Yeniden başlamak

18.01.2022 09:20

Yeniden başlamaya gücün var mı diye sordum. Sadece yüzüme baktı. Bu yaştan sonra mı bütün bu yaşadıklarımdan sonra mı? Ne varmış senin yaşadıklarında, dedim. Senin yaşadıklarının bu dünyada sadece senin başına gelme olasılığı nedir, diye sordum.

Dünya yüzünde başımıza gelen her şeyi yaşayan binlerce insan var, dedim. Herkes senin gibi düşünüp bir köşeye çekilseydi nice olurdu halimiz. Adeta bir yanlışlar dünyasındayız. Yeniyoruz, yeniliyoruz, kırılıp dökülüyoruz ama yine de ayağa kalkıyoruz. Çünkü bu hayat başka türlü yaşamaya anlam yüklemiyor, dedim.

Bu onu son görüşümdü. Giderken bir daha seans almaya gelmeyeceğini biliyordum. Bazen gerçekten yeniden başlamaya gücümüz mü yetmez yoksa nereden başlayacağımızı bilmediğimiz kocaman bir denklem haline mi gelir başlamak?

Sanırım bunun cevabını inanç kalıplarımızda aramamız gerekir öncelikle. Her insan bir aileye doğar ve o ailenin yaşam biçimi içinde ilk kalıplarını oluşturur. Henüz bir şey yaşamamışsınızdır ancak aileniz pek çok yaşanmışlık içinde sağlam düşünce kalıplarına sahiptir.

Siz büyürken defalarca aile büyüklerinizden bu hikayeleri dinlersiniz. Kendi hikayelerinizmiş gibi benimsemekten başka çareniz yoktur. Defalarca duyduğunuz her şey sizin de gerçeğiniz oluverir. Bunları sorgulama yeteneğiniz gelişene kadar asla sorgulamazsınız.

Bu düşünceler hepimizde bir konfor alanı oluşturur. Düşünsenize sizden önce bulunmuş cevaplar var ve siz yeni cevaplar bulmak zorunda değilsiniz. Ta ki bir şeyler sizi rahatsız edene dek. Zamanla sizin de yaşanmışlıklarınız girer devreye.

Bildiklerinizle yaşadıklarınızın çelişmeye başlaması ya da bildiğinizi düşündüğünüz şeylerin sizi yarı yolda bırakması bir düşünme serüvenine atıverir sizi. İki seçenek vardır: konfor alanından çıkmak veya yaşadıklarınızı bildiklerinize uyarlamak. Burada kimin kazanacağını söylememize gerek yok sanırım. Kısa vadede bizi kurtaran ikinci seçenek olsa da uzun vadede konfor alanını terk etmeyi öğrenmek en iyisidir.

Konfor alanından çıkamamak değişim korkusu olarak da adlandırılabilir. Çünkü değişim ciddi bir emek ister. Çoğumuz bu emeği verdiğimizde elde etme garantimiz yoktur. Çoğu insandan şu cümleyi duyarız: Emeklerim boşa gitti.

Nereden biliyoruz boşa gittiğini? Yola çıkarken tam olarak hedeflediğimiz şeyi elde edememek, emeklerimizin boşa gittiği anlamına gelir mi? Gelmemeli çünkü yola çıkarken ki bizle şimdiki biz arasında ciddi bir değişim meydana gelir ancak bizim bütün dikkatimiz, sonuçta elde edeceğimizde olduğu için bunu göremeyiz.

Bunu sorgulayın kendi içinizde, belki de bunu yaptığımızda yeni hedefleri de kendimize oluşturabileceğiz. Değişim sürekliliği olan bir eylem.

Peki değişebilir miyiz? Farkında olmadan o kadar çok değişim gösteriyoruz ki. Örneğin bir sabah kalkıyorsunuz her gün kahve içtiğiniz bardağı bırakıp yeni bir kupaya yöneliyorsunuz. Saçınızı farklı tarıyorsunuz, farklı renkte bir çorap giyiveriyorsunuz.

İyi de bunlar değişim mi dediğinizi duyar gibi oluyorum. Tabi ki değişim. Düşüncelerimiz de kıyafetlerimiz gibidir. Nasıl ki eskiyen bir kıyafetimizi bir süre dolapta beklettikten sonra atıveriyorsak düşüncelerimiz de eskir ve atılmaya hazır hale gelir.

Tek yapmanız gereken şey, kapının önüne bırakıvermektir. Ne kadar kullandığımızın bir önemi yoktur artık. İşimize yaramayan, bizi bir yere taşımayan her düşünce sırtımıza yüktür. Bırakın ki yüklerinizi hafifleyin. İşte o zaman değişimiz de iyi yönlerini görmeye başlayacaksınız.

Dedim ya yeniden başlamak. Ne kadar zor gelse de insan zihni her şeyi başaracak bir güçle evrilmiştir. Bu gücümüzü keşfedersek yapamayacağımız hiçbir şey yok!

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları