Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, Finike’de arkeolojik açıdan çok değerli olan Suluin Mağarası’nın yöreye gelenler tarafından taşlanması sonucu tarihi kalıntıların büyük hasar gördüğünü söyledi. Prof. Gökoğlu, “Arkeolojik, jeolojik, palaentolojik ve doğa açısından çok önemli olan kalıntıların üzerini (Suluin mağarası) taşla doldurmaya devam ediyoruz” dedi.
İnsan kemikleri ve seramik kalıntıları var
Prof. Gökoğlu yaptığı paylaşımda şunları söyledi: “Sevgili dostlarım,
Size bir fotoğraf gönderiyorum. Bu fotoğraf Finike Suluin Mağarası diğer adı Gök mağaradan çekilmiştir. İlginçliği bu fotoğraf 35 m su altından çekilmiştir. Sanki fotoğraf karada çekilmiş gibi nettir. Mağara Avrupa'nın en derin ve geniş sualtı mağarasıdır. 90'lı yıllarda karı koca iki Alman bu mağarada dalış sırasında ölmüştür. Çok berrak su içeren mağara karstik yapıdadır. İçerisinde insan kemikleri, seramik kalıntıları bulunmaktadır. Sualtının 50 m derinliğine kadar (tavan derinliği) tavanda sarkıtların olması çok ilginçtir. Yani deniz seviyesinin 50 m altı. Mağara Kaş'a giderken Finike'den yaklaşık 1 km kadar güneyde yolun sağ tarafında dağa tırmanarak ulaşırsınız mağaraya. Bu dalışlarımızda kılavuz halatı kullanır ve her kişide en az üç ışık kaynağı kullanırız. Fotoğrafta iki cebim ve iki de elimde olmak üzere 4 ışık kullanılmıştır. Gelen geçen durur ve taş atar bu mağaraya. Arkeolojik, jeolojik, palaentolojik ve doğa açısından çok önemli olan kalıntıların üzerini (Suluin mağarası) taşla doldurmaya devam ediyoruz. Bira, şarap içenler de şişe atarlar içerisine. Bir dalışımda çok kötü cam kesti ayağımı. Biz neyin kıymetini bildik ki. Video çekimlerimiz var ancak boyutu çok büyük. Diğer resim insan kemiğidir.”
Uyarı levhası bulunmuyor
Prof. Gökoğlu, mağaranın girişinde veya bölgede bir uyarı levhasının dahi olmadığını belirterek, “Sadece yoldan girişte ‘Suluin Mağarası’ diye bir levha var. Mağarayı taşlamayın veya içine şişe ve cam kırıkları atmayın’ şeklinde bir uyarı da bulunmuyor. Bu mağaranın içinde arkeolojik, jeolojik, palaentolojik ve doğa açısından çok önemli kalıntılar var. Atılan taşlarla bu kalıntılar tahrip oluyor. Araştırma için mağaraya gelenler için de tehlike yaratıyor. Bu zenginliklerimize sahip çıkmalıyız” dedi.
