Ülke seçime giderken...

22.11.2018 14:51

 Halkın haricinde birilerinde bir telaş bir heyecan bir koşturmacadır gidiyor. Bunlardan kimi adını üst sıralara yazdırarak meclis üyelikleri peşinde, kimi de daha yukarlardan torpil bulup belediye başkanlığına nasıl aday olurumun...

Hepsinin öncelikli ortak bir hedefi var : Bizden farklı bir statüye sahip olmak.

Biz mi?

Bize en basit tabiriyle halk ya da vatandaş deniyor.Evet düne kadar halktan olan bu arkadaşları da biz seçeceğiz. Seçip, bizim için çalışmalarını yani bize ihtiyaçlarımız doğrultusunda üzerlerine düşen hizmetleri yerine getirmelerini isteyeceğiz. Aslında farklı bir statü derken bize rağmen bizden üstün olan statü değil, bize rağmen bize hizmet üreten statüde olacakları seçeceğiz.
 

Okurken bile bana olduğu gibi sizin de kulağınıza çok hoş geliyor değil mi ?

Lakin şu aday adaylığı sürecinde gördüğümüz manzara beklentimizle pek de örtüşmese gerek. STK başkanlığı sürerken aynı anda farklı iki partiye dosya teslim edenler mi ararsınız, birbirlerini kapı arkasında karalayanlar, partilerde sözü geçen insanlardan torpil bulmak için siyasilerin iş yerlerinde, evlerinde kamp kuranlar, medyada ön plana çıkmak, fark edilmek ve olası adaylık sürecinde destek olmaları için basın emekçisi dostlara çeştli yollarla (!) hoş olmayan teklif götürenler, hocalara muska yazdıranlar, oluk oluk adaklar adayanlar mı...

Amacı bir dava, bir hedef uğruna kurulmuş ve bu davaya inanmış binlerce, yüzbinlerce üyesini oy potansiyeli olarak gören STK yöneticilerini görmüyoruz.                                                                                                                      
Bir taraftan her yolun denenmesinin yanı sıra olası adaylıklar için şimdiden elde avuçta ne varsa satıp savarak para arama hazırlıkları sürüyor. Satacak bir şey kalmadığında ise yakın gelecekte “bir şekilde” iade etmek üzere borç arama faaliyeltleri de tam gaz devam etmekte.
 

Bu hengamenin içinden kafamızı kaldırıp profillere  baktığımızda gerçekten yukarıda satırlardır bahsettiğim olaylara hiç bulaşmayan, amacı, gayesi hizmet olan, arkasında siyasi tanıdığı bulunmayan lakin aday olmayı düşündüğü bölgesindeki komşuları için bir sürü fikri olan kişileri de göreceksiniz. "Şansları var mı" diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Benim aklıma takılan, eminim bir çoğunuzun da kafasını kurcalayan iki soru var.

Birinci sorum: 

Bu arkadaşlar gerek aday adaylıklarında gerekse adaylık süreçlerinde gerçekten bunca entrikayı, ayak oyunlarını, evlerini, arazilerini, dükkanlarını tüm malı mülkü satarak elde ettikleri on milyonlarca Türk lirasını sırf bize hizmet etme aşkı ile seçilmek için mi harcıyorlar ? 

İkinci sorum:

 Amaç hiçbir menfaat, çıkar, rant elde etmeyi hayal bile etmeden gerçekten halka hizmet etmek ise, cebinde hiç parası olmayan, hiçbir entrikaya bulaşmadan, ayak oyunlarına tenezzül etmeyen, arkasında torpili olmayan lakin kafasında halkın yararına olacak onlarca planı projesi olan bizden biri başkan ya da meclis üyesi olabilir mi? 

Cevabınızı duyar gibiyim.                                                                                    

Dostlar, en dramatik olanı ise düne kadar yanımızdan geçerken bizi fark etmeyen bu arkadaşlar şu dönemde yüzlerinde tenlerine dahi uymayan bir gülümseme ile neredeyse akşam uyurken sırtımızın açık kalıp kalmadığını kontrole gelecek kıvamdalar.                                                                                                

31 Mart 2019 günü yapılacak seçimlerde hayalimdeki başkan ve meclis üyesi 1 Nisan sabahında gerçek yüz ifadesi ile beni fark eden olacak. 

Bildiğiniz üzere yerel yönetim seçimleri partizanlık yapılması gereken seçimler değildir. Hizmette herkesin eşit olarak pay alması insan haklarının en temelini oluşturmaktadır. Durum böyle iken belediyemizin çöp kamyonu sokaktaki kontyneri boşaltmaya geldiğinde görevlilerin çöpün içinde bu bizim partili, bu değil diye bir ayrım yaptığını gördünüz mü?  

Kimin size daha iyi hizmet vereceğini düşünüyor ve inanıyorsanız herkes gibi bir oy hakkınız vardır gider tercihinizi o yönde kullanırsınız. Yani dostlar altı ay, bir yıl sonra 'Neden buna/bunlara oy verdim ellerim kırılsaydı vermeseydim' demek yerine, göğsünüzü gere gere 'İşte bu başkan benim oy verdiğim başkan ve işte hizmetleri' diyeceğiniz adaya kullanınız tek hakkınızı.

Oy kullanacağınız aday mevcutlar içinde ise hizmet süresi içinde seçim vaatlerini yerine getirip getirmediğine yada ne kadarını yerine getirdiğine, vaatlerine ilave olarak neler yaptığına bakacaksınız. Yani karnesinin sol tafarta bulunan kısmını değerlendireceksiniz. Bir de karnenin sağ tarafı var, insani yön tarafı, seçim öncesi fazlaca yapılan gibi zamanının ne kadarını sizin yanınızda geçirdi, elini omzunuza koyarak bir bardak çayı paylaştı mı, sorunlarıza ne kadar çözüm olabildi, zor zamanınızda yanınızda olabildi mi, kendisinde, ailesinde, yaşam tarzlarında değişiklikler oldu mu gibi daha satırlarca soru cümlesi kurulabilir.
 

Şükürler olsun ki yurdumun zeki ve akıllı insanları dışarıya renk vermese de bu soruların cevabını çok güzel şekilde değerlendirecek kapasiteye sahiptir. Sandığa gittiği zaman da bunu gayet net şekilde değerlendirecektir.

Bu haftalık da bu kadar kalın sağlıcakla...
 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları