltı hem Döşealtı'nın öne çıkarılmasına çalıştık.

Döşemealtı Antalya'nın giriş kapısıydı. Yurt içi ve yurt dışı fuarlarda standlar açarak çalışmalar yaptık gitmediğiniz yer sizin değildir şiarıyla çalıştık.

Bir de, 2006 yılında Kalekapısı'na atılan bir bomba ile turizm yara almıştı. İlk kez o zaman ben, “güvenli turizm” kapsamında Kalkınma Ajansı'ndan hibe alarak umumun kullandığı alanlarda; örneğin okul, pazaryeri ve emniyet yakınındaki konteynerları yeraltına aldırdık. 'Konyaaltı sahili de olsun' dedik ama o zamanki Büyükşehir ile Karayolları Genel Müdürlüğü izin vermedi.

Dünya bu kadar savaşırken, en çok para savunmaya harcanırken “Güvenli Turizm” önemli bir çıkış. Etkisi nasıl oldu çalışmanızın?

2006'dan sonra ülkemizde olduğu kadar dünyada da terör olayları ve savaşlar arttı. Böyle olunca turizmde güvenlik ihtiyacı öne çıktı. İnsanlara can güvenliği sunamıyorsanız sorun var demektir. Özekkille yönetici pozisyonundaki diğer ülkeden gelen konuklarımızın önceliği güvenlik. Kimse ölmeye gelmez. Güvenliğin yanında, turizm altyapısı, sürdürülebilir çevre anlayışı da yabancıların gideceği ülkelerdeki öncelikleri. Yani artık kumu, denizi, güneşi, oteli güzeldiye kimse bi yere gitmiyor.

Hem içeride hem dışarıda mı? Yani Antalya içi tamam, Gazipaşalı bilmeli ama; dünyanın öbür ucu da bilmeli mantığı mı?

Aynen öyle. Şimdi BATAB olarak yaparken şunu düşündük. Antalya'nın 2 kaynağı var tarım ve turizm. Turizm bazen öne çıkar. Turizmde hakettiği yeri alabilmesi için Antalya'nın bütüncül anlayışla çalışması gerek.

Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar Büyükşehir'inde içinde olacağı bir birliğin oluşması ihtiyacı doğdu.

Bu düşünceden yola çıkarak; 16 Eylül 2019 tarihli meclis toplantısında ANTAB'ın kurulması ile ilgili tüzük değişikliğini gerçekleştirdik. Birliğimizin yeni adının açılımı da “Antalya Turizm Koruma Geliştirme Turizm Altyapı Geliştirme Birliği” oldu.

Kimler var bu oluşumun içinde, nasıl bir yönetim şeması oluşacak? 

Mahalli İdareler yani belediyelerden meclis üyeleri içinden seçimler olacak ve birlik meclisi oluşacak. Meclis üyesi sayısına göre her ilçe temsilci gönderecek. Konaklama ve deniz turizmi ilçelerdeki tesis sayısına göre sayı belirlenecek. 

Büyükşehir Meclisi'ndeki yapıya benzer bir yapı mı?

Evet. Biz aldığımız kararı valimize gönderdik. Kendisinin onay vermesinin ardından belediyelere ve turizmcilere yazı ile katılım talep edeceğiz. Antalya için bir dönüm noktası olacak. Mecliste kendi içinde yönetimini seçecek.

Tüzel kişilik olarak çalışacak. Encümeni, çalışma grupları ihtisas komisyonları olacak.

Turizm için herkesin bir çalışması var. Ama biz bunu daha planlı yapmayı planlıyoruz. Farklı destinasyonlarımız var. Önemli olan alt destinasyonlara ulaşmak.

Önceliği meclis oluştuktan sonra ilçelerden gelecek raporlarmı belirleyecek.

Evet. Hep birlikte öncelik belirlenecek. Sayın valimizinde buna çok istediğini biliyorum.

Geçmişte yürütülemeyen birliklerin akıbetine de baktığımızda, aklımıza şu geliyor: Siyaset birliklerin çalışmasını etkiliyor mu?

Eskiden öyle olmuş. Siyaset etkilemedi diyemeyiz. Ama turizmde siyaset olmamalı. Hükümetler, belediye başkanları gelir geçer ama bu şehrin iki geçim kaynağından biriyse önce turizm. Sanayimiz yok denecek kadar az.

Turizmin gerçek manada ortaya konup bütüncül bir çalışmayla yola devam etmesi hatta bunun siyasetten uzak olması gerekiyor. Siyasetçi işin içinde olacaksa, turizm adına, ülkemiz adına destak amaçlı olabilir.

Destek vermek isteyen siyasileri tabii ki bekleriz. Ama siyasete alet etmek hem Antalyamız, hem ülkemiz için iyi olmaz.

Peki sistemi biliyoruz ama burada mali kaynak nasıl işleyecek? Farklı, yeni bir yöntem var mı?

Yok. Geçmiş birliklerde olduğu gibi burada da katılım payları, aidatlar olacak. Aidatlar belli sürede güncellenebilecek. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyoruz.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları