Yunan Adaları ve Biz

18.10.2017 14:05

Turizm sezonu iyisiyle kötüsüyle bu seneye de veda etti. Ortalığı ayağa kaldıranlardan sükûnetle sezonun dolu dolu geçmesini bekleyenler mutlu sonla biten filmi hep birlikte izlediler. Filmi izleyenlerden biri olarak diyeceğim şu ki şans bizden yana döndü, soğuklardan kaçanlar yine güneşi seçti… Ve tabi Antalya turizminin atar damarı Ruslar ikinci anavatanına bu sene de sadık kaldı. Eylül sonu verilerine göre kente gelen Rus turist sayısı 3 milyonu aştı. İçten içe bir OH çeksek yeridir. Karşıki dağlar duyar mı bilmiyorum ama… Keza dağların Ege kıyılarında durumlar güneye göre bambaşka seyreyliyor. Rotamızı biraz daha batıya çevirdiğimizde tüm kıyıları birer cennet parçası olan Egemizi daha çok tercih eden İstanbul cemiyet eşrafı o güzelim kıyılara ne kadar sadık kaldı bu sene?

Turizm sektörü ucu ucuna kendini toparlarken yerli turistin sadakatsizliğini neye borçluyuz hiç düşündünüz mü? Türkiye’nin en gözde tatil merkezleri Antalya, Bodrum, Cunda, Marmaris ve Çeşme dururken akın akın Yunan Adalarına giden Türk insanına ne demeli? Genç yaşlı, zengin orta düzey Türk insanının topraklarımızın eşsiz kıyılarına uğramadan yaz tatilinde soluğu Yunan Adaları’nda alması adalara gitmeden önce benim de merak ettiğim sorulardan biriydi. Türkiye ve Yunanistan bir denizin iki yakasıdır oysa… Aynı kültür, aynı deniz, aynı hava…  Bu kadar aynılık içinde bir ucuz tütün uğruna mı Türk gezginler adalarda neredeyse ayak basmadık yer bırakmadı dersiniz? Hiç sanmam!  Yunanistan’da olup Türkiye’de olmayan ne var Allah aşkına?  
Bu yaz ben de Yunan Adaları tatili modasına uydum. Git gide artan bu cazibenin nedenlerini elbette turizm sektörünün duayenleri benden ve giden tüm turistlerden önce çözmüşlerdir. Amma ve lakin; ben de gözlemlerimi aktarmadan edemeyeceğim. Özellikle Antalya’daki tesislerimiz Yunan Adaları’na deyim yerindeyse bin basar, konforu, lüksü görkemi derken bir beş yıldızlı otele girdiğimizde rüyada gibi hissederiz. Yoksa sizde güzelim turistik beldelerimizi bırakıp Yunan Adaları’na gidenlerden misiniz? İhanetin gerekçesi olmaz değil mi? Hele hele turizm sektörümüzün en çok ihtiyaç duyduğu bu yıllarda ne işimiz var Yunan ellerinde!  Gidenlere hüküm vermeden gerekçelerini dinlemenin zamanı geldi sanki.

Aç ayı oynamaz, önce karnımız doysun değil mi? 

Yanı başımızda olan, hatta çoğu yemeği bizden öğrenerek sadece adını değiştirerek sunan Yunan mutfağı ile Türk yemekleri neredeyse bire bir aynıdır. Hatta musakkaya biz de musakka deriz Yunan da… Ege Denizi’nin muhteşem lezzetiyle sofralara gelen deniz ürünlerimiz de tıpatıp aynı iken… Gelgelelim bu kadar aynılık içinde resimdeki 7 farkı sıralamaya. Denizden çıkan balığın tadı aynı olsa da fiyatı mübalağa etmiyorum Türkiye’den çok çok ucuz. Balığın yanında vazgeçilmez içecek olan rakının, onların dilinde uzonun içim değeri de neredeyse bedava…  “Bedava yaşıyoruz, bedava;  hava bedava, bulut bedava; dere tepe bedava; Ah Orhan Veli Ah… Kısacası cüzdanlar boşalmadan sahildeki balık restoranından tatil dönüşü gelecek ekstreleri düşünmeden çıkabiliyorsunuz.

Gelelim eşsiz koylarıyla Ege Denizi’ne…  Çeşme’de ya da Bodrum’da bir sahile gittiğinizde afaki rakamlara şezlong, şemsiye bir de üzerine otopark parası ödüyorken Yunan Adaları’nda bedava…  Hem denize girerken yanınızda mangalcısı, tüpüyle halısıyla, beyaz atlet donuyla denize girenlerin olmaması da cabası…  Suyun temizliğini yazmasak da olur! Biz de her yer mavi bayrak ötesi var mı?

Neresine giderseniz gidin o adanın ya da o sahilin kendine özgü dokusu belki yüz yıldır korunuyor.  Bu Yunanlılar çocukluk anılarını saklamayı seviyorlar herhalde. Bence sürdürülebilir turizmin en önemli dayanağı doğallık…  Biz de bu doğallığı, tatildeyken kendimiz gibi olmayı, cebimiz yanmadan, bangır bangır müziklerle kafamız şişmeden, beton yığınlarından uzak yani gerçekten tatil yapmayı özledik galiba… . Türkiye’de bu özlemi gidermek için ne yapılıyor? Doğal alanlar, yeşil alanlar nerede? Sanki bir bir yok oluyor!  Egzozsuz, gürültüsüz bir tatili en son ne zaman yaptık?  Neden bu küçük taleplerimizi kimse duymuyor? Bu Yunanlıları ne kadar da övdüm yahu! Size son bir örnek vereceğim; Yunanistan’ın en çok tercih edilen Santorini Adası sakinlerinin, içme suyunun yetersizliği ve denizin kirlenmesi nedeniyle fazla sayıda turistin gelmesini istemeyerek kota koyduğundan haberiniz var mı?

Türklerin ülke ekonomisine katkı yapmayarak, kendilerine en yakın kültürde olan Yunan Adaları’nda tatil yapmalarını yadırgamak yerine önce iğneyi kendimize batırma vakti gelmedi mi? 
 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları