Virüs salgınıyla bir nesil kayboldu mu?

05.03.2021 10:49

Değerli Okurlarım, baharın müjdecisi olan mart ayının ilk yazısıyla selamlıyorum hepinizi. Mart her zaman mutluluk vermiştir bana. Dünyanın yeniden yeşermesi, etrafı çiçek kokularının saracak olması, doğanın canlanışına şahit olmak bir umut aşılar, huzurla doldurur içimi.

Tabi bu mart diğer martlardan epey farklı. Her yıl yaptığımız milli bayram kutlama hazırlıkları, öğrencileri motive etmek için planlanan geziler, eğlenceli bir okul ortamı yaratmaktan eser yok. Normalleşmeyle birlikte sokağa çıkacağımıza, restoranlarda yemek yiyebilir hale geldiğimize, temiz hava almak için çocuklarımızla birlikte kısa da olsa parklarda oturabileceğimize sevinir hale geldik. Rabbim beteriyle imtihan etmesin elbet. Hamdolsun. Sağlığımız yerinde. Şükretmek gerek.

Eğitim çalışmalarının kısmen yüz yüze başlamasıyla birlikte eğitimciler, araştırmacılar, bazı köşe yazarları telafisi güç sonuçların başladığını, bir yılı bulan bu kısıtlamanın bir neslin kaybına yol açtığını yazmışlar. Ben de fikirlerimi sizlerle paylaşıp tarihe not düşmeyi arzu ettim bu hafta.

Algı farklılığı denen şey gerçekten önemli. Neslin kaybolması kanımca eğitimde pek mümkün değil. Özellikle bizim eğitim sistemimizde… Biz “geç olsun, güç olmasın” anlayışını pek severiz. Pek acelemiz yoktur. Halledilir, bir şekilde tamamlanır deriz.

Eğitim zaten böyle bir şey değil mi? Meyvelerini geç aldığımız, ekerek emek verdiğimiz, uzun yıllar sonra sonuç almayı arzu ettiğimiz bir süreç. Öğretim de öyle. Öğrettiklerimizi hayatla alakalandırmak en zorlandığımız alan. Ancak şimdi sağlık bilgisi dersinde günlerce uğraşılsa anlatılamayacak terimleri- pandemi, filyasyon, entübe, vaka, risk haritası,- en küçüğümüzden en büyüğümüze nasıl da biliyoruz değil mi?

Bu sene ilkokula, orta okula, liseye başlayan çocukların, üniversiteyi büyük emeklerle kazanan gençlerin okullarını bile tanımadan canlı dersler aracılığıyla eğitime devam etmeye çalıştıklarını, her şeyin yerine oturmasının çok güç olduğunu, çocukların umutlarının kırıldığını da söyleyebilirsiniz belki. Bana göre öyle değil. Çocuklar hala pırıl, pırıl. Umutlarını yeşertmek çok kolay. İlk fırsatta yeterli enerjiyi depolayıp heyecan kaybetmeden sarılacaklardır hayata. Asıl sorun bizlerde. Hayat akışımızı düzene sokmak, ruh halimizi düzeltmek tahmin ettiğimizden daha fazla zamanımızı alacak.

Bence bir neslin kayboluşu ancak hayattan kopmakla gerçekleşir. Nitekim millet olarak bunları da yaşamadık mı?

1915 Çanakkale Savaşı’nda yüz bine yakın okumuş Türk aydın şehit oldu. Atatürk Çanakkale Savaşı’nın vahim tablosunu anlatırken “Biz Çanakkale’ye bir dar-üllfünun (üniversite) gömdük.” Sözleriyle ne kadar büyük bir yıkım olduğunu ne güzel özetlemiştir.

Galatasaray Lisesi, Vefa Lisesi, Çapa Erkek Öğretmen Okulu, Edirne, Kastamonu, , Balıkesir, Sivas liseleri savaşı takip eden yıl hiç mezun veremedi. Onlarca genç kollarına sarı kurdeleleri takarak şehadete gülerek koştular.

İşte dostlar, asıl kuşak kaybı budur. Biz o kuşaklar kaybolmasaydı İstiklal Savaşı’nı kazanarak belki de ülkemizi çok daha hızlı şahlandıracaktık. Çok daha büyük atılımlar yapacak, bugün yerli ve milli imkânlarımızla ürettiklerimizi çok daha önceki yıllarda üretmeye muvaffak olacaktık.

O halde moral bozmaya gerek yok. Rabbim çocuklarımıza sağlık versin, hayat bir an evvel normale dönsün dileğimizi yineleyelim. Gerisi geç olsa da güç olmadan hallolur gider. Geri getiremeyeceklerimizin kıymetini bilirsek, kazançlarımız her daim artacaktır.

Bu yüzden umutlarımızı yeşertelim, sağlıkla kalalım…

 

Yorumlar

Hacer dedi ki;

2021-03-05 18:51:30

En başta sağlık sağlık olmazsa hiçbirşey olmaz elbet bu günlerde geçecek normalleşeceğiz inşallah eğitim öğretim telafisi olur ama sağlık olmazsa hiçbirşey olmaz

İsmail Öğüt dedi ki;

2021-03-05 16:05:50

Bardağı her zaman dolu tarafından görebilmek ve geçmişi hakkıyla özümseyebilmek başarıya ulaşmanın bulunduğumuz süreçteki en büyük anahtarlarından olacaktır şüphesiz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Yorum Yap

    Yazarın Diğer Yazıları