Siz ne sandınız?

Haftalardır sokağa çıkma yasağı gelsin diye sürekli beklenti içinde olanlar siz sokağa çıkma yasağını saklambaçlı bir oyun mu sandınız ? Halkımızın psikolojik yapısını bilmiyormuş gibi…

Daha günler önce ufak bir fısıltıyla bile makarna, un,şeker rafları adeta yağmalandı 25 kg lık un çuvallarını kamyon kasalarında değil artık market raflarında görür hale geldik.Bir adet kuru maya bula bilmek için market market, bakkal bakkal dolaşanları gördüm ben. Peki onlarca kilo alınan unlar, kurumayalar, makarnalar, şekerler ne oldu? Hepsini yediniz de iki günde açlıktan ölecek misiniz.? Oysa yapılan araştırmalar, metabolizmayı yavaşlatarak (asgari düzeyde hareket ederek veya hiç etmeyerek) en az 3 hafta boyunca AÇ kalınabileceğini,SUSUZ  3.günden itibaren vücut fonksiyonlarının hızla çökeceğini 7. günden itibaren ise acil tıbbi müdahalede bulunulmaz ise ÖLÜMLE sonuçlanır verilerini ortaya koymakta.Allah’ şükür ıssız çorak bir ada da falan değiliz.

80 darbesini yaşamış olan bizim kuşak bu işi çok iyi bilir.Akşam yatağa girersin sabah TRT Radyosu'ndan olağan üstü bet bir sesle sokağa çıkma yasağı duyurusunu kendince gerekçeleriyle yapan omzu kalabalık demokrasi düşmanı darbecinin ruhsuz sesi ve bolca Hasan Mutlucan’ın “Kahramanlık Türküleri” albümünden YİNE  DE  ŞAHLANIYOR  nameleri ile uyanırsın. Evin camından baktığında mermileri namluya sürülmüş tüfekleri, bellerinde tabancaları ile tam teçhizat sokağa çıkma yasağını uygulamayı hedefleyen askerleri polisleri görürsün. Neler olduğunu yaş itibariyle endişeli gözlerle anlamdır maya çabalarsın anne babanın evde ki büyüklerin tecrübeli anlatımlarıyla. O arada bir gün önce top oynadığın ip atladığın sokaktan geçen askeri araçların sesini duyarsın korkuyla.

Yıl 2020 aylardan Nisan günü önemli değil. İnsanlık dev gibi bir salgınla aylardır mücadele ediyor sanki 3.Dünya savaşı… Her gün binlerce insan akciğerleri parçalanarak sapır sapır ölüyor, yakınlarıyla aileleriyle vedalaşamadan kimsesizler gibi defnediliyor toprağa. Her yaştan her ırktan her dinden her görüşten hiç affı yok bu KOVİD’in acımasıza bebek, genç, yaşlı demeden alıyor canları.

Dün akşam eşimle,kızlarımızla mısırımızı patlatmış koltuklarımıza kurulup sinema ortamı yaratmış “BİR AŞK İKİ HAYAT” filmini izliyoruz keyifle. Çalan telefonum yarın sabah acil bir işimiz için randevulaşacağımız  saati bildirmek üzere aradığını düşündüğüm bir dostumu gösteriyordu. Konuşmaya başladığında sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini söylerken sanırım şaka yapıyorsun diye inanmakta zaman kazanmaya çalıştığım bir dizi kelimeyi peşi peşine sıraladım. Öyle ya bu şekilde olamaz dı ki sokağa çıkma yasağı. Hani Hasan MUTLUCAN türküleri? Hani sokakta mermisi namluya sürülmüş eli silahlı güvenlik birimleri? Lakin gerçekti ve iç güdüsel olarak siren seslerini duyacağım resmi araçları görme umuduyla! hemen salon camına koştum bir de ne göreyim gündüzden fazla araç trafiği insanlar adeta ralliye çıkmış bir sağa bir sola vızır vızır. Arka taraftaki Mutfak camından görünen  fırının önü ise tam bir izdiham dörtlü sinyalleri çakan yüzlerce araç dizilmiş ekmek savaşında. Filme ara verip haber kanallarına döndüğümde ise şaşkınlığım ve üzüntüm yüz kat daha arttı. İnsanlar bir çoğumuzun yıllarca izlediği Amerikan filmlerin de ki gibi dünyanın sonunun geldiğini ve yiyecek bir lokma ekmek bile bulamayacakmış ve iki günde ölecekmiş gibi saldırmış fırına markete. Birbirini eziyor.

Sosyal Mesafe, Evde Kal Türkiye, Sen Çıkma Biz Sana Geliriz vs? Sahi nerede kaldı o söylemler süslü süslü laflar, canlarını hiçe sayan sağlık çalışanlarına, market çalışanlarına sahip çıktığımız günlerce ellerimiz kızarana kadar yaptığımız balkon alkışlamaları şarkıları türküleri , DJ performansları,gönül selamlamalarımız, toplu taşıma uygulamaları,banka,resmi daire, pazaryeri uygulamaları, maske eldiven, dezenfektan gliserinli mi olsun kremli jel mi olsun, Camilere gidemediğimiz Cuma ve cemaatle kılamadığımız vakit namazları, haftalardır okula gidemeyen çocuklarımız, beklemeye kalan yatırımlar, ötelenen hayaller, koskoca bir yaz sezonunu kapalı kepenkle geçirecek olan oteller ve yarını belirsiz yüz binlerce sektör çalışanı ne oldu? Haftalardır kendi ailemizi ve başkalarını korumak adına devletimizin aldığı kararlar uygulamalar doğrultusunda para kazanmama uğruna açmadığımız iş yerimiz .Ne olacak şimdi? Neye yaradı benim ve benim gibi haftalardır iş yapamadığı için para kazanamayan insanların emeği gayreti nereye gitti.On binlerce iş yeri kapalı binlerce on binlerce insan işsiz evde oturuyor sırf hastalık yayılmasın insanlar ölmesin diye. Yüzlerce sağlık personeli sırf virüs kapanlar iyileşsin sağlıklarına kavuşsun diye bir çoğu günlerdir ailelerini bile göremeden 7/24 çalışıyor ve “ne yazık” ki bu uğurda can bile veriyorlar.Evet dün gördüğüm manzara karşısında söylenecek tek söz “ne yazık ki”…

Büyük bir üzüntü ve endişemin yanı sıra bizde olmadığı için Allah’ıma şükrederek izlediğim günlük 1.000 - 1.500 can kaybeden ülke rakamlarını korkarım dün akşamdan dolayı önümüzdeki birkaç hafta içinde bizde görmeye başlayacağız.Sadece iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildiği ve açlıktan öleceğini düşünen iki ekmek bir viyol yumurta için birbiriyle yumruk yumruğa dövüşen sıra kapmak için birbirinin sırtına çıkan sorumsuzlar yüzünden. Halen gözlerime inanamıyorum adam eliyle ağzını kapatmış ekmek kuyruğuna girmiş öndekinin sırtında bekliyor! Bu nasıl kafa ? Sen o sırada hiç bekleme korkarım açlıktan önce KOVİD gerekeni yapacaktır sana.

 Siz Ne Sandınız? Derken kısaca bunu kastetmeye  çalıştım yazacak daha bir sürü şey var bu konu ile alakalı lakin uzun satırları okumayı seven bir millet olmadığımız için kısa tutmaya çalıştım. Bu daha başlangıç bence iki gün değil daha fazla sokağa çıkma yasağını bekleyin. Lakin bu sefer doğru düzgün bekleyin kimse aç kalmaz korkmayın. Milyonlarca dolarlık salgın mücadelesini halkına bedava sunan, yerel yönetimleriyle ilgili tüm kurumlarıyla birlikte milletinin ihtiyaç duyacağı hemen her şeyi maskesine kadar  kapı kapı bedava dağıtan devlet ekmeğini de  getirir.

Korkmayın 80 darbesinde bile ekmeksiz, susuz, unsuz, tekelsiz kalmadı bu millet.!!

Evde Kalın, sağlıcakla kalın…