Tribünden sahaya yansıyan güzellikler…

24.08.2020 09:02

1980 yılında 12 Eylül sonrası,  ALİ SAMİ YEN Stadında GALATASARAY – FENERBAHÇE maçı oynanıyor. Tribünlerde yer yok. Tarafların birbirine aleyhte aşırı tezahüratları var…

Bir taraf, “ORAYA GELİRİZ…..” diyor, diğer taraf “SİN KAF….. “ çekiyor…  

Söylemler, tam eyleme dönüşecekti ki bir anons duyuldu;

Dikkat!!! Dikkat!!! Cumhurbaşkanımız Sayın Kenan Evren maçı izlemektedir. Tarafların birbirine daha centilmence ve daha yapıcı hitap etmeleri rica olunur, aksi takdirde maç taraftarsız oynanacaktır.”

BU ANONS STAT TA BUZ GİBİ BİR HAVANIN ESMESİNE NEDEN OLDU…

25 - 30 saniye sonra GALATASARAY  tribününden tezahürat başladı “cim cim ciminiz, dal dal dalınız, karşı taraf karşı taraf, lütfen geliniz alınız…

Ancak bu kadar kibarca, bu kadar yapıcı bir davet yapılabilirdi!!!

FENERBAHÇE tribünü hemen cevap verdi: “Cimbom musun nesin, seni kanaryalar yesin..”

Bu kadar hızlı düşünülür mü ? Bu kadar zekice üretkenlik olur mu?

AMA BURASI TRİBÜN, TÜM GÜZELLİKLER BURADA…

Futbolun rengidir taraftar… Yağmurda, çamurda, sıcakta, soğukta, sadece renk aşkı ile takımlarının yanında olan tüm taraftarları ve amigo kardeşlerimi fedakarlıklarından, vefalarından, tribünün nabzını tutmalarından ötürü, yürekten kutluyorum…

BEN HALA ATATÜRK STADININ ÖNÜNDEN GEÇERKEN “ EN BÜYÜK ANTALYA” SESİNİ DUYUYORUM…

Tüm kazalardan gelen otobüsler taraftarları getirmişler, stat komple dolu gibi geliyor…

TEKİN stadın kapısında “almazsan çocuğa, su döker ocağa“ diye balon satıyor…

DİDA, saçının yarısını BEYAZA, yarısını KIRMIZIYA boyamış, rakip kaleciye “Gevşeksin,  gevşek…” diye bağırıyor…

TOPAL NECATİ ABİ, açık tribünün park tarafında ki köşesinde tüm ekibi ile oturuyor…

Kapalı tribünün köşesinde oturan rahmetli AMİGO MUSTAFA, güçlü sesi ile stadı inletip, rakip kaleciyi demoralize ediyor…

AMİGO KAZIM, MAZHAR ABİ, ARAP ÜNAL, açık tribünde taraftarı coşturuyor…

İLİSTİR, açık tribünün önünde tellerin üzerinde koşuyor…

ALİ ÇINARDERE, “ Bir baba hindi…..” çektiriyor…

İDRİS, başının üzerinde oynayıp, ayakları ile taraftarı alkışlıyor…

RECEP GÜLER (MİLOŞ) ve COŞKUN GÖGEN (TECAVÜZ)  kapalı tribünde rüzgar estiyor…

Günlerden yine ANTALYASPOR diyorum…

BİR ANDA ESKİLERE GİDİYORUM…

1966 yılında nur içinde yatsınlar CAFER ALP ve MEHMET SINDIRAÇ ‘ın ANTALYASPOR’umuzun kuruluşunu tamamlayabilmek için ellerinde evraklar ile koşuşturmaları geliyor gözlerimin önüne…

1966 da ANTALYASPOR’umuzun kuruluşunda GÖZTEPE takımı ile iki gün üst üste yaptığı karşılaşmaları,sonrasında yaşadığı şampiyonlukları, 1996 ve 1997 de UEFA İNTER TOTO maçlarını, 1999 – 2000 sezonunda Türkiye kupasında 2. Olup 2000 – 2001 UEFA KUPASI’na katılmasını ve daha birçok maçını unutamıyorum…

Nur içinde yatsın ALDEMİR DİNDAR’ın ANTALYASPOR ALT YAPISI ve FUTBOL OKULU için yaptığı çalışmaları ve fedakarlıklar aklıma gelince duygulanıyorum…

1981 yılında kurulan ve başarılı bir şekilde ANTALYASPORUMUZUN daima yanında olan 07 GENÇLİĞİN, Türkiye’nin en iyi TARAFTAR grubu olmasından ötürü gururlanıyorum…

Yine destekleri, vefaları ve fedakarlıklarından ötürü GRUP 1966’ya, ŞARAMPOL GRUBU’ na, GRUP MARATON’a, FORZA GENÇLİK’e teşekkürler ediyorum.

Sadece maçı izlemeye gelen SOSYETE TARAFTARA selamlar gönderiyorum…

BİZLER FUTBOLA, FİTBOL DİYEN BİR JENERASYON İLE BÜYÜDÜK…

Hayatımızı; öğretileri, espri yetenekleri, yollarımıza tuttukları ışık ile güzelleştirdiler…

Bizlere öyle bir arkadaşlık ve vefa duygusu aşıladılar ki, işte o aşının güzelliğine vurulduk…

Öyle ki çoğuna isimlerinden çok, ESTİ ABİ, ZAMORA AMCA, ASKER ABİ diye lakaplarını isim gibi kullanarak, ya da hem lakap hem de ismi kullanarak TEK BEKİR AMCA diye hitap ederdik ve onlarda çok memnun olurlardı…

LAKAP ÇOK ÖNEMLİ İDİ…

Amigoların İLİSTİR, MİLOŞ, TECAVÜZ olduğu gibi, bir zamanlar her futbolcunun bir lakabı vardı…

Bu lakap alışkanlığı nereden geldi, nasıl doğdu, kimler yarattı bilinmiyor ama yukarıda da anlattığım gibi taraftarın pratik zekasının bir ürünü olduğu kesin bir gerçek…

Taraftar, beğendiği futbolcunun ismini bağırır, sonra da onun için bulduğu lakabı seslenirdi, tribünde bulunan diğer taraftarlar da bunu beğenir ise, o futbolcu artık o lakapla anılırdı…

Lakap, futbolcunun sahaya yansıyan yeteneklerinden olduğu gibi, saha dışı yaşantısından, yada fiziki özelliklerinden ötürü de taraftar tarafından, isminin önüne oturtuluyordu…

LAKAP TARAFTARIN FUTBOLCUYA OLAN SEVGİSİNİN BİR NİŞANESİYDİ…

Boyu çok uzun birine “DEVE”, çok zayıf olana “KAĞIT”, top sürerken devamlı kafası önde olana, ya da topa çok sert vurana “ÖKÜZ”, ayağında topu iyi çevirene ya da kulakları büyük olana “ KEPÇE “, futbolda ordinaryüslük mertebesini yakalamış Lefter Ustanın stilinde olanlara “ LEFTER “, rengi koyu olanlara “ARAP”, saçsız olanlara “KEL”, çok süratli birine “RÜZGAR”, çıtkırıldım futbol oynayana “KIZ”, aykırı hareketleri olana “ KIL”,  bazen de sırtındaki forma numarasına göre “ÜÇ ”, “BEŞ”,  lakapları takılabiliyordu…

Tribün o kadar üretkendi ki, sahada bir pozisyon sonrası şortu yırtılan kaleci arkadaşına, havlu ile kendini kamufle edip büyük fedakarlıkla kendi şortunu veren kulübedeki kaleciye, sadece havlu ile kalınca, anında “DONSUZ” ismini koyabiliyordu…

Benim duyduğum ve de hatırladıklarım lakaplar, BAY MURAT, ÖKÜZ METİN, ÜÇ HASAN, BEŞ HASAN, KAĞIT HASAN, YİRMİ BİR HASAN, COP HASAN, TAKANCA ZİYA, KAZIK HASAN, KÖFTE HASAN, DONSUZ VELİ, KEPÇE ERDAL, LEFTER HİLMİ, ZAMORA MUSTAFA, MİLYONER AHMET, TEK BEKİR, DUGUŞ ERDOĞAN, BEYAGA NAİL, CIMBIZ MUAMMER, ASKER SİRANO, FIRINCI KEMAL, BORSA ÖZKAN, GEBEŞ ERTUĞRUL, PERİŞAN RIZA, MENDA MEHMET, DELİ İBO, ARAP MEHMET, ÇALAK HÜSNÜ, İNCE YILMAZ, KEL ASIM, ARAP ARİF, KANTO FEYZİ, ARAP BÜLENT, KAŞALOT MUHARREM, TENEKE HAKKI, YAYLALI İHSAN, ESTİ HÜSEYİN, ÇİNGEN SÜLEYMAN, DANSÖZ ŞEREF, SAF ALİ,ÇATLAK ÜLKÜ, ARAP ADNAN, ARAP ATİLLA, TORBA TURAN, KİKİRİK ERDAL,GÖÇMEN İBO, KUTAS YUSUF, DESTİ FUAT, ENİŞTE AHMET, YALIM HÜSEYİN,  PİÇ ADNAN, KÜLHANBEY YILMAZ, TOTOR MUSTAFA, ÇATLAK MUZAFFER, ARAP SALİH, FALSO FAİK, DANDİNİ ŞABAN, KOVBOY YALÇIN ve daha sayamadığım bir çok değerli isim…

EĞER OĞULLARI DA FUTBOLCU OLSA ACABA TARAFTAR BABALARININ LAKABINI OĞULLARINA DEVİR EDER MİYDİ?

Ya da lakap sadece yeteneğe mi verilmişti? Bir örnek var, Nur içinde yatsın, hepimizde emekleri olan TEK BEKİR Amcanın oğlu, ZAFER kardeşimize biz hep TEK ZAFER olarak hitap eder, arkadaşlığı ve dostluğu ile TEK geçeriz…

Ama üretken ve zeki taraftar eğer futbolcu olsalardı, KEPÇE ERDAL Abimin oğlunu KAŞIK BURAK, TORBA TURAN Amcanın oğlunu da KESE FAİK lakaplarını ile tribünlere çağırırlar mıydı?

BAZILARININ LAKABI ADINDAN DA ŞÖHRETLİ İDİ…

 “ BAY MURAT” lakaplı “MURAT YEREBAKAN”ın bu sıfatı adeta isminin önüne yapışmıştı…

Aynı şekilde “BABA” lakaplı “FEVZİ BÜYÜKYILDIRIM” ömrü boyunca hepimize yardımcı oldu, babalık yaptı, bir baba sevgisi ile sevildi…

CIMBIZ” lakaplı “MUAMMER DEMİREL “ futboldaki o cımbız gibi hassasiyetini, senelerce ANTALYASPORUMUZ da birçok görevler alarak da sürdürdü… Öyle ki;  Seneler önce, MUAMMER Abi yönetici iken, takımımızın TEKİRDAĞ deplasmanına, masraf olmasın diye, malzemeci götürmemiş, malzemeciliği kendisi yapmıştı…

ANTALYASPORUMUZUN efsane isimlerinden METİN ÜNAL, o yıllarda GÜNDÜZ KILIÇ’ın GALATASARAY’ a transfer etmek için yaptığı cazip teklifi, “BENİM İÇİN SADECE ANTALYASPOR VAR ” diye kabul etmemişti…

O kadar çok yaşanmışlık, o kadar çok anı ve öylesine güzel bir mazi var ki geride bıraktığımız, bir girdap gibi adeta bizi içerisine çekiyor…

Yaşananlar, yaşanmışlıklar, fedakarlıklar, yağmurda, güneşte, kar da, kışta, sadece futbol tutkusu için takımının peşinde koşmak, lakap sahibi olmak, lakap ve slogan üretmek, futbolcu olmak, yönetici olmak, taraftar olmak futbolda o kadar önemli unsurlar ki, hepsi de futbolu, futbol yapan değerler…

Geçmişe şöyle bir bakınca, yaşanmışlıkları ve o güzel anıları hatırladıkça, malzemecisinden, futbolcusuna, sağlık ekibine, yöneticisinden, başkanına,  taraftarlarına, hepsini tek tek kucaklamak istiyorum…

Futbola emek vermiş, herkesi buradan saygı ile anıyorum… Hayatta olanlara uzun ömür, vefat edenlere Tanrıdan rahmet diliyorum…

FUTBOL,  geçen sezonun ikinci yarısında olduğu gibi, bu yılda EN BÜYÜK RENGİ TARAFTARDAN mahrum olunca öksüz kalacak…

FUTBOLA, TARAFTARI ile TARAFTARIN da TRİBÜNÜ ve ANTALYASPORU ile bulaşacağı günler diliyorum…

Fırsat buldukça, ANTALYASPORUMUZU ve o güzel yaşanmışlıkları bu sayfamdan yazmaya devam edeceğim…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları